Jeotermal enerji yatırımcılarından 14 üyesi bulunan Jeotermal Enerji Derneği (JED), Türkiye’de jeotermal enerjinin bilinirliliğini artırmayı ve Türkiye’nin enerji arzına katkı sağlamayı hedefliyor. Yeni dönem hedef ve projeleri hakkında bilgi veren JED Başkanı Ali Kindap, “Jeotermal potansiyelimizin yeterince hayata geçirilebilmesi için yeni YEKDEM mekanizmasında bazı revizyonlara ihtiyaç var” dedi. 

Öncelikle okuyucularımız için kısaca JED Jeotermal Enerji Derneği’nin yapılanmasını anlatmanızı rica ediyoruz. 

Jeotermal Enerji Derneği (JED), ülkemizde jeotermal enerji potansiyelinin keşfinde aktif rol oynamış, özellikle 2000’li yıllarda yaptıkları yatırımlarla jeotermal enerji kurulu gücünde ülkemizi Avrupa’da birinci, dünyada dördüncü konuma taşımış 10 kurucu üyenin katılımıyla Temmuz 2020’de kuruldu. Genç, dinamik ve hedefleri olan bir derneğiz. Bugün geldiğimiz noktada 14 üyemiz bulunuyor. Türkiye’deki jeotermal enerji yatırımlarının üçte ikisi üyelerimize ait. 

Derneğimiz, jeotermal enerjinin ülke ekonomisine yalnız elektrik üretimiyle sınırlı kalmaksızın entegre kullanımı ile birlikte termal güç potansiyelinden de faydalanılarak termal ve sağlık turizmi, sebze ve meyve kurutma, bölgesel konut ve sera ısıtma, jeotermal madencilik gibi geniş bir yelpazede katkı sağlaması amaçları ile kuruldu.

Çıktığımız yolda ana prensiplerimizi, sektör paydaşlarını ortak hedef doğrultusunda bir araya getirmek, paydaş ilişkilerini güçlendirmek, bilimsel ve akademik çalışmaları birlikte sürdürerek jeotermal enerjinin keşiften itibaren üretimle birlikte kullanım alanlarının yaygınlaştırılmasını sağlarken, kurumsal bir dernek anlayışı ile çalışmalarımızı aktif bir şekilde yürütmek olarak belirledik.

Türkiye’nin enerji geleceğinde Jeotermal Enerji’nin yeri nedir? Jeotermalde Türkiye ne büyüklükte bir kaynağa sahip? Bu kaynakların ne kadarından enerji üretiminde faydalanıyor? Bize rakamlarla açıklar mısınız? 

