Bireysellik batı toplumlarında uzun yıllardır hâkim olan bir yönelim. Gelişen iletişim ve depolama teknolojisi insanlara kendilerine özel hayatlar sunuyor. İnsanlara sunulan araçlar zaman zaman insanları kendi hırs ve tutkularına köle haline getirse de bir yandan da kendilerini icra etmek konusunda ciddi fırsatlar sağlıyor. 

Teknoloji, insanları sanallaştırdıkça kültürel nüansları törpüledi. Bireylerin sanal izdüşümlerinin etkisi dijital ağlar güçlendikçe kendini somutlaştırdı. Önce toplumsal konulardaki etkisi birçok organizasyonun kararlarını sarstı, sonra da zamanla topluluk halinde hareket etme konusunda tecrübe kazandı. İnsanların dijital ayak izi arttıkça önce somut adımlar soyuta arşivlendi, sonra da pragmatik düşünce yerini bilgisayarların sağladığı karar mekanizmalarına bıraktı.

İletişim teknolojileri geliştikçe insan hayatı soyut ortamlara taşınmaya başladı. Özel hayatın soyut ortamlara transformasyonunu kurumsal işletmeler takip etti. Çalışan kesim kuşak geçişini yaşadıkça özel hayatın alışkanlıkları iş yapış biçimlerini değiştirdi. Bu ne ilk ne de son değişim dalgası. Şirketler artık ağızdan çıkan sözler veya mürekkeple işlenen sembollerle işletilmiyor. Birçok işletme dijital ayak izlerini her geçen gün daha da arttırmakta. Ayak izleri arttıkça bireylerin aktarımı zor tecrübeleri dijital karar sistemlerine faydalı veri olarak geri dönecek. Şirketler yüzyıllarca yaşayan, gelişen, hükmeden organizasyonlar olmak istiyorlarsa, tecrübeyi bireylerde değil kurumlarda taşımalılar.

ŞİRKETLER DİJİTALLEŞME SEVİYELERİNİ ANALİZ ETTİ 

Şirketler COVID-19 salgını sayesinde dijitalleşmişlik seviyeleri konusunda ciddi bir analiz yapma fırsatı buldular. Öyle bir analiz ki başarısı hayati sonuçlar doğurabilecek, tüm planları alt üst edebilecek. İlk olarak iletişim zaafını tecrübe etti insanoğlu, sonrasında bilginin erişimi ve yönetimi. Oysa ki tüm bu süreci kontrol altına almanın yolu belliydi ve gümüş tepside sunuluyordu. İnsanoğlu zamanın hiç bitmeyeceğini düşünüyor. Kısıtlı kaynaklar ile yönetilen yaşamında sınırsız zamana sahip olduğu yanılgısı birçok sunulan faydayı ertelemesine sebep oluyor insanın. Kurumlar insanlar tarafından yönetildiği sürece bu yanılgı en büyük düşmanları olacak. İnsanlar ve dolayısıyla kurumlar ne zaman önemli olanı, acil olanın önüne koyarsa o zaman geleceklerini garantiye alacak, yüzyıllarca ayakta güçlü bir şekilde kalacak organizasyonları inşa edecekler. Gelin hep beraber ertelediğimiz bu dijitalleşme adımlarını birlikte atalım, nesiller boyu aktarılan kurumsal tarih yaratalım. İşte o zaman bize salgın camdan izlediğimiz yağmur gibi gelecektir.