Mevcut yapı stokunun güvenli hale getirilmesi, Türkiye’nin en önemli gündem maddelerinden biri. Tekin Mimarlık Mühendislik, İnşaat Yüksek Mühendisi Sadi Özsaraç, bina güçlendirme süreçlerinde yalnızca taşıyıcı sistemleri değil, yapının geçmişini ve çevresel etkilerini de gözeten bir yaklaşım benimsediklerini belirtti. Depreme dayanıklı tasarımda ileri malzeme teknolojilerinin önemine değinen Özsaraç, “Amacımız, minimum müdahaleyle maksimum fayda sağlamak." dedi.
FOTO: Tekin Mimarlık Mühendislik, İnşaat Yüksek Mühendisi Sadi Özsaraç
Depreme Dirençli Yapılar İçin Bütüncül Yaklaşım Şart
Tekin Mimarlık Mühendislik, İnşaat Yüksek Mühendisi Sadi Özsaraç, bina güçlendirme projelerinde karşılaştıkları zorlukları, kullandıkları ileri teknolojileri ve etik mühendislik anlayışını ST Endüstri Haber okurları için anlattı.
Sanayi tesislerinden tarihi eserlere uzanan çok sayıda güçlendirme projesine imza attıklarını ifade eden Özsaraç, “Yapının geçmişini, taşıyıcı sistem özelliklerini ve mevcut durumunu analiz ederek yaklaşıyoruz. Bu sayede farklı nitelikteki binalarda etkili sonuçlar alabiliyoruz.” diyerek her yapıya özel çözüm geliştirdiklerini belirtti.
Güçlendirmede Teknoloji ve Etik Bir Arada
Depreme dayanıklı tasarımda en önemli kriterin dengeli ve sünek davranabilen bir taşıyıcı sistem olduğunu söyleyen Özsaraç, uyguladıkları yöntemler hakkında şu bilgileri paylaştı:
“Projelerimizde karbon elyaf takviyesi, epoksi enjeksiyonu, kolon mantolama, çelik elemanla destek gibi çözümler kullanıyoruz. Malzeme seçiminde ise yapı ile uyumlu, uzun ömürlü ve geri dönüştürülebilir sistemleri tercih ediyoruz.”
"Yönetmelikler Yeterli, Uygulama Eksik"
Özsaraç, 2018 Deprem Yönetmeliği’nin getirdiği yeniliklerin önemli olduğuna dikkat çekerek, denetim süreçlerinin yeterince etkin işlemediğini ifade etti. Özsaraç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yapı denetim sisteminde kontroller zaman zaman yüzeysel kalıyor. Gerçek güvenlik için bağımsız ve bütüncül denetim anlayışı gerekiyor. Hem bina sahiplerinin hem kullanıcılarının risk değerlendirmesi talep etmesi gerekiyor. Bu bir can güvenliği meselesidir.”
Yıkmadan Güçlendirmek: Hem Ekonomik Hem Sürdürülebilir
Sadi Özsaraç, yeni bina yapımı yerine mevcut yapıların güçlendirilmesinin çevresel etkiler açısından daha sürdürülebilir olduğunu vurgulayarak, “Yıkıp yeniden yapmak yerine, mevcudu bilinçli şekilde iyileştirmek hem daha az kaynak tüketimi hem de daha az karbon salımı anlamına geliyor. Bu yaklaşım, kültürümüzle de örtüşüyor.” dedi.
Sanayi yapılarında yürüttükleri örnek bir projede, burulma riskini en aza indirdiklerini aktaran Özsaraç, bu tür müdahalelerin üretim süreçlerini aksatmadan da yapılabileceğinin altını çizdi.