Röportaj: Ayşete Yavaş

1 Mart’ta canlıya geçen dijital depolama platformu DepOrtak, yaklaşık 2 yıllık iş ve yazılım geliştirme sürecinin ardından Akın Arslan ve Oruç Kaya liderliğinde hayata geçirildi. Depolama alanına sunduğu arttırılmış-zeka destekli teknolojileriyle, girişimcilik ekosistemi içinde kısa sürede büyük ilgi çeken platform, mart ayında 1,8 Milyon USD değerlemeden ilk tohum yatırımını aldı. Depolama Çözümleri Dergisi ekim sayısında yayımlanmak üzere gerçekleştirdiğimiz DepOrtak Kurucu Ortağı Oruç Kaya ile röportajımız sizlerle.

30 yıllık bir lojistik kariyeriniz var. Sizin sektöre girişinizden bu yana lojistik sektöründe neler değişti? 

Lojistik sektörünü ikiye ayırırsak nakliye tarafında çok değişiklik oldu. Araçlar değişiyor, kullanım taşıma modları değişiyor, çok daha modern araçlar devreye giriyor, demiryolu çok daha fazla gündeme geliyor. Ama 30 yıl önce de depoyu konuşmuyorduk şimdi de depoyu konuşmuyoruz. Deponun çok daha fazla konuşulması gerekiyor. Bu hem depodaki iş yapış şekilleriyle ilgili hem deponun maliyetleriyle ilgili hem depoda insan kaynağıyla ilgili hem de deponun daha teknolojik olmasıyla ilgili bir çok husus daha çok gündeme gelmeli. Evet, nakliye çok önemli, nakliye olmadan bu iş olmaz ama unutmayalım ki depolar da lojistiğin kalbi.

Bu 30 yıllık dönemde depo teknolojilerinin gelişimine ilişkin farklılıklar var mı? Gelişim nasıl desteklenebilir?

Tabii ki farklılıklar var ama çok büyük birkaç firmanın dışında genel durumu düşünmeniz lazım. Çok iyi depoculuk hizmeti veren lojistik firmaları var. Bunu inkar etmem ama toplasanız 9-10 adeti geçmiyor. Ben Türkiye'nin her ilinde en az 10-15 tane şu anki gibi lojistik işi yapan depocular olsun. Birçok arkadaşım var kıt kaynaklarla inanılmaz işler başaran. Depoyla ilgili bazı büyük sorunlar var ama bunun üstesinden geliyorlar. Devlet bu sürece destek olmalı ve depoculuğu geliştirmeye kaynak ayırmalı. Örneğin Hindistan'da buna yönelik bir yasal düzenleme var. Önümüze örnek koyalım, depoyu ve depo türlerini tanımlayalım. Bunu bir yasal çerçeve içine sokalım. 

DepOrtak online dijital platformunu 2 yıllık bir iş geliştirme sürecinin ardından hayata geçirdiğiniz. Bu platform, atıl kalmış ve kullanılmayan depoların sizin literatüre kazandırdığınız şekliyle gri depoların değerlendirilmesini sağlıyor. Platformu geliştirirken nasıl bir dönem geçirdiniz? 

DepoOrtak’ın kurucu ortağı olan Akın Arslan ile bu projeyi hayata geçirdik. Kendisinin projeye çok büyük desteği oldu. Onun tecrübesi ve know-how’ı bizim gelişmemize büyük bir katkı sağladı. Ben operasyonel ağırlıklı bir insandım. Evet, teknolojiye önem veriyordum ama teknolojik bir insan değildim. Bu 2 yıllık zaman zarfında gençlerle çalıştım ve onlardan teknolojiye dair çok şey öğrendim. Onlarla dijital hayatı anladım. DepOrtak benim için büyük bir kazanımdır; gençleri kazandım. Biz DepOrtak’ı 2023 mart ayında hayata geçirdik ve o andan beri kendimizi anlatmaya çalışıyoruz. Biz kendimizi deponun Airbnb’si olarak tanımlıyoruz ama biz sadece mevcut depoları değil, lojistik firmalarına ait depoları değil, aynı zamanda şu anda depo vasfı olmayan ama ürün depolamaya uygun bütün alanlarda depolama hizmeti verilebileceğini iddia ediyoruz. 

Şu an yaşanmakta olan gayrimenkul kriziyle birlikte depo bulmak hayli zor. Siz şu an mevcutta var olan alanları bu noktada değerlendirmeye yönelik bir paylaşım ekosistem geliştirdiniz. DepOrtak’ı bu açıdan ele alabilir miyiz?

