Bain & Company Türkiye Ortaklarından Volkan Kara, iklim değişikliği tehdidi karşısında dünyanın karbon salınımlarını azaltmak için mücadele verdiğini, ancak bu mücadelenin başarıya ulaşması için iş modellerinde derin değişiklikler gerektiğini söyledi. Kara, yılda 500 milyon ton karbon salınımı olan Türkiye’nin son yıllarda yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yaptığını, bunun hem ödemeler dengesi hem de salınımının azalması açısından olumlu katkıları olacağını kaydetti.

İklim değişikliği tehdidi ile mücadele için acil önem taşıyan karbon salınımının sıfırlanması konusu son dönemde sürdürülebilirlik tartışmalarının ana eksenini oluşturuyor. ABD’de seçimi kazanan Joe Biden Yönetimi’nin konuyu odağına alması bu alandaki gelişmeleri hızlandırıyor. Ancak Paris İklim Anlaşması ile konulan 2030’a kadar salınımın 56 milyar ton azaltılması ve yüzyılın sonuna kadar küresel ısınmanın 2 derecenin altında tutulması hedeflerine nasıl ulaşılacağı konusunda tartışmalar sürüyor. Mevcut politikaların devamı halinde karbondan arındırılması zor olan ağır sanayi ve ulaşım gibi sektörler 2050 itibarı ile hâlâ salınımının %40’ından sorumlu olacaklar. Türkiye’nin ise yıllık 500 milyon ton karbon salınımı bulunuyor ve önümüzdeki on yılda yıllık ortalama yüzde 3-4 düzeyinde artış bekleniyor.

Sürdürülebilirlikle ilgili konular, karbon salınımı ve küresel ekonominin geleceği 8-9 Mart tarihlerinde “Belirsizlik Çağında Yaşamak” temasıyla gerçekleştirilen Boğaziçi Zirvesi’nde ele alındı. Bain Türkiye’nin stratejik ortak olarak katıldığı etkinlikte bir sunum yapan Bain & Company Türkiye Ortaklarından Volkan Kara karbon salınımı olmayan bir ekonomi için yeni gözlükler ve cesur önlemler gerektiğini vurguladı. Kara, Türkiye’nin enerjide döngüsel ekonomi ilkelerini benimsemesi gerektiğini kaydetti.

TÜRKİYE’NİN YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARINI GELİŞTİRMEYE İHTİYACI VAR

Elektriğin büyük ölçüde yenilenebilir kaynaklardan elde edilmesi ve enerjinin verimli kullanılmasının önemli olduğunu, ancak bunların da ötesinde yenilikçi araçlara ihtiyaç bulunduğunu ifade eden Volkan Kara şunları söyledi:

“Yenilenebilir enerji kaynaklarından ve hidrojen ile sentetik yakıtlardan düşük maliyetli elektrik üretimi karbon salınımı hedeflerine ulaşmanın temellerinden birini oluşturacak. Arz tarafında yenilenebilir kaynakların 2050 itibarı ile enerjinin %65’ini sağlaması ve yaklaşık 15 TW düzeyinde kurulu kapasiteye sahip olması bekleniyor. Bunun için arz tarafında 10 trilyon ABD dolarının üstünde yatırım gerekiyor. Talep ve tüketim tarafında ihtiyaç duyulan yatırım seviyesi ise 3 trilyon ABD dolarını geçiyor. Ama bu yatırımların yapılması şart.”

Türkiye’nin bu alandaki durumuna da değinen Kara, “Ülkemizde halen hanelerden kaynaklanmayan karbon salınımının %85’i elektrik üretiminden geliyor. Oysa Türkiye özellikle güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir enerji kaynakları açısından önemli bir potansiyele sahip. Son yıllarda bu alanlarda ciddi yatırımlar yapıldı ve kurulu kapasite 18.000-20.000 MW seviyelerine çıktı. Bu sürecin devam etmesi gerek. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan yatırımların hem ödemeler dengesi hem de karbon salınımının azalması açısından olumlu katkıları bulunuyor,” dedi.