Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği (ENOSAD) tarafından düzenlenen ve çevrimiçi olarak gerçekleştirilen “5G ve Endüstriyel Uygulamaları” konulu seminere Bilkent Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdal Arıkan konuşmacı olarak katıldı.

Prof. Dr. Arıkan, moderatörlüğünü Dünya Gazetesi (NBE) Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ’ın üstlendiği webinarda, 5G ile ilgili kritik konulara değindi ve Türkiye için öneminden bahsetti.

“BÜYÜK AĞDAKİ SİNİR SİSTEMİ OLARAK TANIMLAYABİLİRİZ”

5G’yi insandaki sinir ağına benzeten Prof. Dr. Arıkan, söz konusu teknolojinin önemini şu cümlelerle anlattı:

“Haberleşme sistemleri içerisinde internet, sinir sistemine karşılık geliyor. İnterneti, bütün haberleşme sistemlerinin hatta bir ülkenin ya da bir toplumun sinir sistemi gibi düşünebilirsiniz. Sinir sistemi neyi taşıdığını bilmiyor, anlamlandırma beyinde yapılıyor. İnsanlığın nihai olarak varmak istediği nokta; daha karmaşık üretim sistemleri, tedarik zincirleri, uluslararası ticaret sistemleri, büyük bir ağ kurmak. 5G de bu büyük ağdaki sinir sistemi oluyor. 4G’den 5G’ye ve 6G’ye daha gelişmiş, daha hızlı, daha güvenilir bir sinir sistemine doğru gidiyor. Bu ağın içine dahil olmayan herhangi bir üretim unsurunun bu organizmada yeri yok, yaşaması mümkün değil. Sistemin dışında kalan bütün unsurlar üretim, ticaret ya da farklı bir unsur yok olmaya mahkumdur. Bu da her ülkenin yapacağı bir tercih. Tamamen dışında kalırsanız belki yaşarsınız ama o zaman da başka bir yöne doğru evrilmeniz gerekir.” 

“SİSTEMLERİN HABERLEŞMESİ, ROBOTLARIN İŞ BİRLİĞİ İÇİN ŞART”

Prof. Dr. Arıkan, 5G’nin 4G’den farkını ise, daha gelişmiş bir sinir sistemi olan 5G’nin, algıyıcıların yoğun olarak yerleştirilmesini sağlamak istediğini hem gecikmeyi kısaltmak hem de sinyallerin tümünün hedefine hatasız erişmesini sağlamayı amaçladığını ifade etti.

Prof. Dr. Arıkan, “Özellikle endüstriyi ilgilendiren son derece güvenilir haberleşme sistemleri de oluşturulmaya çalışılıyor. Bunların arasında gecikmenin büyük önem taşıdığı otonom sürüş sistemli otomobiller ya da bir fabrikada üretim sahasında robotların takımlar halinde çalışmasını örnek olarak verebilirim. Robotların birbirleriyle haberleşmeleri gerekiyor ve eğer gecikme uzarsa operasyonda aksaklık meydana gelir, birbirleriyle iş birliği yapamazlar.” dedi. 

“DENEYİMLERİNİ DİĞER ÜLKELERE AKTARABİLECEKLER”

Söz konusu teknolojide dünya genelinde büyük bir yarışın olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Arıkan, teknolojiye önce geçiş yapan ülkelerin avantaj sağlayacağını ve bu konuda son dönemde Asya ülkelerinin bir atılım içerisinde olduğunu belirtti.

G20 ülkelerinin 19’unda 2021 yılının sonu itibarıyla frekans ihalelerinin yapılacağını kaydeden Prof. Dr. Arıkan, ABD, Çin, Almanya, Japonya ve G. Kore’nin başını çektiği ülkelerde lisanslarını tahsis ettiklerini, hatta özel 5G ağlarının da kurulumunu yaptıklarını söyledi.

