Deprem kuşağında yer alan Türkiye’de yapı güvenliği her geçen gün daha fazla önem kazanıyor. ST Endüstri Radyo’da yayınlanan Depreme Dayanıklı Binalar programının konuğu, Kilsan A.Ş. Satış ve Pazarlama Direktörü, İnşaat Mühendisi Süleyman Kızıltuğca oldu. Programda, deprem gerçeğinden malzeme seçimine, güçlendirme yöntemlerinden yapı üretim süreçlerine kadar birçok başlık ele alındı.

Whatsapp Image 2025 07 08 At 15.04.23

FOTO: Kilsan A.Ş. Satış ve Pazarlama Direktörü, İnşaat Mühendisi Süleyman Kızıltuğca

"Binanın Karakteri Yalıtımda Gizli"
"Binanın Karakteri Yalıtımda Gizli"
İçeriği Görüntüle

“Tuğla Yalnızca Yapı Malzemesi Değil, Yapı Güvenliğinin Bir Parçasıdır”

İstanbul Teknik Üniversitesi mezunu olan ve sektörde 30 yılı aşkın deneyimiyle dikkat çeken Kızıltuğca, Kilsan’ın yapı sektörüne sunduğu çözümleri anlattı. Kilsan’ın geçmişinin 1950’li yıllara uzandığını hatırlatan Kızıltuğca, bugün 350 dönüm alanda, robotik sistemlerle donatılmış üretim tesislerinde günde 2.450 ton pişmiş ürün ürettiklerini belirtti.

Tuğla ürünlerinin yalnızca ısı ve ses yalıtımı değil, aynı zamanda depreme karşı dayanım açısından da yüksek performans gösterdiğini vurgulayan Kızıltuğca, “Yapı güvenliği için yalnızca taşıyıcı sistem değil, yapı kabuğunun kalitesi de önemlidir. Basınç dayanımı yüksek boşluklu tuğlalarımız bu anlamda ciddi avantaj sağlar” dedi.

Deprem Bilinci Eksik, Uygulama Hataları Risk Yaratıyor

Türkiye’nin %92’sinin deprem bölgesinde yer aldığını hatırlatan Kızıltuğca, “Depremden korunmak sadece çanta hazırlamakla sınırlı kalıyor. Oysa esas mesele yapının kendisi. Bu bilinç henüz yeterince oturmuş değil” değerlendirmesinde bulundu.

1999’dan 2023’e kadar geçen sürede yaşanan büyük depremleri hatırlatan Kızıltuğca, alınan tedbirlerin yetersiz kaldığını, uygulamada ise ciddi boşluklar olduğunu ifade etti. “Ruhsatsız yapılar, sahte belgeler, kalitesiz malzemeler ve eksik mühendislik hizmetleri hâlâ büyük risk” diyen Kızıltuğca, hem yapı denetim sisteminin güçlendirilmesi hem de vatandaşın bilinçlendirilmesi gerektiğini belirtti.

Güçlendirme Mi Dönüşüm Mü? Her Yapı İçin Ayrı Karar Gerekli

Programda mevcut yapıların güçlendirilmesi, kentsel dönüşüm ve yeniden inşa seçenekleri de masaya yatırıldı. “Her yapının durumu farklıdır. Lokal zayıflıkları olan yapılarda güçlendirme, ciddi hasarlı binalarda dönüşüm ya da yeniden inşa tercih edilmelidir. Ancak her durumda mühendislik esas alınmalıdır” diyen Kızıltuğca, yanlış yapılan güçlendirmelerin binayı daha da riskli hale getirebileceği uyarısında bulundu.

Zemin Etüdü ve Doğru Malzeme Seçimi Kritik

Depreme dayanıklı bir yapının ilk adımının doğru zemin etüdü olduğunu belirten Kızıltuğca, ardından gelen proje, malzeme ve işçiliğin bir zincirin halkaları gibi çalışması gerektiğini söyleyerek şu açıklamada bulundu: “En sağlam bina bile kötü zemine yapılırsa çöker. Bu nedenle zemin, malzeme ve uygulama bütünsel düşünülmeli."

Yanlış Algılarla Mücadele Ediyoruz

Programda, yapı malzemeleriyle ilgili toplumda yer etmiş bazı yanlış algılar da ele alındı. “Tuğla ağırdır, bu nedenle daha hafif malzeme kullanmak gerekir” anlayışının eksik bilgiye dayandığını belirten Kızıltuğca, yapılan simülasyonlarda basınç dayanımı yüksek olan tuğlaların daha az salınım gösterdiğini ve yapıya daha fazla katkı sağladığını söyledi.

Farkındalık Çalışmaları Devam Ediyor

Kil-San olarak yalnızca üretim değil, aynı zamanda bilinçlendirme faaliyetleri de yürüttüklerini söyleyen Kızıltuğca, mimarlardan müteahhitlere, üniversite öğrencilerinden son kullanıcılara kadar geniş bir kesimle eğitim ve seminerler gerçekleştirdiklerini ifade etti.

“Depreme Karşı Güçlü Bir Yapı Kültürü İnşa Etmeliyiz”

Programın sonunda hem sektör profesyonellerine hem de vatandaşlara seslenen Süleyman Kızıltuğca, “Depreme dayanıklı yapı, sadece teknik bir mesele değil, toplumsal bir sorumluluktur. Bilinçli kararlarla, doğru malzeme ve mühendislik çözümleriyle güvenli şehirler inşa edebiliriz.” mesajını verdi.