Sanayide Enerji Verimliliği programının sunucusu Altuğ Karataş, Elif Yardımcı İşletmeler Müdürü Ayhan Yüksel’i programında ağırladı. Kendi enerjisini trijenerasyon sisteminden üreten Elif Plastik, ayrıca enerji verimliliği alanında da örnek projeler geliştiriyor. Hayata geçirdikleri enerji projelerin detaylarını ve sağladığı avantajlarını anlatan Yüksel, “Bulunduğumuz Esenyurt Bölgesi’nde çok fazla elektrik kesintisi yaşanıyor. Elif üretim tesisi inşaat aşamasındayken bu bölgede hiçbir yapı yoktu. Şimdi ise birçok konut sahası ve inşaat bulunuyor. Bu sebeple enerji alt yapımız sağlam değil ve dalgalanmalar yaşanıyor. Biz bu sorunu çözebilmek için toplam 8.3 MW kurulu güce sahip iki farklı tesis kurduk. Tesisimizin bir tanesini üretimimizin lokomotifi olan bölüme hitap edecek şekilde tasarladık. Herhangi bir dalgalanma yaşandığında otomatik olarak motorun üzerindeki yükü atıyoruz ve sistemi beslemeye devam ediyoruz. Özellikle altyapısı kötü olan yerlerde trijenerasyon sisteminin faydası oluyor” sözleriyle trijenerasyon sistemlerinin avantajına dikkat çekti.   

Bize kendinizden ve ambalaj sektöründe faaliyet gösteren Elif firmasından bahsedebilir misiniz? 

1979 yılında Bulgaristan’da doğdum. Mısır ve Türkiye’de fabrikası olan Elif bünyesinde 16 yıldır görev yapıyorum. Avrupa’nın en büyük entegre plastik esnek ambalaüreticisiyiz.  Gıda, içecek, kişisel bakım, ev bakım ürünleri ve evcil hayvan bakımı gibi endüstriler için esnek ambalaj çözümleri sunuyoruz.   

Elif olarak ne tür enerji kaynakları kullanıyorsunuz? 

Elif bundan birkaç yıl öncesine kadar yoğun elektrik faturaları ödeyen bir firmaydı. 2014 yılından itibaren iki kademeli trijenerasyon sistemini hayata geçirdik. Bu projeyle birlikte ağırlıklı olarak doğalgaz kullanmaya başladık. Kullandığımız doğalgazı elektriğe çeviriyoruz ve yılda ortalama 61 milyon kWh elektrik enerjisi tüketiyoruz. Ayrıca elektrik motorlarından çıkan ısıyı proseste ihtiyacımız olan kızgın yağ, sıcak su, soğuk su üretiminde kullanıyoruz. Yeni kurduğumuz tesiste buhar da bulunuyor. Elde ettiğimiz buharı hem nemlendirme prosesinde hem de soğutma işlemlerinde kullanıyoruz. 

Elif ‘deki enerji verimliliği politikanızı anlatabilir misiniz? ISO50001 Enerji Yönetim Kalite sisteminiz de bulunuyor. Vizyonunuz hakkında bilgi verebilir misiniz? 

Çevre uyum mevzuatı kapsamında yasal gereklilerin uyumuyla ilgili çalışmalara başlamıştık. Bu çalışmalar sayesinde ISO50001 Enerji Yönetim Kalite Sistemi’ne de önemli bir adım attık. Verimlilik Artırıcı Proje kapsamında ISO50001 alınması zorunlu bir belgeydi. Bir yandan mevzuatları takip ederken bir yandan da müşterilerimizden gelen iyileştirme taleplerini hayata geçiriyoruz. Müşterilerimiz Elif’den sürekli iyileştirme beklemekteler, biz de bu talepleri sürekli iyileştirme çalışmalarımızla başarıyla karşılamaktayız. ISO50001 Enerji Yönetim Kalite Sistemi’ne geçerek çalışmalarımızı belli bir standart haline getirmiş olduk. Enerji performans göstergeleri, günlük – aylık ve saatlik izlediğimiz veriler ve prosesin verimliğini artırmak için ekibimizle sürekli çalışıyoruz. 

İzlemeyle ilgili nasıl bir yöntem izliyorsunuz? Çalışmalarınızdan bahsedebilir misiniz? 

