Doruk Otomasyon Uluslararası Genişlemeden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Aylin Tülay Özden, yapay zeka uygulamaları ile üretim sonuçlarını daha akıllı bir şekilde geliştirmeyi, üretim sürelerini kısaltılmayı hedeflediklerini söyledi. 

Aylin Hanım, sanayinin dijital dünya dönüşümü neden üretim dünyası için olmazsa olmaz? 

Üretim dünyasında dijitalleşme son dönemlerde gerçekten hayatımıza girdi ve ciddi bir yer işgal eder oldu. Dijital dünyanın gelişimine baktığımızda neredeyse 50 yıldır dijitalleşmeyle ilgili pek çok gelişme yaşandı. Dijitalleşme esasen, internetin hayatımıza girmesi, mobil uygulamaların, akıllı telefonların hayatımıza girmesi ve böylelikle zaten hayatı kolaylaştıran bir sürü dijital çözümün bizim daha kolay daha hızlı yaşayabilmemiz için bir sürü imkanlar sunmasıyla başladı. Ancak bu süreçte, üretim dünyasına çok intikal edebilen bir dijitalleşme yaşanmadı çünkü gerek mobil uygulamalarını gerek web ve bilgisayar yazılım uygulamalarını geliştiren kişiler hep gördükleri ihtiyaçlara yönelik çözümleri üretmeyi tercih ettiler. Ne yazık ki bu görünen ihtiyaçlar, hep günlük hayatımızla, finansla, idari işlerle ilgili ihtiyaçlar oldu. Üretim dünyasındaki arkadaşlarımız da daha ziyade mekanik ağırlıklı disiplinden gelen kişiler oldukları ve dijital dünya ile ilgili dijital makinaları kullanmakta bir miktar sınırlı oldukları için, özellikle operasyonel yönetim süreçlerini pek bilemedikleri için çok fazla tarif edemediler. Tarif etmek istediklerinde ise kime tarif edeceklerini de bulamadılar, çünkü piyasada konuyla ilgilenen dijital teknolojist yoktu. Endüstri 4.0 ve üretimde dijitalleşme ile aslında hem üretim tarafının hem de yazılım ve donanım geliştiren grubun konu hakkında bilgilenmesi, bir ortak paydada buluşması, birbirilerini dinlemesi, kimin neye ihtiyacı olduğunun ve o ihtiyacı giderecek mühendislik çözümlerinin ortaya konması mümkün oldu. Bu yüzden “üretimin dijitalleşmesi” güzel bir akım olarak hayatımıza girdi. 
Üretimin dijitalleşmesi dendiğinde birkaç unsur var. Üretim hatlarının, makinaların ya da montaj hatlarının, istasyonların dijitalleşmesi; tabii bu numerik tezgahlarla, cihazlarla uzun yıllardır yapılan bir şey, kendi kendine otomatize olmuş ekipmanlara ek olarak bu ekipmanların internet teknolojilerini de kullanarak o bilgiyi internetin sağladığı altyapıya uygun bir şekilde çevreyle paylaşması da böylece gündemimize girdi. Ayrıca üretim hatlarının dijitalleşmesi, robotlaşmalar, PLC tezgahlara ek olarak özellikle kontrol cihazlarının yine Modbus, Profibus bağlantılı olanların ötesinde IoT altyapısı ve teknolojisiyle internete çıkabilmesi, buluta veri aktarabilmesi, buluttan veri alabilmesi de söz konusu oldu. Bununla beraber NC makinalar ve bunlara ilişkin IoT‘li cihazları yönetecek Internet of Services ya da bir kısım yazılımlar hayatımıza girmek zorunda kaldı. Bu yazılımların bir kısmı firma iç yazılımları olduğu gibi bir kısmı ise cloud da ya da cloud üzerinde web uygulamaları olarak hayatımıza giren yazılımlar oldu. Bununla birlikte yazılımlar dendiği zaman işletmelerde bir işi yerine getirmesini işçilerin ya da yöneticilerin bir kısım fonksiyonları yerine getirmesini kolaylaştıran uygulamaları düşünüyoruz. Bu uygulamalar geri besleme olarak da işletmedeki operasyonlardan, makinalardan, ortam koşullarından feedback almak durumundalar. Bunların üretimde dijitalleşmeyle ilgili olan en önemlileri; yıllardır MESA (Manufacturing Enterprise Solutions Association and International Society of Automation) bünyesinde geliştirilen bir kısım standartlarla tanımlanıyordu. Bir üretim işletmesindeki Manufacturing IT denilen yapılar; en alt seviyede sensörlerden başlarken, sonrasında PLC’ler, ekipmanlar, onun üstünde SCADA sistemleri, MES/MOM sistemleri, üstünde ERP’ler ve şu anda onların da üstünde Manufacturing Intelligence adını verdiğimiz Yapay Zeka ile işletmelerin neyi, nasıl yapmasını arzu ediyorsanız, ona yönelik karar-destek sistemlerini de otomatikleştiren farklı uygulamalara doğru evriliyor. 

