TÜSİAD Başkanı Bilecik, finansmanın maliyetinden de öte, finansmana erişimin bu denli zahmetli olduğu bir iklimde, gerek içeride, gerekse yabancılarda güçlü yatırım yapma iştahı olduğunun altını çizdi.
Dolar/TL kurunun, 5,30 ile 5,40 bandında olmasının, üretici ve ihracatçı açısından son derece olumlu karşılandığını kaydeden Bilecik, finansmana erişim noktasında, devletten çözüm beklediklerini ifade etti.

YATIRIM YAPMA İŞTAHI KABARDI

Bilecik, üretici için en önemli risk tehdidinin, enflasyon olduğunu ifade ederek, “Yüksek enflasyon, yüksek faizi de beraberinde getirdiği için risktir. Ayrıca, yapısal reformlara da dikkat çekmek gerekir” dedi.

İŞ YAPMA İKLİMİ DÜZENLENSİN

Finansmana erişimin bu kadar zahmetli olduğu bir süreçte bile yabancı yatırımcıdaki, yatırım yapma iştahına işaret eden Bilecik, iş yapma ikliminin bir parça düzenlemeye ihtiyaç duyduğunu vurguladı.
Bilecik, Türkiye'nin borcunu ödeme konusunda, her zaman için karnesinin son derece sağlam olduğunu vurguladı. Bilecik, 2001 sonrasında gelen yapısal reformların, Türkiye’ye büyük bir sermaye getirdiğine işaret etti.

TÜSİAD Başkanı, reel sektörden bankalara yönelik yapılan, kredi vermiyorlar eleştirileri için, tüm tarafları empati yapmaya davet ederek, “İş dünyası objektiflikten vazgeçmemeli” dedi.
Kredi/mevduat oranının yüzde 150 düzeyinde olduğuna işaret eden Bilecik, aynı rakamın dünya ortalamasının yüzde 80 düzeyinde olduğunu anımsattı.

KREDİ/MEVDUAT ORANI % 150’NİN ANLAMI?

2004 yılında Türkiye’deki bankaların kredi mevduat oranı yüzde 51 civarındaydı. Bunun anlamı, bankalardaki toplam mevduatın yarısı kadar, kredi veriliyordu. (bankalar için en sağlıklı araç mevduattır) 2012 yılında bu oran yüzde 100’ü geçti. (ve bankaların borsa değeri yarı yarıya azaldı) Bunun anlamı, bankalar kredi verebilmek için yurt dışından borçlanıyorlardı. Bankaların batma riskine karşı BDDK güvencesi verilirken, bankalardan da, 2010 yılına kadar TCMB’ye yüzde 5’lik bir güvence payı yatırması isteniyordu. Bu oran 2010’dan sonra yüzde 10’a çıktı. Bugün gelinen noktada, ifade edilen, “kredi/mevduat oranı yüzde 150”nin anlamı, bankaların ellerindeki mevduattan yüzde 50 daha fazla kredi verdikleridir. Bu bankaların hata marjını son derece kısıtlayan, riskli bir orandır. Ve bankalar yüksek riskten kaçmak için, kredi vermekten de imtina ediyorlar.