Ben bu konuya ilişkin olarak “Depo krizi kapıda!” diye bir makale kaleme aldım. Siz de yayınladınız. Teşekkür ederim, destek verdiniz. Evet, Türkiye'de bir depo krizi olacak. Türkiye'deki depolama alanları yetersiz. Bu depo krizini ya depo inşa ederek engelleyeceksiniz ki yıllar sürer ya da mevcut kaynakları çok iyi kullanacaksınız. Biz DepOrtak’la bunu ortaya koyuyoruz. Biz bu krizi 2 sene önce öngördük ve depo paylaşım ekonomisini geliştirdik. Depo sahiplerine boş yerlerini bizim sistemimizde kullanıma açabilecekleri ve kendi seçtikleri ürün gruplarını burada depolayabilecekleri bir ekosistem kurduk. Örneğin bir fabrikanın deposu fabrikanın tatil döneminde birkaç ay boş kalacağına bizim platformumuz sayesinde depoculuk hizmeti vermeye uygun hale getirilebiliyor. 

Biz DepOrtakla sadece ticari açıdan ürünü olanlarla depolama alanı olanları bir araya getirmekle kalmıyoruz. Aynı zamanda kaynakların verimli kullanılmasını sağlayarak çevrenin korunmasına da destek olmak istiyoruz. Bütün dünyada şu anda konuşulan fiziksel internet denen bir kavram var. Bütün taşıma modları ve taşımanın durduğu yer tek platformda birbirini görebilecek ve konuşabilecek. Bizim de amacımız nakliye hareketinin olduğu yerler ile ürünün durduğu depoları dijital olarak birleştirebilmek. Örneğin bizim geliştirdiğimiz teknolojiyle, müşterinin ürünü 10 farklı depoda da dursa, o 10 farklı depodaki ürünü tek portaldan tek platformla yönetebilecek bir teknolojiyi kullanımına sunuyoruz. Böyle bir teknolojimiz var. 

Platformunuz Dijital Freight Networks Türkçe’de Dijital Yük Ağları olarak adlandırılan iş modelinin Türkiye’de depo sektörünün ilk örneği. Bu konuya ilişkin neler söylemek istersiniz?

Evet, böyle değerlendirmek doğru olur. Biz tamamen dijital ortamda, kullanıcıya arama filtrelerini sunarak, ürünü için en iyi depoyu sunabiliyoruz. Öte yandan ürün dijital olarak benim depomda bulunabilir ve buradan da süreç nakliye ile beraber dijital şekilde yönetilebilir. Lojistik sektörü öyle bir sektör ki ürünün fiziki taşınması ve depolanması haricinde her şey dijital hale dökülebilir. Dokümanında tutun da bilgi akışına kadar. Ürünün taşınması ve ürünün depolanması haricinde her şey dijital ortama dönüşebilir. Bütün bunlar sadece ekran üzerinden değil, cep telefonu üzerinden değil çok rahat yapılabilir.

E-ticaretin bir sıçrama yaşamasıyla birlikte bu alanda kayda değer bir gelişme yaşanacağını ve sektörün büyüyeceğini öngörüyoruz. Bu gelişmeyle birlikte zaten depo ihtiyacı da artıyor. Sizin e-ticarete yönelik uygulamalarınız neler? Gri depoların burada kullanılmasının önemi nerede ortaya çıkıyor?

Biz gri depolama konseptini dünyada ilk dile getiren kuruluşuz. diyeyim. Bir start-up olarak biz diyoruz ki, ürünler sadece lojistik firmalarının deposunda deponlamak zorunda değil; depolanmaya uygun her yerde ürünler depolanabilir. Bu yerlere de gri depo diyoruz. Bütün süreç de bizim platformumuz üzerinden tek kaynakta yönetilebiliyor. Örneğin 14 Şubat Sevgililer Günü’nde bir e-ticaret satıcısı en çok teslimatı Altunizade bölgesine yapıyor ama deposu Gebze’de. Gebze'den Altunizade’ye teslimat yapmak yerine 14 Şubat için sadece 3 günlüğüne satabileceğiniz ürünleri buradaki gri depolarda depolayabilirsiniz. Burada gri depolama alanında kendi ürünlerinizi, kendi personelinizle paketleyebilirsiniz. Biz bu konseptle e-ticaret dinamiklerine uygun depolama alanlarını ortaya koyuyoruz. DepoOrtak bu alanların bulunmasına yardımcı olacak sistemi sunuyor ve aynı zamanda bunların yönetimini sağlayabilecek teknolojiyi de sunuyor. 

Haldun Kavrar ile gerçekleştirdiğiniz bir söyleşide, mobil uygulamanın test aşamasında olduğunu ve birkaç ay içerisinde kullanıma sunulacağını söylüyorsunuz. Mobil uygulamanın kullanıma sunulacağı net bir tarih var mı? Uygulamanın şu an ki süreci nedir?

