Endüstri 4.0 konusunda değerlendirmelerini aldığımız Halıcı Elektronik Genel Müdürü ve ENOSAD Başkan Yardımcı Dr. Hüseyin Halıcı, Endüstri 4.0’a geçişin bir seçenek değil yapılması gereken bir zorunluluk olduğunun altını çizdi.

“ “Treni kaçırdık mı?” sorusunu cevaplandırabilmek için önce hangi durakta beklediğimize bakmamız gerekmekte. Bu bağlamda Türkiye’ ye verdiğim endüstri puanı 2.5 ve 3.0 arasında bir değer. En üst değer olan 3.0’ı temel alsak dahi Endüstri 4.0’ a henüz uzun bir yolumuz olduğunu söyleyebiliriz. Peki, bu yolun uzun olması oraya varamayacağımız anlamına mı geliyor? Tabii ki de hayır. Ancak görüyoruz ki bazı gruplar tarafından “bu geçiş olmalı mı?” tartışmaları halen devam ediyor. Bütün halkımız, özel sektör ve kamu tarafından bilinmelidir ki Endüstri 4.0' a geçiş bir seçenek değil, yapılması gereken bir zorunluluktur.

Peki, fabrikalarımız şu anda ne seviyede diye bakarsak, ülkemizde endüstri seviyesi 2.0 olan da 3.5 olan da mevcuttur. Çalışmakta olduğum müşterilerin durumu da bu istatistiği doğrular niteliktedir. Çalıştığım şirketler arasında Endüstri 4,0 a çok yakın olanlar olmasına karşın 2.0 lar düzeyinde olanlar da bulunmaktadır. Maalesef KOBİ düzeyinde fazlaca miktarda 2.0 düzeyinde takılmış fabrikalarımız mevcuttur. Peki bu durum neden böyle dediğimizde aşağıdaki maddeler karşımıza çıkmaktadır;

-    Kişiye bağlı patron firma yapısı
-    Kurumsallaşma eksikliği
-    Global düzeyde rekabet isteğinin eksikliği ya da cesaretsizliği
-    Uluslararası kalite normlarının bilinmemesi ve / veya uygulama eksikliği   
-    Yaratıcılıktan uzak üretim anlayışı
-    Ölçek ekonomisini hayata geçirecek strateji eksikliği  

Elbette bu maddeler daha da arttırılabilir. Yukarıda belirtilen nedenleri kısaca ele almak istiyorum;

Kişiye bağlı patron yapısı ülkemizde yaygın bir şekilde olup, iyi kullanılırsa gerçekten hızlı ve iyi sonuçlar verebilir. Ancak tam tersi olması durumu yukarıdaki diğer nedenlerin olumsuz etkilerin maksimum düzeye çıkmasına yol açar. Dolayısıyla bu seçenek iyi kullanılamadığı durumda sonuç alınması mümkün değildir. Rekabette geride kalınacağı kesindir. 

Kurumsallaşma eksikliği en önemli problemlerin başında gelmektedir. Çünkü kurumsallaşmamış şirketlerde kişiye bağlılık maksimum olup, neticesinde her zaman sistemin çok zayıf ve kırılgan olmasına yol açar.

Global düzeyde bir şirket yapısı oluşturulmadığı taktirde global rakiplerle rekabet olamayacağından katma değerli ürün imal edilmesi söz konusu olmayacaktır. Bir süre sonra yerel markette bile satışı mümkün olmayacaktır. 

Sürekli olarak yerel market hedeflendiğinden üretilen malın kalitesi maalesef uluslararası kalite normlarına göre alt seviyede kalmaktadır. 

Günümüzde özgün ve yaratıcılığa dayalı ürün imalatı çok nadir görülmektedir. Bunun eğitim sistemimizden başlayarak kültürümüze kadar giden nedenleri mevcuttur.     
       
Ayrıca rekabetin en önemli parametrelerinden birisi ölçek ekonomisidir. Rekabet edebilmek için dünya ölçeğinde bir pazar hedeflenmelidir. Aksi halde maliyetler yükselecek ve uluslararası pazarlarda rekabet söz konusu olmayacaktır. Bundan dolayı hedefler dünya ölçeğinde olmalıdır. 
 
Yukarıda belirtilen nedenlerin ortadan kaldırılması sadece firmalarımızın kendi çabaları ile mümkün değildir. Kamu, Özel sektör, Milli Eğitim (üniversiteler) ve STK ların bir araya gelerek çözüm oluşturmaları gerekmektedir. Çünkü Dijitalleşme ve Endüstri 4.0 temelinde insan vardır. Fiziksel çalışmadan Zihinsel çalışmaya geçerken Kamunun, STK’ların, özel sektörün ve eğitim sistemimizin ortaklaşa ve aynı anda baştan sona yürütecekleri bir strateji ve icraat olmalıdır. 

Dolayısıyla hayır Endüstri 4.0 trenini henüz kaçırmadık ancak çok fazla vaktimiz yok. Ancak ve ancak çok ciddi, hızlı ve planlı bir strateji ile başarılı olabileceğimizi unutmamamız gerekmektedir. “