İnegöl’ün en büyük mobilya üretim tesisleri arasında yer alan Weltew Mobilya, tüm lojistik ve depolama sistemini kendi bünyesinde yönetiyor. Tüketicilere daha hızlı ve sorunsuz hizmet götürmek amacıyla yatırım yapmaya devam ettiklerini söyleyen Weltew Mobilya Marka ve Pazarlama Müdürü Akın Can, akıllı depo sistemi ile ilgili danışmanlık hizmeti aldıklarına da dikkat çekiyor. Can ile fabrikanın üretim hattını ve depolama sürecinde ihtiyaç duydukları teknolojik gelişmeleri konuştuk. 

Weltew Mobilya fabrikasının genel yapısından ve üretim hattından kısaca bahsedebilir misiniz? 

Weltew Mobilya, İnegöl’ün en büyük mobilya üretim tesisidir. Üretim hattında kullandığımız otomasyon sistemlerine her geçen gün yeni yatırımlar gerçekleştirerek daha yenilikçi ve teknolojik üretim yapmaya devam ediyoruz. Biz her ne kadar otomasyon yatırımlarına ağırlık versek de mobilya sektöründe insana dayalı üretim anlayışı ağır basıyor. Bu anlayışı kırmak ve tam otomasyonlu hat kurabilmek için teknoloji fuarlarına katılıyoruz ve yenilikçi ürünleri inceliyoruz. İnsanı üretim hattından ne kadar çıkarabilirsek üretimimizin sürdürebilirliğini o kadar çok artıracaktır. 

Ham maddeleri nereden temin ediyorsunuz? 

Ham maddeleri Türkiye’nin her yerinden alıyoruz ama ağırlıklı olarak İnegöl’den temin ediyoruz. Çünkü fabrikalar artık bu bölgede yer alıyor. Dolayısıyla ihtiyacımıza daha hızlı çözüm bulabiliyoruz. Sunta ihtiyacımızı İnegöl’den karşılarken, sünger ihtiyacımızı Kayseri’den temin edebiliyoruz.  Kumaş ve tekstil ihtiyacımızı ise son dönemde yurt dışından temin etmeye başladık. Ray, yavaşlatıcı sistemler gibi mobilya ekipmanlarımızı ise Almanya’dan alıyoruz. 

Üretim yaptığınız İnegöl bölgesini mobilya sektörü açısından değerlendirebilir misiniz? 

Eskiden tekstil sektörünün lokomotifi olan İnegöl, bugün mobilya üretimi alanında lider bölge olarak kabul ediliyor. Bütün tekstil sanayi fabrikaları yerini mobilya üretimine bıraktı. Bizim bulunduğumuz yerde organize sanayi bölgesi içerisinde yer alıyor. İnegöl, mobilya konusunda insana dayalı üretime alışkın olan bir yerken, 2010’lu yıllardan sonra tamamen teknolojinin işin içerisine girdiği ve seri üretime dayalı bir yer olmaya başladı. Sadece mobilya üretimi için “Mobilya İhtisas Organize Sanayi Bölgesi” oluştu. Buradaki tüm fabrikaların üretim hattı otomasyon sistemi üzerine kurulu. Özetle; mobilya sektöründe otomasyon üst düzeye çıktı ve otomasyon arttıkça başarılı bir çizgiye ulaşıldı. 

Depolama sürecinizi ne kadarlık bir alanda yönetiyorsunuz? Ürün stok miktarınız hakkında bilgi alabilir miyiz?

Fabrikamız 100 bin metrekare alan üzerinde faaliyet gösteriyor. Depolama faaliyetleri ise 10 bin metrekarelik bir alan üzerinde gerçekleştiriliyor. Depo bölümü ise soft ve panel olmak üzere iki bölüme ayrılıyor. Biz depo içerisindeki süreci daha kolay yönetebilmek için adresleme sistemi kullanıyoruz. Depo alanımızda da 20 milyon TL’lik stok miktarımız bulunuyor. Bu stok ise devamlı olarak güncelleniyor. 

Depolama bölümünüz için danışmanlık hizmeti alıyor musunuz? Danışmanlık firmalarından beklentileriniz nelerdir? 

Akıllı depo sistemleri ile ilgili danışmanlık hizmeti alıyoruz. Şu anda o proje üzerinde çalışmalarımız devam ediyor. Bu konuyu önemsiyoruz çünkü depoda harcadığımız zamanı daha çok tüketicilerimizle geçirmeyi tercih ediyoruz. Bu noktada da ne kadar hızlı ve ne kadar az zararla hareket edebilirsek çalışmalarımız o kadar çok başarıya ulaşıyor. 
Bu hedef doğrultusunda; akıllı depolama sistemine geçmek ve raf sistemlerimizi tamamlamak istiyoruz. Ayrıca adresleme sistemini daha aktif olarak kullanmayı planlıyoruz. Müşterilerimize iyi hizmet verebilmemiz için güçlü bir depoya sahip olmamız gerekiyor. 

Sevkiyatlarınız ne kadar sıklıkla gerçekleşiyor? Lojistik süreciniz hakkında bilgi verebilir misiniz?

