ISO-56000 olarak yayınlanacak olan standart içerisinde; inovasyon kelimesini şöyle tanımladık. ‘İnovasyon sonuçtur. Değerin gerçekleştiği veya yeniden dağıtıldığı yeni veya değiştirilmiş varoluştur. Yenilik ve değerin ilgili tarafların algılamasına bağlı olduğu ve bunlarla alakalı olduğu bir "sonuç" tur.
 
Corona günlerinde; her türlü dönüşüme tanık olduğumuz bu günlerde; hepimiz ruhsal, sosyal, ekonomik, ekolojik etkileri anlamaya ve değerlendirmeye çalışıyoruz.  Bu değerlendirmeyi  tabi ki, kendi gözlüklerimiz veya  paradigmalarımız veya bakış açılarımız eşliğinde yapıyoruz. Ben de İnovasyon gözlüklerim ile içerisinden geçtiğimiz bu günleri değerlendirmek ve sizlerle paylaşmak istedim.  
İnovasyonun en önemli özelliği, transformasyon yani dönüşüm yaratmasıdır. Yani artık geriye dönülemez. Bunun en önemli sebebi, yarattığı büyük değer (maliyet-fayda–özellik avantajı) dir. Ayrıca, bu değer birikimli bir yapı gösterir ve önceki teknoloji, yapı, sistem, anlayışları kullanarak; sonraki yeniliklerin kapısını açar. Bu farklılık ve yenilik; toplumda yayılma gösterir.

Yenilenebilir enerji, nano-teknoloji, sanal gerçeklik, üç boyutlu yazıcılar, dronlar, büyük veriler, nesnelerin interneti, yapay zeka teknolojileri hayatımızda neredeyse 10 yıldır vardı.  Günlük hayatımızda uygulamaları olan e-ticaret, e-lojistik ve e-eğitim çok bildik bir teknoloji idi. Ayrıca, son 5 yıldır var olan 4.sanayi devrimi adıyla da bilinen dijital dönüşüm için halen bazı kuruluşlar ve kişiler gereksiz veya fazla lüks veya fizible değil diyordu. Covid-19’un küresel pandemi ilanı ile hızlıca bu uygulamalar hayatımızın kurtarıcı ve sıradan paydası oldular ve İnstagram’da hepimiz birden canlı yayınlar yapmaya başladık. 

Bu kırılmayı ve radikal inovasyonu işte tam da bu durumu anlamak için sizlerle birlikte düşünelim istedim. Öncelikle; İnovasyon terimin ISO-56000 İnovasyon yönetim sistemi terimler-tanımlar standartı ile açıklamak istiyorum. 2014’ten bu yana Türkiye delegesi olarak bu standartın yazımına katkı sağlamış bir kişi olarak, uluslararası 160 ülkenin uzlaşmacı katılımı ile çok sayıda delegenin çalışması sayesinde hazırlanan ve 2020 de yayınlanan bu standartla, bu konudaki kafa karışıklığına son vermek istiyorum. Sizlerden ricam; TSE’den ricam ile Türk Standartı olarak da yayınlanan bu standartı satın almanız ve bu konuda terminoloji bütünlüğü sağlamanızdır. Siz kurum içinde bu bütünlüğü sağlar iken ben de kısaca bu makalede inovasyonu tanımlayarak mesajıma geçmek istiyorum.

•    İnovasyon Ar-Ge, Ür-Ge değildir.
•    Geliştirme, iyileştirme, kaizen, buluş, yaratıcılık demek değildir.
•    İnovasyon sadece teknolojik bir uygulamaya dayalı olmak zorunda değildir.
•    İnovasyon sadece ürün yeniliği olmak zorunda değildir. Hizmet, süreç, organizasyon, iş modeli, pazarlama inovasyonu da yapabilirsiniz.

Yeni, yenilik, pozitif değişim, değer üretme, fayda yaratma, farklılık.... Bütün bu kelimelerin verdiği duygu içinde, İnovasyon’u yaşadığımız dünyayı pozitif anlamda dönüştürmek ve hem kendimiz hem de dünyamız için farklılık yaparak değer katmak olarak özetlemek istiyorum. Neden özellikle pozitif kelimesini kullandım? Tabi ki her değişim iyi değildir ve bize iyi gelmeyebilir. Dönüştürmek kelimesini de artık bir kere değiştiği zaman geri dönüşü olmayan anlamında kullanıyorum. Frank Kafka’nın 1915’te ilk olarak yayınlanan ‘Dönüşüm’  isimli  kitabını okumanızı öneriyorum. 

Dikkat ederseniz, artık tek seferlik, rastlantısal veya bir yapılandırılmış bir AR-GE sonucu ortaya çıkan yeniliklerden bahsetmiyoruz. ISO-56000 olarak yayınlanacak olan standart içerisinde; inovasyon kelimesini şöyle tanımladık. ‘İnovasyon sonuçtur. Değerin gerçekleştiği veya yeniden dağıtıldığı yeni veya değiştirilmiş varoluştur. Yenilik ve değerin ilgili tarafların algılamasına bağlı olduğu ve bunlarla alakalı olduğu bir "sonuç" tur. Bu yenilik; ürün, hizmet, süreç, model, yöntem vb olabilir. Değer sadece para ile ölçülmez. Değer; finansal olabileceği gibi finansal olmayan (tasarruf, verimlilik, sürdürülebilirlik, memnuniyet, yüreklendirme, deneyim, güven) konularda da gerçekleştirilebilir. Değer, kullanıcılar, üreticiler, dağıtıcılar, tüketiciler, müşteriler, hedef kitle tarafından farklı algılanabilir. Değeri önemli kılan ise, ifade edilen veya edilmeyen ihtiyaçların karşılanmasıdır.’   

İçinden geçtiğimiz bu zor günlerde; hep sorulan yeni normal ne olacak sorusuna benim bakış açımla cevap vererek sözlerimi şimdilik bitirmek istiyorum. 

Artık ne zaman eski halimize döneceğiz diye sormuyoruz. Bütün bir dünya olarak, normalin kaydığının farkındayız. Dönüştüğümüzün bilincindeyiz. Bir daha eski günlerimize dönmeyeceğimizi biliyoruz. Ancak henüz hangi aşamada normalleşeceğimizi bilmiyoruz. 

Dolayısı ile kırılma gerçekleşmiş ve radikal İnovasyon başlamıştır. Bundan sonra sadece ekranların karşısına geçerek dijitalleşmiş olmayacağız. İş süreçlerimiz, yasa ve mevzuatlar da değişmek zorunda. İş adamları evde çalışan kişiler için plazalarda kira ödemeyecek, evden erişimle gerçekleştirdiğimiz işler için haftalık 45 saat iş yasası, evde geçirdiğimiz kazanın iş kazası sayılıp sayılamayacağı, ücretlendirme sistemleri vb. birçok konu yenileşmek zorunda kalacak. Bütün bu değerlendirmelerimi; insanlığın toplumsal faydasına bir dönüşüm olması dileklerimle özetleyerek sonlandırmak istiyorum. Sizlere yeniden sormak istiyorum. Sizce başka neler değişecek?