LİTUM “DÜNYANIN EN İNOVATİF ŞİRKETLERİ 2024" LİSTESİNDE LİTUM “DÜNYANIN EN İNOVATİF ŞİRKETLERİ 2024" LİSTESİNDE

Uygulama kasım ayında hayata geçebilir. Şu anda testleri devam ediyor. Bu uygulama sayesinde hemen her şey halledilebilir durumda olacak. Cep telefonuyla yolda yürürken uygulamadan depo bulunabilecek, ürünler tek tıkla depoya gönderebilecek ve aynı şekilde bu uygulamayı kullanarak bütün sipariş süreci takip edilebilecek. 

Aynı söyleşide bütün şirketlere bir an önce dijitalleşmeye başlayın tavsiyesinde bulunuyorsunuz. Şu an ki depo sektörü ve intralojistik sektöründe yer alan şirketlerin dijitalleşme süreçlerine ilişkin nasıl izlenimleriniz var?

Ben sadece depo sektöründe değil lojistik sektöründe de dijitalleşmenin çok yeterli olmadığını biliyorum. TÜİK'in rakamları da bunu söylüyor. Ulaştırma ve depolama hareketleri maalesef dijitalleşmenin çok uzağında. 

Gerçek zamanlı ve konum tabanlı bir online platform olması nedeniyle, afet dönemlerinde veya olağan dışı dönemlerde kullanıma uygun olan depolar nasıl değerlendirilebilir? Bu konuya ilişkin bir çalışma planlıyor musunuz?

Uygulamanın afet anlarında kullanılmak üzere yazılımı hazır. Biz platforma üye olan bütün depo sahiplerine deprem anında deposunun veya depolama alanınının kullanılmasına izin verip vermediğini soruyoruz. Bu soruyu yanıtladığında depoyla ilgili bütün özellikler bir ekranda tamamen görünebiliyor. O görünen özellikler kurumlara otomatik olarak gidiyor. Böylece bir deprem anında nerede depo var, o deponun özelliği ne, ne kadar ürün alabilir, o depoda hangi ekipmanlar var, teknik özellikler neler gibi tüm veriler elimizde olacak. Bizim kurduğumuz platform üzerinden Türkiye'nin hangi lokasyonunda deprem anında kullanıma hazır depo olduğu bilgisine anında ulaşılacak. 

Mart ayında Taha küçük ve Abdullah küçük tarafından 450 bin dolarlık ilk yatırımınızı aldınız. Bu yatırımı almanızdaki başlıca etken neydi? Türk iş dünyasının sizden beklentileri neler? Başka bir yatırımın gündeme gelmesi söz konusu mu? 

Başka yatırımlar almayı elbette isteriz. Talha ve Abdullah Bey, hayalimize değer verdiler ve ortak oldular. Bizim start-up’ımız operasyonel bir start-up. Biz operasyon işini dijital ortama çektik ve bunlar için bir platform geliştirdik. Operasyonel start-up’lar için daha ilk adımda bir tohum yatırımı almak çok önemli. Biz platformumuzun geleceğinin çok büyük olacağına eminiz. Çünkü geliştirdiğimiz gri depolama konsepti ve geliştirdiğimiz son kilometre depolama konsepti, 10 ayrı depodaki ürününüzü tek platformdan takip edebilmenizi sağlıyor ve sahip olduğumuz teknoloji dünyadaki diğer rakiplerimizden daha gelişmiş. Platformumuzun önemli avantajları var ve bu sebeple yatırımların artacağını düşünüyoruz. Bizimle aynı alanda faaliyet gösteren  benzer bir firma, 5 sene içinde Amerika'da bir milyar dolar değerlemeye ulaştı. Biz de bu hedefi gerçekleştirebiliriz ve bunu yapabilecek güce sahibiz. 

Kullanıma sunduğunuz depolardaki güvenliği nasıl sağlıyorsunuz? 

Deponun sahip olduğu güvenlik kriterlerini kullanıcılara gösteriyoruz. Birinci öncelik depo sahibinin verdiği beyan oluyor. Daha sonra bizim tarafımızdan işaretlenen kriterler gözlemleniyor, kontrol ediliyor ve kullanıma sunuluyor.

Önümüzdeki 5 yıl içerisinde hedefinizin Türkiye'de 10 milyon metrekare, globalde ise 30 milyon metrekarenin üzerinde depolama alanını platformunuz üzerinden yönetmek olduğunu söylüyorsunuz. Şu anda hedeflerinize ulaşma yolunda nasıl bir noktadasınız? 

Amacımız dünyaya depolama sektöründe Türkiye'den gerçekten iyi bir fikir çıkabileceğini, depoyla ilgili ses getirecek bir projenin gerçekleştirilebileceğini göstermekti. Bunu başardık.
Şu an itibarıyla Türkiye'nin toplam kilometre karesinin ve nüfusunun yüzde 60’ına ulaşabiliyoruz. Türkiye'de akıllara gelmeyecek illerde depolara ulaşılabiliyor. Canlı olarak hayata geçtikten 4 ay sonra 10 milyon metrekarenin yüzde 5’ine ulaşmış durumdayız.