Türkiye’de jeotermal enerji kurulu gücü 1984 yılında 15 MWe seviyesindeyken bugün gelinen noktada 1.676,2 MWe seviyesine ulaşmıştır. Özel sektör, MTA ve üniversitelerimizin de katkısıyla buradaki gücümüzü önemli bir seviyeye taşıdık. 15 MW’dan 1.700 MW’lara çıkarken 2.000 MW’lık ek kapasite keşfi de yaptık. Bugün çalıştığımız sahalarda, var olan kurulu gücümüze 2.000 MW kurulu gücü hemen ekleyebiliriz. Şu anda hali hazırda yaklaşık 5.025 MWt’lik kaynak da entegre kullanım alanlarında (seracılık, kaplıca, bölgesel ısıtma gibi) aktif olarak kullanılıyor. Sahip olduğumuz jeotermal enerji kurulu gücüyle Avrupa’da birinci, dünyada dördüncü konumdayız. 2010 yılında hayata geçen bir önceki YEKDEM ile birlikte jeotermal enerji yatırımları hız kazandı. 2010’lu yıllarda, yılda ortalama 250-300 MWe kapasite ülkemize kazandırıldı. Türkiye’nin jeotermal enerjide elde ettiği bu başarı küresel ölçekte de dikkat çekiyor. Yatırımcıların yurt dışında gerçekleştirdiği sunumlarda bu konu açıldığında yabancılar buna “Türk Mucizesi” adını verdi.  10 milyar KWh seviyesinde elektrik enerjisi jeotermal enerjiden sağlanıyor. Bu da yaklaşık 3 milyon kişinin yıllık elektrik tüketimini jeotermal enerji santrallerinden sağlanıyor.     Jeotermal sektörünün bilgi birikimi, ülkemizde gelişmiş arama ve sondaj çalışmaları, yerli ekipman üretimleri ile bu kapasiteleri oluşturduk, keşifleri yaptık. Tüm bu donanımlar ile birlikte bilgi birikimi ve tecrübe ihraç eden bir ülke konumundayız ve diğerlerinden ayrışıyoruz.
Bugünkü keşfedilmiş potansiyelimiz 60.000 MWt, bu potansiyelin ileri teknolojiler ile kat kat arttırılması mümkün.  EGS ile, 2050 yılında Amerika’da tüketilen enerjinin %10’u EGS. Yerin altındaki depolanmış enerjinin bu methodlar ile yeryüzüne çıkartılması ve kullanılması mümkün.
Jeotermal enerji, diğer yenilenebilir enerji türlerinden üretim anlamında pozitif ayrışıyor. Tamamen yerli, yenilenebilir ve çevreci olan jeotermal enerji santrallerinde iklim koşullarından bağımsız olarak 7/24 enerji üretim gerçekleşiyor.

Yeni jeotermal enerji santrali yatırımı kararı nasıl veriliyor? 2022 yılı için Türkiye’de hangi jeotermal enerji yatırımlarına sahne olacak? 

“Jeotermal potansiyelimizin yeterince hayata geçirilebilmesi için yeni YEKDEM mekanizmasında bazı revizyonlara ihtiyaç var”

“Yenilenebilir yatırımların hız kesmeden devam etmesi jeotermal yatırımların ise     baz yük olması ve sistem güvenilirliği açısından daha hızla devamı gerekmektedir”

Jeotermal enerji sektörü geçtiğimiz son on yılda, bir önceki YEKDEM’in etkisiyle olumlu, yoğun ve verimli bir dönem geçirdi.   Ancak yeni YEKDEM fiyatı bir önceki dönemin fiyatına göre yüzde 30 daha düşük gerçekleşti. Bunun dışında yerli aksam fiyatlarının yaklaşık yüzde 60 daha düşük olduğu anlaşılıyor. Dolayısıyla 2025’e kadar uygulanacak fiyatlar bir önceki döneme göre beklenenin altında kaldı. Bu durum ne yazık ki yeni projelerin gelişimini ve ilerlemesini yavaşlatacak. Biliyoruz ki jeotermal kaynakların Türkiye’deki var olan potansiyelini ortaya çıkarmak için özel sektörün de desteğinin cömert adımlarla sürdürülmesi çok önemli.

Yerin altından gelen toprağın bereketi jeotermal enerjiye ayağımızın bastığı her yerde, her karış toprağımızda ulaşabilme imkânımız var. Bugün dünyada Türkiye dışında, jeotermalin her alanında uzmanlaşan ülke sayısı çok az. Bunu fırsata çevirebilir ve çok daha ciddi adımlar atabiliriz. Bu sebeple hem üreteceği elektrik hem de entegre kullanım ile ülke ekonomisine katacağı istihdam ve yüksek katma değer düşünüldüğünde yerli, yenilenebilir, sürdürülebilir ve çevreci enerji kaynağı olarak jeotermalin farklı destek mekanizmalarıyla desteklenmesi gerekiyor. Böylece özel sektörde yeni yatırımlar ve girişimler artarak devam edebilir.

Jeotermal kaynaklardan enerjinin üretimi prosesi nasıl gerçekleştiriliyor? Yüksek verimli enerji üretimi adına bu proseslerde ne tür teknolojiler, metod ve sistemler kullanılıyor?

