Tüm dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs salgını ekonomik anlamda da ciddi sonuçları beraberinde getiriyor. Küresel tedarik zincirinin pek çok ülkeye dağıldığı yenilebilir enerji sektörü de bu etkilerden payını alanlar arasında. Sektörde halen 2.500 MW’lık RES (rüzgar enerji santrali), 600 MW’lık HES (hidroelektrik santral), 450 MW’lık GES (güneş enerjisi santrali) ve 170 MW’lık JES’in (jeotermal enerji santrali) yapımı devam ediyor.  “Sektörün olumsuz etkilenmesi önceleri sadece tedarik zincirinde ortaya çıkan aksamalara bağlıydı. Ancak geldiğimiz noktada salgın dolayısıyla alınan hukuki tedbirler tahsilat zincirinin de kırılmasına neden oldu ve sektördeki mali akışı büyük ölçüde kesintiye uğrattı” diyen GÜYAD Başkanı Cem Özkök, nakit akışının bozulmasına rağmen finansal yükümlülüklerin devam ettiğine vurgu yaparak bu durumun sektörü ciddi oranda olumsuz etkilediğinin altını çizdi. 

“BİRDEN FAZLA ALANDA BÜYÜK SORUNLAR YAŞIYORUZ”

Küresel salgın ilanının ardından hem salgının kendisinin hem de salgının seyrini yavaşlatmak amacıyla alınan tedbirlerin sanayide öngörülemez düşüşlere ve para piyasalarında beklenmedik dalgalanmalara yol açtığını dile getiren Özkök, yaşanan aksamalar nedeniyle mevcut yenilenebilir enerji projelerinin YEKDEM süresi sonuna kadar yetişememe riskinin büyük boyutlara ulaştığına vurgu yaptı. “Elbette insan sağlığı her şeyden önce gelir ve bu yöndeki önlemleri sonuna kadar uygulamalıyız. Ancak bunu yaparken yerli sanayimizi ve hedeflerimizi korumamız gerek. Ne var ki; Pandemi en belirgin etkilerini tedarikçiler üzerinde göstermiş bulunuyor ve tedarik edilmesi gereken mallar ve lojistik kanalları üzerindeki acil durum önlemleri sebebiyle sözleşmelerde öngörülen sürelerin içinde yükümlülüklerin yerine getirilemediği gözlemliyoruz. ” hatırlatmasında bulunan GÜYAD Başkanı Cem Özkök, sektörün mutlaka ‘mücbir sebep’ kapsamına alınması gerektiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Finansmanı YEKDEM’e girecek şekilde tamamlanmış ve buna göre proje çalışmalarına başlanmış santrallerin Koronovirüs’ten kaynaklanan gecikmelerden dolayı YEKDEM mekanizmasına girememe durumunda sonuçlarını engellemeye çalışsak da projelerin finansal yapıları şimdiden altüst olmuştur. Zira, 10 gün önce alınan tedbirler ve programların hiçbiri bugün itibari ile geçerliliğini koruyamamaktadır. Şunu vurgulamakta fayda görüyoruz; iş dünyası, savaş dönemlerinde bile, hiç bu kadar yoğun bir öngörülemezlik yaşamamıştı. 31.12.2020 tarihine kadar işletmeye giremeyecek olan tesisler için YEKDEM’e girişleri için süre uzatımı verilmesi ve tüm hukuk sistemlerince kabul edilen Mücbir Sebep olgusunu kabul eden gerekli düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Hükümetimiz ekonomimizi korumak adına sürekli değerlendirmeler yapıyor ve önlemler alıyor. Bu yaklaşımın sektörümüz için de geçerli olması ülkemiz lehinedir. Yaşadığımız durum yenilenebilir enerji sektörü için de bir ‘mücbir sebep’ olarak kabul edilmeli ve ilgili düzenlemeler buna göre yapılmalıdır.”