ISO50001 kapsamında teknik ekiplerin ihtiyaç duyduğu enerji izleme SCADA sistemi için bir çalışma başlattık. Bu çalışma kapsamında 100’den fazla makinenin üzerine enerji analizörü takıldı. Yardımcı işletme ekipmanları üzerine de enerji analizörleri kuruldu ve kurulmaya da devam ediyor. Biz bu çalışma sayesinde artık dalgalanmaları ve pikleri görebiliyoruz. Herhangi bir hareket oluştuğunda sistemin nasıl etkilendiğini ya da daha verimli nasıl çalıştığını inceleyebildiğimiz seviyeye geldik. Ayrıca trijenerasyon sistemimizde de kurulu bir enerji SCADA’mız bulunuyor. Motorlardan çıkan atık ısıların değerlendirilmesini ve kilovatsaat olarak ne kadar atık ısı ürettiğimizi raporlayabiliyoruz. Raporlarımızda ürettiğimiz elektriğin yüzde 72’si kadar atık ısı üretiyoruz. Bu da ulaştığımız yüksek rakamı bize gösteriyor. Böyle bir kaynağa sahip olmasaydık chiller, buhar kazanı, kızgın yağ kazanı yatırımları yapmamız gerekecekti. Bu da hem tesisimizde daha fazla yer kaplayacak hem de daha fazla ek maliyet yaratacaktı. 

Trijenerasyon sisteminden genel olarak bahsedebilir misiniz? Yüksek verimle çalıştırmak için nasıl bir yol izlemek gerekiyor? 

Trijenerasyon ya da kojenerasyon kurmak isteyen herkesin önce tüketimlerini incelemesi gerekiyor. Ne kadar elektrik tüketildiği ve karşılığında ne kadar atık ısı alınabileceği değerlendirmeli. Piyasada bu konuyla ilgili sanayi kuruluşlarına hizmet veren 3 – 4 firma var ancak fabrikaların öncelikle kendi tüketimlerini iyi bilmeleri ve iyi analiz etmeleri gerekiyor. Ne kadar atık ısıyı alabileceğinizi gördükten sonra sahada bulunan chillerin, buhar kazanının, kızgın yağ kazanının ve sıcak su kazanının kapasitelerine bakarak değerlendirme yapabilirsiniz.  Bizim gibi 7/24 çalışan fabrikalar için trijenerasyon sistemleri büyük avantajlar barındırıyor. Çünkü bugün elektriğin fiyatının serbest tüketici olarak 550 TL civarında olduğu görülüyor. Şayet trijenerasyon ile üretim yaparsanız yüzde 35’lere varan tasarruf sağlıyorsunuz. Tabii atık ısıyı da kullanmanız gerekiyor. 

Şebekeden elektrik aldığımız zaman fabrikaya gelene kadar kayba uğruyor. Ayrıca olası kesintiler için fabrikalar jeneratör kullanıyor. Peki, kojenerasyon ve trijenerasyon sistemlerinin kaliteli enerjiye kullanmanıza faydası oluyor mu? 

Bulunduğunuz bölge bu noktada önem arz ediyor. Bizim bulunduğumuz Esenyurt Bölgesi’nde çok fazla elektrik kesintisi yaşanıyor. Elif üretim tesisi inşaat aşamasındayken bu bölgede hiçbir yapı yoktu. Şimdi ise birçok konut sahası ve inşaat alanı bulunuyor. Bu sebeple enerji alt yapımız sağlam değil ve dalgalanmalar yaşanıyor. Biz bu sorunu çözebilmek için toplam 8.3 MW kurulu güce sahip iki farklı tesis kurduk. Tesisimizin bir tanesini üretimimizin lokomotifi olan bölüme hitap edecek şekilde tasarladık. Herhangi bir dalgalanma yaşandığında otomatik olarak motorun üzerindeki yükü atıyoruz ve sistemi beslemeye devam ediyoruz. Özellikle altyapısı yeterli olmayan yerlerde trijenerasyon sisteminin faydasını görüyorsunuz.

Atık ısıyla ilgili nasıl sistemler kullanıyorsunuz? 

430 derece atık ısı baca gazı çıkıyor. Buhar kazanında 8 barlık buhar üretiyoruz. Buhar kazanından çıkan soğumuş baca gazı atık ısı eşanjörüne giriyor. O da besleme suyunu 100 dereceden 140 dereceye kadar çıkarıyor ve tekrar buhar kazanını bu şekilde besliyoruz.  8 bar buhar alıyoruz, 160 derecelik baca gazı çıkışımız bulunuyor. Daha fazla ne kadarını kullanabileceğimize odaklanıyoruz ancak 70 derecenin altına düştüğümüzde paslanmaz eşanjörler, asitlik gibi konular ortaya çıkıyor. 160 derece olarak attığımız baca gazını başka bir yerde kullanmaya çalışıyoruz. 

ISO50001 Enerji Yönetim Sistemi ile ilgili çalışmalarınızı anlatabilir misiniz? Bu sistem size nasıl avantajlar sağladı? 