Dünyada coğrafi olarak sadece yaklaşık %5’lik bir alanda tektonizma ve yer hareketleri yoğunlaşmaktadır. Jeotermal enerji de bu tektonik hareketliliğin etkisiyle birlikte meydana gelmektedir. Ülkemiz de bu tektonizma ve yer hareketliliğinin yoğunlaştığı bölgelerden birisidir.  Dünyada jeotermal enerjiyi kullanabilecek şanslı ülkelerden biriyiz. Yeraltındaki gözenekli, çatlaklı kayaç kütleleri milyonlarca yıldır yağmur, kar, deniz ve magmatik sular ile beslenerek jeotermal rezervuarları oluştururlar. Atmosferik, yeraltı ve reenjeksiyon koşulları devam ettiği müddetçe yenilenebilir ve sürdürülebilir özelliklerini korurlar. Fosil yakıtlardan ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarından ayrılan en önemli özelliği budur.

Jeotermal enerji, yerin altında erimiş magmanın etkisiyle ısınmış sıcak su, buharın yüzeye çıkmasıyla elde edilen, yerin kendi iç ısısı olan, doğal bir enerji kaynağıdır.  Jeotermal sistemlerdeki rezervuarların özellikleri; sıcaklığına, rezervuardaki gazlara, su veya buhar baskın akışkana sahip olmasına, su ve kayaların yeraltında birbirleriyle geçirdikleri zamana bağlı olarak oluşan etkileşimle suyun hidrojeokimyasal özelliklerine göre değişebilir.

Jeotermal enerjiden rezervuarın buhar veya sıcak su baskın olmasına ve derindeki rezervuarın sıcaklğına göre farklı teknolojilerle güç elde edilmektedir. Genel olarak; ülkemizdeki gibi su baskın jeotermal sistemlerde rezervuar sıcaklıkları 160-190 C arasındaysa dünyada ve ülkemizde de yaygın olarak kullanılan organik ikili çevrim, daha yüksek sıcaklıklarda ise; kapasitesi daha büyük, klasik buhar santrallerindekine benzer flaş tip çevrim kullanılmaktadır.

Bu teknolojiler enerji verimliliğini yükseltmek için flaş+ikili çevrim sistem olarak kullanılabilmektedir. Ayrıca İtalya ve Kuzey Amerika’daki buhar baskın jeotermal rezervuarlarda kuru buhar santralleri yine buhar türbinleri ile enerji üretmektedir. Henüz kısıtlı örneği olan akışkanın olmadığı ama sıcak kayaların olduğu rezervuarlarda da yüzeyden kuyuya soğuk su gönderip, buhar haline getirip kullanılan Kızgın Kuru Kayalar teknolojisi de dünyada mevcuttur.

Özellikle endüstriyel alanlarda hangi uygulamalarda kullanılabiliyor? Henüz kullanılmayan potansiyel hangi kullanım alanları var?

“Geleceğin enerjisi jeotermal çok yönlü ve çok amaçlı bir kaynak. Entegre ve doğrudan kullanıma elverişli. Jeotermal kaynaklarla milyonlarca konut, işyeri ve tesis ısıtılabilir, yüz binlerce dekar modern serada tarımsal üretim yapılabilir ve bu sayede çok büyük oranda istihdama katkı sağlanabilir.”

Jeotermal enerji, yenilenebilir enerji kaynakları arasında ayrı bir öneme sahip çünkü yalnızca santral ve enerji üretimi anlamında değil, hayatın birçok noktasında fayda sağlıyor Bununla birlikte jeotermal enerji kaynağının ısıtma, seracılık, balıkçılık, madencilik, kurutma, soğutma, termal turizm, sağlık turizmi ve kuru buz üretimi gibi onlarca farklı amaçlarla kullanım alanı var.

