Deprem kuşağında yer alan Türkiye’de riskli yapıların yıkılıp yeniden yapılmasına alternatif olarak sunulan yapısal güçlendirme hem ekonomik hem de güvenli bir çözüm olarak öne çıkıyor. Deprem Güçlendirme Derneği (DEGÜDER) Yönetim Kurulu Başkanı, İnşaat Mühendisi Mustafa Görkem Yıldız, ST İnşaat Yapı & Malzeme Dergisi’ne yaptığı açıklamalarda güçlendirmenin önemi ve yaygınlaştırılması için atılması gereken adımlar hakkında önemli bilgiler paylaştı.
FOTO: Deprem Güçlendirme Derneği (DEGÜDER) Yönetim Kurulu Başkanı, İnşaat Mühendisi Mustafa Görkem Yıldız
Türkiye'nin büyük bölümünün aktif fay hatları üzerinde yer alması, yapı güvenliğini ülke gündeminin ön sıralarına taşıyor. Özellikle İstanbul gibi yoğun nüfuslu metropollerde, olası büyük bir deprem öncesinde binlerce yapının risk altında olduğu belirtiliyor. Ancak kamuoyunda hâlâ “yeniden yapım mı, güçlendirme mi?” sorusu tartışılmaya devam ediyor.
DEGÜDER Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Görkem Yıldız’a göre, deprem riski taşıyan yapıların önemli bir kısmı, yıkıma gerek kalmadan güvenli hale getirilebilir. Yıldız, "Yapısal güçlendirme, mühendislik bilimiyle geliştirilen, güvenliği geçmiş depremlerle kanıtlanmış bir çözümdür. 6 Şubat 2023 depremlerinde güçlendirilmiş hiçbir yapının yıkılmamış olması bunun somut göstergesidir" dedi.
Ekonomik ve Teknik Olarak Mantıklı Bir Tercih
Görkem Yıldız, mevcut ekonomik koşullarda riskli yapıların tamamının yıkılıp yeniden yapılmasının mümkün olmadığını, kamu kaynaklarının daha uygun maliyetli güçlendirme uygulamalarına yönlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Güçlendirmenin, yeniden inşa maliyetlerinin yaklaşık beşte biri oranında tamamlanabildiğini belirtti.
"Her binanın ihtiyacı farklıdır, bu nedenle sabit bir maliyet söylemek doğru olmaz. Ancak genel olarak güçlendirme, yık-yap projelerine göre çok daha ekonomik ve hızlıdır. Kısıtlı kamu kaynaklarıyla daha fazla yapıyı güvenli hale getirme fırsatı sunar" diyen Yıldız, aynı zamanda kentsel hafızanın korunması açısından da güçlendirmenin avantaj sağladığını ifade etti.
Çevreci ve Sosyolojik Etkiler
Güçlendirmenin çevresel faydalarına da dikkat çeken Yıldız, yıkım sürecinde oluşan moloz atıkları, hava kirliliği ve karbon salımının güçlendirme ile büyük ölçüde önlendiğini söyledi. Ayrıca mevcut sosyal yapının bozulmadan korunmasının da bu yöntemle mümkün olduğunu belirtti.
"Yeniden inşa projeleri çoğu zaman komşuluk ilişkilerini, mahalle kültürünü yok ediyor. Güçlendirme ise hem yaşam alanlarını koruyor hem de çevreye daha duyarlı bir yaklaşım sunuyor" açıklamasında bulundu.
Kent Merkezlerinde Güçlendirme Zorlaşıyor
Sanayi tesislerinde güçlendirme uygulamalarının daha kolay ilerlediğini, ancak kent merkezlerinde ciddi bürokratik ve hukuki engellerin bulunduğunu belirten Yıldız, en büyük sorunların ruhsatsız yapılar, tapu anlaşmazlıkları ve finansman yetersizliği olduğunu ifade etti.
Bu zorlukların aşılması için güçlendirme uygulamalarına özel bir mevzuat hazırlanması gerektiğini vurgulayan Yıldız, "Güçlendirme kararları, yeniden yapım kadar desteklenmeli. Ruhsat süreçlerinde kamu personeline yönelik teknik eğitimler ve finansal teşvikler bu süreci hızlandırır" dedi.
Teşvik, Farkındalık ve Teknik Kapasite Şart
Türkiye'de güçlendirme sektörünün gelişmesi için üç temel unsurun birlikte değerlendirilmesi gerektiğini belirten Yıldız, bu başlıkları teşvik, farkındalık ve teknik kapasite olarak sıraladı. Mevcut güçlendirme kredilerinin hem erişilebilirliğinin zor hem de tutarlarının yetersiz olduğunu söyleyen Yıldız, dış finansman kaynaklarının kamu aracılığıyla faizsiz kredi olarak vatandaşa sunulmasının etkili olacağını dile getirdi.
Toplumda güçlendirmenin geçici bir çözüm olduğu yönündeki algının da hatalı olduğunu ifade eden Yıldız, "Bu bir geçici çözüm değil, bilimsel temellere dayanan, uzun vadeli bir mühendislik uygulamasıdır. Doğru teşhis ve doğru müdahale ile yıllarca güvenle kullanılabilir" dedi.
DEGÜDER Akademi ile Eğitim Seferberliği
Yıldız, güçlendirme konusunda bilgi eksikliği olan mühendislerin cesaretlendirilmesi amacıyla DEGÜDER bünyesinde başlattıkları “DEGÜDER Akademi” eğitimlerinden de bahsetti. 21 Haziran’da ilki gerçekleştirilen eğitim programına ilginin yüksek olduğunu, yalnızca İstanbul’dan değil, Anadolu’daki birçok şehirden de benzer talepler aldıklarını söyledi.
“Güçlendirme konusu piyasada birçok mühendis için hâlâ bilinmeyen bir alan. Eğitimlerle bu konunun teknik açıdan daha görünür ve uygulanabilir hale gelmesini istiyoruz. Amacımız, güvenli yapılar üretmek kadar, mühendislik bilgisiyle donanmış bir sektör altyapısı oluşturmak” diye konuştu.