Türkiye’nin teknik bilgi ve mühendislik açısından iyi bir yerde olduğunu söyleyen Tüzünkan, tersine mühendislikle işe başlamanın doğru bir yöntem olduğunu vurgulayarak, “Artık kendi teknolojisini geliştirebilen, araştırmasını yapabilen, üniversite-sanayi iş birliğini KOBİ’ler bazında da kurabilen bir yapıya doğru geçmek zorundayız. Bizim övünmemiz gereken fabrikalarımızda kaç kişinin çalıştığı değil bizim şu kadar akıllı beyinlerimiz, şu kadar dünyaya ulaştı noktasına gelmek durumundayız.” dedi.

ABD’de faaliyet gösteren ama Ar-Ge ekibi Türkiye’de olan ve sektörünün önde gelen bir yazılım firmasından bahseden Tüzünkan, firmanın teknolojiyi Türkiye’de geliştirip bunu ABD’ye satan bir KOBİ olduğunun altını çizdi. 

Türkiye’nin Aselsan gibi Ar-Ge yapan KOBİ’yi oluşturan, geliştiren ve kendisiyle birlikte büyüten firmalara ihtiyacının olduğunu anlatan Tüzünkan, “Turkcell, THY gibi Türkiye’den çıkan ve uluslararası alanda ismi olan firmaların, kendi ekosistemlerinin içinde Ar-Ge yapan, yenilikçi ürün geliştiren Türk firmalarını da dahil edip birlikte büyümeyi seçmeleri lazım.” diye konuştu.  

KABİLİYET KAZANDIKTAN SONRASI GELİR

Tüzünkan, Endüstri 4.0, dijitalleşme gibi gündemde olan kavramların KOBİ’lere uzak olmadığını, rekabette geri kalınmaması adına manuel yapılan işlere son verilmesinin gerekliliğine dikkat çekti. Dijitalleşmeye dönük adımların atıldığını dile getiren Tüzünkan, bu bağlamda yönetim tarafının bir entegre yazılım sistemi üzerinden yapılmasını, üretimde ise otomasyonu, robotik teknolojileri ön plana çıkaran, insanı katma değerli olduğu karar verme noktasında kullanıp, iş gücünü robotlara ve makinalara bırakan bir anlayışta olunması gerektiğini kaydetti. 

“İyileşebilmek için ilk adım hastalığı kabul etmektir.” diyen Tüzünkan, KOBİ’lerin değişime açık olması gerektiğini ifade etti. KOBİ’lerin Ar-Ge konusunda kabiliyet kazanmalarının sonraki süreçlerde daha profesyonel projeler yapacakları anlamına geldiğini belirten Tüzünkan, şöyle devam etti: “Tamamen ithalata dayalı çalışan bir ilaç firması vardı. Devletin de teşviki ile birlikte yerli ilaç geliştirmek fikrine geçti. Geçtiği zaman ilk TÜBİTAK projesini birlikte hazırladık. O dönem Ar-Ge’lerinde bir kişi çalışıyordu. O günden sonra 15’e yakın başarılı TÜBİTAK projesi gerçekleştirdi. Ar-Ge Merkezi oldu. Türkiye’nin en önemli Ar-Ge firmalarından biri haline geldi. Şu an 20 kişilik Ar-Ge ekibi bulunuyor. Bunu dört yıl içerisinde başardı.”

Albert Solino Hakkında: Uluslararası yönetim danışmanlığı firması olarak 2007 yılında kurulan Albert Solino, bugüne kadar 1000’den fazla firmaya hizmet sundu. Firma, ABD’de Silikon Vadisi’nin yanı sıra, Türkiye’de Kavacık’ta bulunan ofisinde 25 kişilik ekibi ile danışmanlık hizmetleri vermeye devam ediyor.

Radyo Kaydını Dinlemek  İçin Tıklayın