Sanayileşmenin tarihi boyunca üretim odaklı gelişmeler öne çıkarken, çevresel etkiler çoğu zaman göz ardı edildi. Ancak artık çevresel sürdürülebilirlik, yalnızca bir tercih değil; tüm sektörlerin sorumluluğu haline geldi. İklim krizi, karbon emisyonları, doğal kaynakların tükenmesi gibi küresel sorunlar, üretim süreçlerinin yeniden ele alınmasını zorunlu kılıyor. Bu çerçevede, endüstriyel otomasyonun çevresel etkilerine dair yapılan değerlendirmeler, teknolojinin sadece verimlilik değil, sürdürülebilirlik için de güçlü bir araç olduğunu ortaya koyuyor.
ENDÜSTRİ 2.0’DAN 4.0’A: DOĞA İKİNCİ PLANDA KALDI
Konuya ilişkin görüşlerini aktaran Delta Electronics Türkiye Ürün Pazarlama Müdürü Ali Naim Küçük, şunları paylaşıyor:
"Çevresel sürdürülebilirlik çok önemli bir konu. Endüstri 2.0, 3.0, 4.0 diyene kadar aslında biz dünyamızda çevreyi hunharca bütün kaynaklarıyla düşünmeden kullandık. Artık çevresel adımlara da ciddi manada dikkat edilmesi gereken bir noktaya geldik. İşte iklim değişikliğinden bahsediyoruz, küresel ısınmadan bahsediyoruz. Karbon ayak izinin düşürülmesi noktasında belli adımlar mutlaka atılıyor ve daha da fazla atılması lazım. Endüstriyel otomasyondaki gelişmeler de aslında burada olumlu katkı sağlayacaktır diye düşünüyorum. Burada enerji verimliliğinden atık azaltımına, su tasarrufundan karbon emisyonlarının düşürülmesine kadar veya etkin tedarik zinciri yönetimine kadar birçok alanda yapılacak bütün iyileştirmeler çevreye olumlu katkılar sağlayacak. Böylece doğal kaynakları hem daha verimli kullanıyor olacağız, hem de üretim süreçlerini daha çevre dostu hale getirmemiz otomasyonla mümkün hale gelecek."
Tüm bu değerlendirmeler, endüstriyel otomasyonun yalnızca sanayiye değil, gezegenimize de katkı sunabileceğini açıkça gösteriyor. Enerji tasarrufundan karbon emisyonlarının azaltılmasına kadar atılacak her adım, hem üretimin geleceğini hem de doğanın dengesini koruyacak sürdürülebilir bir sanayi modeline zemin hazırlıyor.