Sektörde faaliyet gösteren tüm firmalarda çevre iş güvenliği yönetim sistemleri bulunuyor. Bu yönetim sistemine sahip olan firmalar çok fazla dokümantasyon hazırlığına girişmeden, kolay bir şekilde ISO50001 Enerji Yönetim Sistemi’ni kurabilirler. Çünkü bu firmalar standartlarla yaşamayı, standartların gerekliliğini yapmayı ve hedeflerini belirlemeyi öğrenmiş, şirket kültürüne adapte etmişlerdir. Biz ISO50001 yolculuğuna Türkiye’de henüz standartlar belirlenmeden önce başlamıştık. Mısır’daki üretim tesisimiz kurulurken görev alarak 3 yıl boyunca orada çalışmıştım. Bu sebeple 50001 yolculuğumuzu ertelemek durumunda kalmıştık. Biz ISO50001 Enerji Yönetim Kalite Sistemi’nin gerekliliğine göre “Ölç, ölçtüğüne göre hareket et” politikasıyla hareket ediyoruz. O yüzden tüm üretim makinalarımıza, aydınlatma dağıtım panolarına, sahadaki pompalarımıza enerji analizörü taktık. Şimdi sahaya giren enerji miktarını ölçüyor ve o enerjiyi nasıl dağıttığımıza bakıyoruz. Bu sayede pastanın büyük dilimlerine yoğunlaşıyoruz. Bakım Onarım Departmanımız üretim makinalarına yoğunlaşırken, Yardımcı İşletmeler Departmanı olarak biz ana ekipmanlara yoğunlaşıyoruz. Bu da bizim arızaları zamanında tespit edebilmemize, sorunlara hızlı müdahale edebilmemize ve boşa çalışan ekipmanları tespit ederek kapatabilmemize yardımcı oluyor. Bize her açıdan avantaj sağlayan önemli bir sistem kullanıyoruz. Enerji ölçüm sistemini kurmadan önceki değerlerimizi incelediğimizde daha az üretip daha çok tüketmiş olduğumuzu gördük.

Enerji tüketimini ambalaj ve plastik sektörü açısından değerlendirebilir misiniz? 

Ambalaj hepimizin evine giren bir malzemedir. Biz doğrudan son tüketiciye hitap etmiyoruz ancak ürünleri son tüketiciye ulaşan firmalara hizmet veriyoruz. Özellikle pandemi döneminde paketli gıdaların önemi iyice arttı ve firmalar ürünleri ambalaja koymak için daha çok çaba gösterdi. Plastik ambalaj sektöründe, elektrik yoğun olarak tüketilmektedir. Bünyesinde trijenerasyon sistemi olmayan üreticilerde enerji tüketim bedelinin birçoğu sadece elektriğe gidiyor. Elektrik faturalarında dağıtım bedeli, belediye tüketim vergisi, YEKDEM bedeli gibi vergiler de ödüyorsunuz. Enerji verimliliği projeleri ve uygulamaları sayesinde elektrik faturalarında tasarruf sağlamak mümkün olduğunu söyleyebiliriz.

Ambalaj sektöründe enerji verimliliği potansiyeli hangi noktalarda daha fazla oluyor? Sizin bu noktada tavsiyeleriniz nelerdir? 

