Haber: Bikem Ögünç Demir

Honeywell, rafinerilere ve petrokimya tesislerine kontrol sistemleri sağlamaktan sivil ve askeri havacılık kurumları için donanım ve yazılım desteği vermeye varan çözümleriyle endüstrinin çözüm ortağı olmaya devam ediyor. Dünya çapında yenilikçi teknolojiler geliştiren Honeywell’in Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi ve Proses Çözümleri Grubu, Türkiye ve Azerbaycan Satış Müdürü Gürcan Karakulak ile endüstri 4.0, dijitalleşme ve sürdürülebilirlik üzerine konuştuk.

Honeywell, yüzyılı aşkın yenilikçi teknolojiler sunuyor. Şirketin çalıştığı ana konular ise şöyle: Bataryalı enerji depolama sistemleri, Sürdürülebilir Havacılık Yakıtı, Hidrojen üretimi ve kullanımı teknolojileri, karbon yakalama ve saklama teknolojileri, düşük küresel ısınma potansiyelli soğutucu gazlar, plastiğin kimyasal geri dönüşümü teknolojileri… Bugün 35 binden fazla patente sahip Honeywell endüstride pek çok buluşun da sahibi. 1885’te geliştirdiği ve modern termostatın öncüsü olan “kazan regülatörü”; 1914’te “otomatik pilot”  ve 1960'larda kurşunsuz benzin sağlayan teknolojiler ile biyoçözünür deterjanlar bu buluşlardan bazıları… Ticari havacılık endüstrisinde, uçaklarda kara kutu olarak da bilinen veri kayıt cihazları alanında ise lider konumda…

DİJİTAL TEKNOLOJİLER GRUBU’NU KURDU

Honeywell 5 yıl önce her sektörde, her iş grubuna hizmet edebilecek şekilde bir “Dijital Teknolojiler Grubu”nu kurdu. Dijital Teknolojiler Grubu, inovatif çözümleri ortaya koyacak, optimizasyon ve otonom çalışmayı sağlayacak çözümler sunan bir yazılım grubu… 4 ana büyük gruba da hizmet vermeye devam ediyorlar. Honeywell’in neredeyse dünyanın her ülkesinde bir tesisi var. Bu da yaklaşık 750 tesise denk geliyor; kimisi fabrika, kimisi ofis, kimisi mühendislik merkezi… 2. Dünya Savaşı'ndan sonra hızlı bir gelişim sürecine girildiğini söyleyen Gürcan Karakulak, dijital teknolojilerin yaygınlaştığının altını çizerek şunları aktardı:  “Bilgisayarların artık herkesin cebine girmesi, yazılım teknolojilerinin gelişmesiyle müthiş bir sinerji yakalandı. Şu anda bilgiyi paylaşmak çok kolay. Yaptığınız çalışmanın sonucunu diğer insanlara sunmak, geri bildirim almak ve süreçleri iyileştirmek çok kolay. Dolayısıyla endüstri devrimi hem doğal kaynakları hem enerjiyi hem de insan kaynağını verimli kullanmak üzerine evriliyor. Otomasyon burada çok önemli bir ayak… Bütün sanayi kolları, sektörler veya küçük büyük işletmeler bir noktasından dijitalleşmeye giriş yaptılar. Herkes belirli bir yatırım sürecinden geçiyor.”

