Türkiye’nin en çok ihracat gerçekleştirdiği ülke olan Almanya'nın "Tedarik Zincirinde Durum Tespit Yasası"nı, 11 Haziran 2021 tarihinde Federal Meclisi’nde kabul ettiği ve yasanın ilk etapta 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe gireceği bildirildi.

YASA HANGİ FİRMALARI BAĞLAYACAK?

Dünyanın neresinde olursa olsun Alman firmalarına herhangi bir ürün veya hizmet sağlayan tedarikçilerin, söz konusu yasada belirtilen şartlara uygun olarak üretim yapmış olmaları talep edilecek. 

Yeditepe Üniversitesi Almanca Uluslararası İşletme Bölümü Başkanı Prof. Dr. Emine Şule Aydeniz, Almanya’ya ihracat yapan Türk firmalarının da yasadan önemli ölçüde etkileneceği uyarısında bulunarak yasanın Türk şirketlerini nasıl yansımaları olacağına dair değerlendirmeler yaptı.

Yasanın 2023’te yürürlüğe girdiği andan itibaren Almanya’da 3 binin üzerinde çalışana sahip ve 600’ü aşkın Alman firmasını ilgilendireceğini dile getiren Prof. Dr. Aydeniz, Ocak 2024’ten itibaren de yaklaşık 3 bin firmanın küresel tedarik zincirinde olanlar konusunda sorumluluk üstlenmek mecburiyetinde kalacağını ifade etti.

ALMAN ŞİRKETLER İTHAL ÜRÜNLERDE HANGİ ÖZELLİKLERİ ARAYACAK?

Yasanın, küresel çapta ithalat yapan Alman firmalarının, tedarik zincirinde gereken özeni göstermesi üzerine inşa edildiğini söyleyen Prof. Dr. Aydeniz, yasanın üç boyutu olduğunu kaydetti. Yasanın hedeflerinin dünya genelinde tedarik zincirinin aşamalarında insan haklarının ve çevrenin korunması ile bunun için iyileştirici adımların atılması olduğunu aktaran Aydeniz, söz konusu yasa ile beraber ticarette ekonomik boyutun yanında tedarikçinin, sosyal ve çevresel boyutlarının da dikkate alınacağını vurguladı.

Prof. Dr. Aydeniz dikkate alınacak kriterleri; "İnsan hakları, çalışan hakları, eşit çalışma ilkeleri ve liyakat, çocukların çalıştırılmaması, adil ücret, her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılması, zorla çalıştırmanın önüne geçilmesi, İş Sağlığı ve Güvenliği’nin etkin uygulanması; çevre kirliliği, atıkların boşaltım sistemi, doğal kaynakların etkin ve zarar vermeden kullanılması, ulusal ve uluslararası düzeyde yasaklanmış kimyasalların kullanılmaması, üretimde cıva kullanılmaması, zararlı toprak değişiminin olmaması, su ve hava kirliliği yaratmaması, zararlı gürültü emisyonunun azaltılması, aşırı su tüketiminin önlenmesi." olarak sıraladı. 

TKYD 11. OLAĞAN GENEL KURULU YAPILDI TKYD 11. OLAĞAN GENEL KURULU YAPILDI

"YASA İHLALİNDE SATIŞLARINDAN CEZA ÖDEYECEKLER"

Yasanın temelinde sürdürülebilirlik gerçeğinin olduğunun altını çizen Prof. Dr. Aydeniz, "2023'ten itibaren yasaya uygun üretim yapmayan tedarikçi ile ticaret yapan Alman şirketler, yıllık satışlarının yüzde 2’sine kadar para cezası ödeyecek. İlerleyen yıllarda Almanya ile beraber AB'nde de benzer yasanın uygulanmaya başlanmasıyla Türkiye’nin ihracat rekabetini arttırabilmesi ve sürdürebilmesi için tedarikçi olarak yasaya uyum sağlamasının bekleneceği aşikardır." şeklinde konuştu.

Aydeniz, aksi takdirde Türkiye'nin en büyük pazarı olan Almanya ve ilerde AB kapılarının Türk işletmerine kapanma riskiyle karşı karşıya kalınabileceğini belirtti.

"EN FAZLA KOBİ'LER ETKİLENECEK"

Söz konusu durumda Türkiye'deki birçok sektörün olumsuz etkilenebileceğini vurgulayan Aydeniz, bazı çokuluslu şirketlerin halihazırda Sürdürülebilirlik Raporu hazırlayıp yayımladığını, BİST Sürdürülebilirlik Endeksi’nde yer aldığını ve yasada olan ekonomik, sosyal ve çevresel boyutları bilip uyguladıklarını ancak durumdan en çok Almanya'ya yoğun bir şekilde ihracat gerçekleştiren KOBİ'lerin etkilenebileceğini söyledi.

Aydeniz, konuyla ilgili uyarılarına şöyle devam etti:

"Bu üç boyutu uygulamak ve ihracatını sürdürebilmek için organizasyonel iş akışlarını ve yapısını, üretim süreçlerini değiştirmek zorunda kalacaklardır. Ancak yasaya göre değişim göstermedikleri taktirde, Almanya ve 2024/2025’de AB’de uygulanmaya başlayacak bu süreçte ilgili ihracat pazarlarını kaybedeceklerdir."

"ETKİN SÜREÇ VE DEĞİŞİM YÖNETİMİ YAPILMALI"

KOBİ ölçeğindeki işletmelerin yasadan olumsuz etkilenmemesi adına önerilerde de bulunan Yeditepe Üniversitesi Almanca Uluslararası İşletme Bölümü Başkanı Prof. Dr. Aydeniz, işletmelerin geç kalmadan biran evvel aksiyon alması gerektiğine işaret etti: 

"Bu sektörler, etkin süreç ve değişim yönetimi yapmalıdır. İlk etapta ‘Risk Yönetim Sistemlerini’ oluşturmalılar. Sistematik ve etkin olarak iş süreçlerinin ve iş tanımlarının birçok noktada değiştirilmesi/iyileştirilmesi gerekmektedir. Sürdürülebilir olabilmesi için de iyi bir kontrol mekanizması oluşturulmalıdır. Bu önlemler neticesinde Türk işletmeleri, ihracat potansiyelleri ve rekabet avantajlarını arttırabilir ve sürdürülebilirler."