Prof. Dr. Arıkan, “5G’ye erken geçen ülkeler, bilhassa fabrika otomasyonunu kullandıkları ölçüde, bunun avantajlarını erken görüp deneyimledikleri gibi aynı zamanda o ülkedeki firmalar, kazandıkları tecrübeleri başka ülkelerde de müşterilerine sunma imkanı yakalayacaklar.” ifadelerini kullandı.  

“YERLİLEŞTİRME MALİYETİ ARTIRACAKTIR”

Prof. Dr. Arıkan, telekom altyapı sektörünün bütün dünya ekonomisinde küçük bir paya sahip olduğunu, operatörlerin her yıl kendi telekom altyapılarına yaptıkları yatırımın global GSH’nin yüzde 0,25’i olduğunu ifade etti ve ekledi: 

“Ancak bunu çıkarırsanız geri kalan bütün alanlar bundan etkileniyor. Son kullanıcıya hitap eden örneğin peynir sektörü gibi sektörlerin ülke için stratejik bir öneme sahip olup olmadığı tartışılır. Fakat telekom altyapısını yerlileştirme ve millileştirme çabaları, sektörün gelişimi ve ülkeye gelmesini geciktireceği gibi maliyetleri de ciddi boyutlara taşıyacaktır. Karar vericilerin bu noktaları göz önünde bulundurmaları gerekiyor.” 

“İLERİ OTOMASYON SİSTEMLERİ İÇİN ŞART”

Endüstri 4.0 konusuna da değinen Prof. Dr. Arıkan, Türkiye’nin bu kapsamda büyük bir risk altında olduğunu, imalat sanayinden yıllık 400 milyar dolarlık hasıla elde edildiğini, ancak mevcut altyapıların yetersiz olduğunu ve yenilenmesi gerektiğinin altını çizdi.

Türkiye’nin 5G’ye geçişini değerlendiren Prof. Dr. Arıkan, en erken 2023 yılında frekans tahsisine başlanacağını, G20 ülkeleri arasında frekans iadelerini ne zaman yapacağını ilan etmeyen tek ülkenin Türkiye olduğuna dikkat çekti ve şöyle konuştu:

“Bir ülkenin internet altyapısının bağlantıları zayıfsa, o ülkeye ileri otomasyon sistemleri kullanan fabrikaları getiremezsiniz. Yerli yatırımcı bu tür bir yatırımı yapsa dahi rekabet edemez. Bugün bunun önemi pek anlaşılmıyor ama 3-4 sene geçtikten sonra apaçık ortaya çıkacak.”

“PEKÇOK SEKTÖRÜ ETKİLEYECEK”

Dünyada söz konusu teknolojiye 2020-2025 yılları içerisinde yıllık 200 milyar dolar olmak üzere, toplamda 1,1 trilyon dolarlık yatırım yapılmasının öngörüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Arıkan, Türkiye’de ise kademeli geçişin olması ve her yıl operatörlerin 2 milyar dolarlık yatırım yapmaları gerektiğini ifade etti.

“Türkiye yerli ve milli olarak 5G’yi yapsa ya da 4G’nin tamamını yapsa GSMH içerisindeki payı, operatörlerin yaptığı altyapı yatırımı yüzde 0,2’dir. Bu büyük bir rakam değil ama stratejik bir alan. Üretimi, imalat sanayini ve ilgili pek çok sektörü etkileyecek.” 

“STARLINK RAKİP DEĞİL TAMAMLAYICI”

Elon Musk’ın şirketi SpaceX’in duyurduğu Starlink projesine ilişkin bilgiler de veren Prof. Dr. Arıkan, Starlink’in 5G’ye rakip değil tamamlayıcı olduğunu dile getirerek “Söz konusu proje, 42 bin uydu ile dünyanın her köşesinden hızlı internet erişimi sağlayabilir. Tabii ABD hükümeti tarafından desteklenen başka amaçları da olabilir. Starlink aynı zamanda Amerikan ve Avrupa borsaları arasında en hızlı haberleşme ağı olacak.” ifadelerini kullandı.