Gürcan Karakulak, Honeywell’in her bir buluşu dünyanın daha sürdürülebilir, daha verimli üretime geçebilmesi amacıyla ortaya konmuş çok değerli buluşlar olduğunun da altını çizdi. “Yapacağımız her türlü inovasyon ya da Ar-Ge harcamasının temas etmesini önemsediğimiz bazı noktaları var. Bunlardan bir tanesi kontrol ve otonom sistemleri… Çalışan insan gücünü güvenli alanda tutup sadece karar noktalarında yer veren bir yapılaşmaya doğru gitmeye çalışıyoruz. İkincisi, bununla bağlantılı olarak dijital dönüşüm ve sürdürülebilirlik; kıt kaynakları en iyi şekilde kullanarak iletişime geçmek ve dünyayı ileriye götürebilmek. Ar-Ge bütçemizin %60-70’i sürdürülebilirlik üzerinedir. Bu üç alana yatırım yaparak dünyayı biraz daha iyi bir yer haline getirmeye çalışıyoruz” diye konuşan Karakulak, bu minvalde üretkenlik çözümleri ve çalışmaları hakkında şunları söyledi: “Üretkenlik baktığımız zaman içinde birçok kavramı barındırıyor. Bunlardan biri sürdürülebilirlik... Sürdürülebilirliğin içinde de verimlilik öne çıkıyor elbette. Çok ciddi bir insan nüfusu var ve dünyanın kaynakları belli. Özellikle enerjiyi en verimli şekilde kullanmamız gerekiyor. Şirketler açısından baktığımız zaman, sadece çevresel etkenler değil aslında ekonomik etkenler de firmaları bu noktaya götürüyor. En verimli şekilde üretmek demek en az maliyete doğru ilerlemek demektir. Enerjiyi daha az kullanmak, enerji için daha az para harcamak demektir. Dolayısıyla hem kişilerin üretkenliği bu verimliliğe katkı sunuyor hem tesislerin… Biz tesislerin hem proseslerinin hem de varlıklarının verimli olması, üretken olması adına katkı sunuyoruz… Verimli bir ortam için kişileri, prosesleri ve varlıkları optimize etmeye çalışıyoruz ki en iyi sonuç, en minimum girdiyle yakalansın.”

ŞİRKETLERİN DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜNE EŞLİK EDİYOR

Honeywell bu doğrultuda tesisin proses koşullarının hangi durumlarda en iyi noktaya geleceğini tespit edip tesisi çalıştıracak modelleri belirliyor ve dolayısıyla tesisin her zaman sanki en iyi günündeymiş gibi çalışmasını sağlayacak çözümleri ortaya koyuyor. Hem yazılım anlamında hem donanım hem de hizmetler anlamında müşterilerine yardımcı olmaya çalışan çalışan şirketin dijitalleşme vizyonu da dikkat çekecek boyutlarda. Gürcan Karakulak Honeywell’in dijitalleşme çalışmalarının 5 yıl önce yoğunlaştığını söyleyerek dijitalleşmenin tek başına ve odaklanılmış bir şekilde ele alınması gerektiğini görerek bütün iş gruplarına hizmet edecek bir dijital ekip kurduklarını anlattı. Karakulak sözlerine şöyle devam etti: “4 bin kişiden oluşan bu organizasyonda yaklaşık 1500 yazılım mühendisi var. 50’den fazla da veri bilimcisi çalışıyor. Dolayısıyla tüm sektörlere hizmet veriyoruz; ortak çözümler, yazılımlar veya yazılım platformları geliştirmeye devam ediyoruz. Biz şirketlerin, büyük sanayi kuruluşlarının dijital dönüşümlerine eşlik ve yardım etmeye çalışıyoruz ya da onların tesislerinin otonom şekilde çalışması için gerekli adımları gösteriyor ve de sağlamaya çalışıyoruz. Bize göre bir endüstriyel tesisin otonom çalışması için önünde bir yolculuk var. Bir günde kökten bir değişim olması kolay değil. Kökten bir dijitalleşmeye kalkışan firmalar çoğu zaman ya bütçelerini çok aşıyorlar ya da yarı yolda pes ediyorlar. Biz dijital dönüşümün adım adım, parça parça yapılmasından yanayız. Bu yolculuğun ilk adımı dijital kontrol sistemlerinin veya dijital altyapının kurulmasıdır. Sahadan ne kadar çok veri alır ve bunları anlamlı bilgilere dönüştürerek kullanırsanız süreç o kadar kolay olur. Bundan sonraki adımlar o bilginin kullanılması üzerine yoğunlaşacaktır. Tabi bizim uzmanlığımız kontrol sistemleri üzerine; tesisteki özellikle büyük kritik nokta ekipmanların çok enerji harcayan ya da büyük maliyetli ekipmanların bakım yönetimini öngörebilmek; ne zaman arıza yapacağını ya da bakıma ihtiyacı olup olmadığını, ne zaman durdurulması gerektiğini ya da tesisin 7/24 işlemesinde bir problem olup olmadığını analiz etmek… Bunlarla %10-15 bir üretkenlik veya verimlilik artışı sağlanabileceğini öngörüyoruz. Bunun bir sonraki adımı ise uzak operasyonlar… Birçok şirket yalnızca kritik öneme sahip olan personelini sahada bırakıp özellikle işletme, operasyon gibi birimlerini merkezileştirdiler. Biz de merkezi kumanda merkezlerini ya da o sistemleri çalıştıracak telekom altyapılarını kurmalarında müşterilerimize yardımcı oluyoruz. Altyapı kurulduktan sonra artık kendi kendini denetleyen, problemlerini ortaya koyup çözüm önerileri sunan sistemler dolayısıyla da yine yerinde insan müdahalesine çok az ihtiyaç duyacak sistemleri kurmak geliyor. En nihai noktada otonom fabrikalar karşımıza çıkıyor.”