Peki, işletmelerin stratejik hedefleri bu sistemlerin neresinde?

Onların da üstünde işletmelerin kendi stratejik hedefleri var. Bir işletme; bundan 10-15 yıl sonra ne tür müşteriye, ne tür endüstriye, ne tür ürünler üreterek var oluşunu sürdürecekse o ürünlere yönelik olan bütün üretim ve teknolojik altyapısını gözden geçirmek durumundadır. Dolayısıyla günümüzde endüstride dijitalleşme dediğimiz zaman, üretim makinalarımızın şirketimizi ulaştırmak istediğimiz stratejik hedefe göre kontrol edilerek, şirketimizin ideal hedefine ulaşabileceği şekilde tamamının operasyonel yönetim ile yönetilmesi hedefleniyor. Bunun içinde ERP‘ler, MES- MOM sistemleri, SCADA’lar, PLC’ler, makinalar ve tamamının vazgeçilmezi IoT teknolojisiyle mutlaka merkeze ya da dışarıda bir yere veri atabilen ya da orada veri alabilen yapının kurgulanması çok önemli hale geldi. Biz üretimde dijitalleşmeyi sadece üretim hatları ve sadece yazılım olarak görmüyoruz. Eğer bir sanayici isek ve üretim yapıyorsak, ürünlerimizi bundan 10 yıl sonra kime satacağımızı düşünebiliyor olmamız lazım. Çünkü, ürün sattığımız kişiler de birilerine ürün satıyor ve nihayetinde son kullanıcılara hizmet eden bu ürünler ister istemez dijitalleşmek zorundalar.  Artık her konuda hayatımızı daha da kolaylaştıracak, dijital ürünleri bekliyoruz. Bu ürünlerin tamamının dijitalleşmesi için o üretim zincirindeki bütün firmaların, ürün tasarımlarına çok özen göstermeleri, bu konuda ciddi vakit harcamaları, var oluşlarının hangi ürünlerle hangi hizmetlerle ve servislerle olacağına karar verdikten sonra bunun üzerinde ciddi toplantılar yapmaları, bütün işletmeyi ona göre yeniden gözden geçirmeleri, yatırımları da ona göre yapmaları gerekecek. Özetle, sadece “Üretim hattımı dijitalleştirdim, her şeyim IoT” demek ne yazık ki yeterli olmayacak, önemle vurgulamak isterim.

Henüz daha işletmelerimizin birçoğu için Endüstri 4.0’dan bahsetmekten çok uzağız. Bu konuda adım atmak isteyen ama nereden başlaması gerektiğini bilemeyen işletmelere sizin önerileriniz neler olacak?