Ülkemizde 1.500’ün üzerinde doğal kaynak jeotermal çıkışı bulunuyor. 264 tesisle yılda 3-4 milyon çoğu günü birlik ziyaretçiden oluşan yerli turist kaplıcaları ziyaret ediyor. Buna karşın sadece Almanya’da daha az sayıda kaplıcaya yıllık 7-8 milyon ziyaretçi, Japonya’da 15 milyon ziyaretçi sayılarını görmekteyiz. Bu alana yapılacak yatırımla hem vatandaşlarımız şifa bulabilir hem de kaynaklarımızı verimli kullanabiliriz.

Jeotermal seracılıkta Avrupa’da birinci konumdayız. 4.350 dönüm arazide jeotermal seracılık yapılıyor. Burada potansiyelimiz çok daha yüksek. Kısa bir süre içerisinde bunu 25 bin dönüme çıkartabiliriz. Jeotermal seracılık sayesinde soğuk iklimiyle ünlü Ağrı, Sivas gibi illerimizde bile muz yetiştiriciliği yapabiliyoruz. Anamur muzundan sonra Ağrı Diyadin muzunu tüm dünyaya ihraç edebiliriz. 

Jeotermal madencilik sayesinde lityum gibi çok değerli mineraller çıkarılıp işlenebilir. Doğal termal kaynağın üzerine veya yakın bir alana şifalı jeotermal sudan yararlanmak için kaplıcalar kuruluyor. Bu, termal ve sağlık turizmi için büyük bir fırsat yaratıyor. 

Doğudan batıya, kuzeyden güneye çok zengin jeotermal kaynaklara sahibiz. Kullandığımız doğal gazın neredeyse tamamını ithal ediyoruz. 2021 yılında doğal gaz ithalatımız yüzde 22 artış göstermiş ve 59 milyar m3 seviyesinde doğal gaz ihraç etmişiz.  Bugün jeotermal kaynak olarak çok zengin kaynakları bulunan şehirlerimize ek maliyetlerle doğal gaz arzı sağlanıyor. Halbuki jeotermal enerjiyle şehirlerimizi ısıtabiliriz. Hemen bugün karar alınsa Türkiye’nin yarısını jeotermalle ısıtabiliriz. Önemli olan bu milli kaynağımızı hem elektrik üretiminde hem de entegre kullanımlarda kullanabilmek, hayata geçirmek.

JED’in 2022 plan ve hedefleri neler?

İklim hedeflerine uyum sürecinde ve enerjide tam bağımsızlık yolunda yerli, milli, sürdürülebilir ve yenilenebilir en kaynağımız jeotermal. Dernek olarak hedefimiz jeotermal enerjinin bilinirliğini arttırmak, kullanım alanlarını kamuoyuna doğru aktarmak, yerli, milli ve yenilenebilir olan bu kaynağımızla ülkemizin enerji arzına katkıda bulunmak diyebilirim.

MAXXEN VE HİTHİUM’DAN BÜYÜK ADIM MAXXEN VE HİTHİUM’DAN BÜYÜK ADIM

Dünya enerji dönüşümüne gidiyor ve bu süreçte Avrupa enerji krizi, savaşlar ise diğer önemli faktörler. Tüm ülkeler için enerji artık hiç olmadığı kadar önemli. Stratejik olarak ve kendi kendine yeten ülke olma noktasında enerji çok kritik bir konu. Ülkemizin de taraf olduğu Paris Anlaşması iklim hedeflerine uyum sürecinde yenilenebilir enerji yatırımlarına ihtiyaç var. Bu hedefe ulaşmak için jeotermal enerjiyi en önemli kozumuz olarak görüyoruz. Şu anda dünyada kurulu güç olarak dördüncüyüz ancak birinci de olabiliriz. Keşfedilmiş potansiyelin hayata geçirilmesi ile birlikte ülkemize sağlayacağımız katkı çok büyük.