FOTO: TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Mehmet Soner Akdoğan
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Mehmet Soner Akdoğan, kentsel dönüşüm ve güçlendirme süreçlerinde karşılaşılan mevzuat sorunlarının yapı güvenliğini geciktirdiğini belirterek, “Ülkemizin %96’sı deprem tehdidi altındayken yapı stokunun sadece %4’ünün dönüştürülmüş olması ciddi bir uyarıdır. Artık güçlendirme süreçlerini öncelikli hale getirmeliyiz.” dedi.
Türkiye’nin deprem gerçeğine rağmen afet odaklı kentleşme politikalarının hâlâ eksik olduğunu vurgulayan Akdoğan, riskli yapıların yenilenmesi veya güçlendirilmesi gerektiğini söyledi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı verilerine göre yaklaşık 6 milyon yapının riskli olduğunu hatırlatan Akdoğan, “2012’den bu yana yalnızca 238 bin riskli yapı dönüştürülebildi. Bu oran, toplam riskli yapıların sadece yüzde 4’üne denk geliyor.” ifadelerini kullandı.
“Vergiler toplandı ama dönüşüm yavaş ilerliyor”
1999 Marmara Depremi sonrasında getirilen Özel İletişim Vergisi ile 2025’e kadar 40,2 milyar dolar gelir elde edildiğini hatırlatan Akdoğan, buna rağmen dönüşüm için merkezi bütçeden 480 milyar TL harcandığını belirtti. “Bunca kaynak yaratılmasına rağmen, dönüşüm hızının bu kadar düşük kalması ciddi bir planlama sorunudur.” dedi.
Kira yardımı ve kredi destekleri yetersiz
Akdoğan, kentsel dönüşüm ve güçlendirme süreçlerinde en büyük engellerden birinin finansal yetersizlik olduğunu dile getirdi: “Yeniden yapım için verilen krediler yetersiz, hak ediş sistemi ve ekspertiz süreçleri krediye erişimi zorlaştırıyor. Güçlendirme projeleri içinse teşvik ve kredi imkanları neredeyse yok denecek kadar az.”
“Mevzuatlar uygulamada tıkanıklık yaratıyor”
6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un uygulamada çeşitli aksaklıklar yarattığını söyleyen Akdoğan, “Harç ve muafiyetlerin uygulanmaması, emsal artışlarındaki belirsizlik, plan onay yetkisinin merkezileşmesi ve değer artış payı gibi unsurlar dönüşüm süreçlerini yavaşlatıyor.” dedi.
Ayrıca belediyelerin güçlendirme izinlerinde farklı yönetmelikleri zorunlu tutmasının da teknik olarak süreci çıkmaza soktuğunu ifade etti: “Bazı belediyeler, sadece taşıyıcı sistemin güçlendirileceği yapılarda dahi Yangın Yönetmeliği, Enerji Performansı Yönetmeliği ve Asansör Yönetmeliği’ni güncel haliyle uygulama şartı arıyor. 1980–2000 arası yapılarda bu şartların fiziken sağlanması mümkün değil.”
Yapı denetim sisteminde boşluklar
Akdoğan, güçlendirme projelerinde yapı denetim kuruluşlarının sorumluluk almak istememesinin önemli bir sorun olduğunu da vurguladı: “Yeni yapılarda yapı denetim bedeli yaklaşık maliyetin %1,25–%1,75’i iken, güçlendirme projelerinde bu oran güçlendirme maliyeti üzerinden hesaplanıyor. Ancak çoğu yapı denetim kuruluşu bu süreçlerin riskini üstlenmek istemiyor. Nitelikli denetim kadrosunun oluşturulması zorunluluk haline gelmiştir.”
“Mevcut yönetmelikler revize edilmeli”
Akdoğan, geçmiş imar haklarının korunmasına ve yönetmeliklerin uygulanabilirlik esaslı olarak yeniden değerlendirilmesine dikkat çekti: “Birçok yapı yıkıldığında mevcut imar planına göre yeniden aynı yükseklikte yapılamıyor. Bu nedenle güçlendirme hem ekonomik hem de planlama açısından tek seçenek haline geliyor. Ancak mevcut yönetmeliklerin katı uygulamaları, güçlendirmeyi dahi imkânsızlaştırıyor.”
“Deprem güvenli Türkiye için net, uygulanabilir bir mevzuat şart”
İMO Antalya Şube Başkanı Akdoğan, açıklamasını şu sözlerle tamamladı: “Kentsel dönüşüm ve güçlendirme süreçlerinin önü, belirsiz mevzuat engelleriyle kapatılmamalı. Güçlendirme teşvikleri artırılmalı, denetim sistemi uzman kadrolarla desteklenmeli, yasa ve yönetmelikler sadeleştirilmelidir. Ancak bu şekilde mevcut yapı stokunu güvenli hale getirebiliriz.”