Normal hayatımıza benzetmek isterim; dünyada çeşitli ülkeler, ülkelerin gelişmişlik düzeyi ve buna paralel halkın eğitim durumu var. Yüzde bazında ilkokul, ortaokul, lise, üniversite, master, doktora mezunu oranları her ülke için farklı farklıdır. Bir ülkedeki genel eğitim seviyesini yükseltmek istiyorsanız ve ağırlık ilkokul ya da ortaokul düzeyiyse mutlaka ki bir sonraki seviyeyi okumalarına zorlayacaksınız. Herkesi üniversiteye kaydetmek isterseniz başarılı sonuç elde edemezsiniz.  Önce ortaokulu bitirmesi lazım, sonra liseyi sonra üniversiteyi.  Endüstri 4.0 konularında da durum aynen böyledir. Eğer Endüstri 2.0, 3.0 tanımlarını doğru yaptığımıza eminsek, 2.0‘dan sonra 3.0’a doğru hızlıca geçmemiz lazım. Tabii bu biz geç kaldık 4.0’a da geçemeyeceğiz, çok gerideyiz anlamına gelmiyor. Dünyanın tamamında zaten endüstri, IT dünyasından uzaktı. Bu sadece Türkiye’nin problemi değil. 21 yıldır bu işin içerisinde olan ve dünyada bu süreçleri çok yakından takip eden, uluslararası çalışmaların içerisinde yer alan birisi olarak çok rahatlıkla söyleyebilirim ki; sanayi kuruluşlarımızda çok çok başarılı örnek teknolojik çözümler var. Bütünsel olarak baktığımızda Türkiye’de dijital yöntemlerle operasyonu yönetmedeki mühendislik iş gücü ve know how’ı dünyadaki pek çok ülkenin ötesinde bulunuyor. Türkiye olarak geride olduğumuzu düşünmüyorum ama tabii KOBİ sayımız ve girişim sayımız çok, çünkü girişimci bir ülkeyiz. Dolayısıyla işletme sayımız çok, oransal olarak baktığımızda belki gerideyiz diyebiliriz ama ülkemizde bu işi hızlandıracak çok ciddi bir insan gücü var. Özellikle üretimde çalışan planlama mühendisleri, bakım mühendisleri, yöneticiler, metot mühendisleri, üretim mühendisleri, dijital araçlarla neyi nasıl yapacaklarını çok uzun yıllardır, çok iyi bilen, kıymetli mühendisimiz ve yöneticiler var Türkiye’de. Endüstri 2.0 ile Endüstri 3.0 arasında olan düzeyimizi artırmak istiyorsak, önce hedefimizi belirlememiz lazım sonra da o hedefe doğru hangi güzergâhta ilerleyeceğimizi ölçerek gidiyor olmamız gerekiyor. Süreçlerimizi, ölçtükten sonra yönetebiliriz, ölçebilmenin yolu ise ERP sistemleriyle finansal ve sipariş durumumuzdan ya da CRM sistemleriyle müşteri yönetimimizden satışla ilgili öngörülerimizden beslenmektir. Tabii ki MES-MOM sistemleriyle de üretim operasyonlarımızı, siparişlerimizin ve stratejilerimizin değişimlerine göre nasıl organize edeceğimizi desteklemeliyiz. Geleceğe yönelik stratejilerimize uygun ürünleri tasarlamak, ürün yaşam döngüsü çözümlerine doğru daha teknik ve teknolojik yatırımlar yapmak, devamında ise bütün üretim operasyonlarını, hedefimize doğru çevirmeye çalışmak, ciddi bir kültürel değişim, yenilik projesi de gerektirir. Ekipman eksiklerimizin nerelerde olabileceğine karar verdikten sonra, uygun ekipman, yazılım ve donanımlarla hepsini desteklemek gerekiyor. Burada stratejik davranmak çok önemli stratejik deyince de mutlaka kendimize iş sonuçlarımızla ilgili artı değer elde edecek hedefler koyarak adım atabilmek çok önemli.