Fabrikalar öncelikle birer ekip kurarak basınçlı hava değerlerine bakmalı ve kontrollerini gerçekleştirmelidir. Emin olsunlar ki kurdukları ekibin maliyeti harcadıkları basınçlı havadan çok daha düşük olacaktır. Bizim kurduğumuz ekip, henüz makinaları dolaşmaya ve ölçümleri yapmaya başladığında bile kara geçtik. Öncelikle sahadaki makinaların basınçlı hava kaçaklarını giderdik ve 220 kw’lık kompresörü devre dışı bıraktık. Bu kompresörün yılda 8 bin saat çalıştığını ve 1 milyon 600 bin kWh elektrik harcadığını düşünürseniz ne kadar önemli bir tasarruf sağlamış olduğumuz daha iyi anlaşılabilir. 
Daha sonra kompresör dairesine dönerek yıllar önce gerçekleştirdiğimiz enerji verimliliği çalışmasını inceledik. Bu çalışmayı sektördeki lider firmalardan biriyle Türkiye’de ilk kez biz gerçekleştirmiştik. Proje kapsamında yağlı kompresörlerimizin yağını suyun üzerinden geçirdik ve ısıtmada kullandığımız suyu dolaştırarak ısıtma tarafında kullandık. Bu sayede yılda 150 bin metreküp gaz tasarrufu sağladık.  Proje kendini 7 ay içerisinde karşıladı ve o dönemin döviz kurlarına göre 10 yılda 1 milyon dolara yakın tasarruf sağlamamıza yardımcı oldu. Biz bu projeyle çalışmalarımıza 10 yıl boyunca devam ettik. Trijenerasyon sistemini kurmamızdan sonra ise bu proje artık âtıl hale geldi. Çünkü trijenerasyon sistemi ile artık daha fazla sıcak su ve enerji üretmeye başladık. Bu sefer kompresörlerimiz için daha fazla neler yapabileceğimize odaklandık. İşte o zaman turbo kompresör teknolojisiyle tanıştık. Turbo kompresör sayesinde yağsız basınçlı hava elde edebilme ve basınçlı havayı daha ucuza mal edebilme imkânına sahipsiniz. Biz de bu teknolojiye yatırım gerçekleştirdik ve halen de kullanmaktayız. Bu proje sayesinde 220 kw gücünde 3,5 kompresörü devre dışı bıraktık. Şimdi ise 500 kw ile aynı havayı üretebiliyoruz. Bu sayede yılda 1 milyon 600 bin kWh elektrik tasarrufu sağlıyoruz. Tüm üretim şirketlerinin kendilerini böyle bir projeye hazırlaması ve detaylarını incelemesi gerekiyor. Çünkü projenin hem kısa sürede kendini amorti etmesi hem de yüksek enerji tasarrufu sağlaması ile birçok işletmeye avantaj getireceğine inanıyorum. Biz yaptığımız bu çalışmaları ve neticelerini müşterilerimizle de paylaşıyoruz ve güzel dönüşler alıyoruz. 

Enerji verimliliğine yönelik farklı bir projeniz bulunuyor mu? 

Şu anda dosyası hazır olan bir aydınlatma projemiz bulunuyor. Üretim tesisimizin ilk kurulduğu dönemde kullanmakta olduğumuz armatürler çok yoğun elektrik tüketiyordu. Biz devlet desteği almadan bir aydınlatma projesini hayata geçirdik. Bu proje kapsamında hem enerji tasarrufu sağladık hem de daha yoğun bir aydınlatma sistemine kavuştuk. Aydınlatma ile enerji verimliliği sağlamayı sadece lambayı kapatma düşüncesiyle sınırlandırmamak lazım. Farklı bir ürünle daha fazla enerjiyi nasıl alabileceğimize odaklanmak gerekiyor. O dönemde yaptığımız aydınlatma projesi yeni gelişen teknolojilerin gerisinde kaldı. Şimdi LED teknolojisine geçiyoruz. Daha önce çevre aydınlatmasında LED sistemlere geçişi sağlamıştık. Şimdi de fabrika içerisindeki aydınlatma sistemini değiştireceğiz. Şu anda satın alma süreçlerine başladığımız, dosyalarını hazırladığımız aydınlatma projemizi tamamlamak için çalışıyoruz. Bu projeyi de birkaç ay içerisinde tamamlamayı hedefliyoruz. 

Enerji verimliliği çalışmaları nasıl bir sırayla izlenmeli? Üst yönetimin desteği bu noktada ne kadar önemli? 

Üst yönetimin desteği olmadan standart oluşturmak veya sistem kurmak konularında ilerlemenin güç olduğu bir gerçek. Elif’de çalışma hayatıma başlamadan önce sektördeki lider kazan üreticilerinden birinde çalışmaktaydım. O dönemki yöneticim bana “Patronun cebinden ne kadar çıkacağını söylemeden önce ona yatırımın ne kadar zamanda geri döneceğinin hesabını anlatmalısın. İşte o zaman her şeyi satabilirsin.” demişti. Elif’de kriz döneminde bile yaptığımız enerji verimliliği çalışmalarına üst yönetimimiz her zaman destek vermiştir. Ancak tabi ki projenizi doğru bir şekilde ortaya koymanız, hesabınızı doğru yapmanız ve amorti sürelerini doğru hesaplamanız gerekiyor. Planlarınızı ve hesaplarınızı doğru yaptığınız taktirde üst yönetimler bu tür projelerin önünü açacaktır. 

Önümüzdeki dönem için enerji verimliliği planlarınızı anlatabilir misiniz? 

Önümüzdeki dönemde bugüne kadar izlediğimiz enerjinin verilerini incelemeye başlayacağız. Elimizdeki bir yıllık verinin değerlendirmesine başladık. Aldığımız verilere göre bir aksiyon planı oluşturacağız. Bu aksiyon planını oluşturabilmek için mühendislerden, teknisyenlerden ve bölüm yöneticilerinden görüşlerini alıyoruz. Tüm bu verileri 2021 yılı içerisinde ve sonrasında değerlendirerek proje haline getireceğiz.