HEDEF: KARBON NÖTR OLMAK

“Sürdürülebilirlik bildiğiniz gibi genel anlamıyla “daimi olma yeteneği”dir ifadesini kullanan Karakulak, sözlerini şöyle noktaladı: “Bu, iki noktada önem arz ediyor. Birincisi şirketler açısından… Dünya üzerinde faaliyet gösteren tüm şirketlerin hem gelirlerinin hem büyümelerinin sürdürülebilir olması ve bunu yaparken de kıt kaynaklarla çalışıldığından kaynakların bulunabilir ve büyümeye katkı sunacak şekilde erişilebilir olması lazım. Artık 21. yüzyılda konuştuğumuz başka bir noktası da var sürdürülebilirliğin; dünyanın ekosisteminin sürdürülebilir olması… Tamam, şirketler sürdürülebilir olarak büyüsünler ama bunu yaparken dünyanın bir ekosistem olarak devamlılığını da gözetsinler. Sürdürülebilirliğin çevresel, sosyal ve ekonomik bağlamları var. Dünyadaki bütün firmaların çevre, sosyal sorumluluk ve uyum üzerine çalışmaları var. Her bir firma olabildiğince karbon ayak izini azaltacak yönde çalışmalar yapıyor. Bu yönde sözler verildi. Aslında bütün dünya ülkeleri bu hedefler üzerinde hemfikir. Dolayısıyla sürdürülebilirlik hayatın her anında, iş dünyasının her noktasında öne çıkan bir olgu.

VALTEK'TEN TOZ PATLAMASINA KARŞI ALINABİLECEK ÖNLEMLER VALTEK'TEN TOZ PATLAMASINA KARŞI ALINABİLECEK ÖNLEMLER

Honeywell’in şu andaki taahhüdü 2035 yılında karbon nötr olabilmek; “net sıfır” emisyon dengesini kurabilmek. Bununla ilgili aslında uzun zamandır çalışıyoruz ve çok ciddi aşama kaydetmiş durumdayız. Bütün üretim tesislerinde A’dan Z’ye bir modernizasyon sürecinden geçildi. Daha verimli teknolojilerle üretim yapılıyor ve enerji sağlanıyor. Ar-Ge harcamaları her daim bu yönde. Öncelikle kendi tesislerimizi karbon nötr yapabilmek için ve ardından müşterilerimize yardımcı olabilmek için ciddi yatırımlar yapıyoruz ve 2004’ten bu yana da önemli sonuçlar alıyoruz. Karbon ayak izimizi %80 oranında azaltmış durumdayız ama hala yeterli olmadığını düşünüyoruz. Dolayısıyla 2035’e kadar ilave adımlar, ilave projeler yapılacak. Bunun içerisinde yenilenebilir enerji kaynaklarından faydalanmak, proseslerin dijitalleştirilmesi ve beraberinde gelen optimizasyon, kullanılan malzemelerin verimlilik artışları, çevreye duyarlı malzemelerle değiştirilmesi, verimsiz tesislerin modern tesislere dönüştürülmesi de var.