Lojistik sürecimizi kendi bünyemizde yönetiyoruz ve kendimize ait araçların dışında Borusan firmasıyla birlikte çalışıyoruz. Siparişten tüketiciye olan süreci olabildiğince kısa tutmaya çalışıyoruz. Beş yıllık hedeflerimiz içerisinde de ulaşmayı planladığımız bir süreç bulunuyor. Umuyoruz ki fabrika içerisinde gerçekleştirdiğimiz iyileştirme ve yatırımlarla hedeflediğimiz bu süreye ulaşacağız. 
Kendi araçlarımızla sevkiyat gerçekleştirdiğimiz için her gün ortalama 8 tır ürün gönderimi yapıyoruz. Türkiye’nin her bölgesine haftada bir gün araç çıkıyor. Örneğin; Ege Bölgesi’ne giden aracımız Aydın’dan başlayarak İzmir, Çanakkale gibi o bölgedeki tüm şehirlere giderek ürünlerin teslimatını sağlıyor. Bu hizmeti bizzat kendi lojistiğimiz, kendi tırımız ve kendi şoförümüz yapıyor. 

Depolama ile ilgili partnerinizden beklentileriniz nelerdir? 

Turquality; devletin marka programı olmasının yanı sıra kurumsal gelişim programıyla da pek çok firmanın ihtiyacına çözüm sunuyor. Kurumsal gelişim programı kapsamında; depo, yalın üretim, tedarik zinciri gibi noktalarda istenilen belli düzeylere ulaşmak amacıyla yardımcı oluyor. Dürüst olmak gerekirse depo konusunda gideceğimiz daha çok yolumuz var. Bu süreci daha yönetebilmemiz için; anlık çözümler üzerine hareket etmeli, daha planlı olmalı ve güncel gelişmeleri takip etmeliyiz. 

Sıfır duruş / sıfır hata ile kaliteli üretim adına ne tür metod ve sistemler kullanılıyor? Daha çok hangi otomasyon donanım ve yazılım teknolojilerinden yararlanıyorsunuz? 

Biz mikro ERP sistemi kullanıyoruz ve EPS sistemi ile tüm proseslerde, hatlarda, makine ekipmanlarında verimlilik ölçümleri yapılıyor. Kullandığımız teknoloji üzerine uzun vadede gelişim planımız bulunuyor. Biz aynı zamanda devletin Turquality programına kabul edilmiş sekizinci firmayız. Turquality programı sayesinde alacağımız otomasyon ve yazılım danışmanlığı gibi desteklerle 5’inci yılın sonunda SAP programına geçerek yazılım ve makinaları birbirine entegre etmek istiyoruz. 

SAP sistemine geçebilmek için danışmanlık alıyoruz. Makinaların programları, kullanılan sistemler her ne kadar üst düzey olsa da bunu yazılım desteklemediğimiz zaman alabileceğimiz verim kısıtlı oluyor. Biz mevcut yazılımımızla en üst seviyede verim almaya çalışıyoruz. Ancak bu sistem iki yıl sonra bizi yeni bir değişime götürecek. 

Makina parkurunuzda çözüm ortaklarınızın yerlilik durumu nedir? Makina sanayinin gelişimi için neler düşünüyorsunuz?

Makine parkurumuzun yüzde 100’e yakın bölümünde yabancı çözüm ortakları ile çalışıyoruz. Özellikle İtalya ve Alman menşeili makinaların mobilya sektöründe önemli bir gücü bulunuyor. Bizde üretimimizde bu güçten faydalanıyoruz. Geri kalan bölümde ise yerli makinalar tercih ediyoruz. Özellikle soft grupta, kumaş kesme bölümlerinde yerli makinalar kendini gösteriyor. Türkiye’de makine sektörü gelişmeye ve dünyadaki payını artırmaya devam ettikçe çok daha başarılı çözümler geliştireceklerine inanıyoruz. Bu sebeple markaların geliştirdikleri yeni ürünleri incelemeyi ihmal etmiyoruz ve ihtiyacımıza cevap verecek makinaları yavaş yavaş üretim hattımıza ilave ediyoruz. 

Bünyenizde otomasyon ile IT'nin entegrasyonunu nasıl sağlıyorsunuz? Dijitalleşme ve Endüstri 4.0 vizyonu nedir? Varsa pilot uygulamalarınızdan bahseder misiniz?

Bilgi işlem departmanımız bulunuyor. Süreci sadece bu konularla ilgilenen yazılımcı arkadaşımız ile yönetiyoruz.  Tamamen üretim otomasyonu ile yazılımı bir araya getirmek ve makinalarla otomasyonu en verimli şekilde kullanabilmek için çalışıyoruz. Bunun için bilgi işlem departmanı ile tam zamanlı olarak ilerliyoruz. 

Aynı zamanda iki yıldır otomasyon sistemini tam olarak kurabilmek için yalın üretim ile ilgili danışmanlık hizmeti alıyoruz. Biz bu hizmetin verimli olduğunu düşünüyoruz ancak istediğimiz kadar hızlı ilerleyemedik. Çünkü ne yaparsak yapalım insanın veri girmesine dayalı sistemi bırakamıyoruz. Amacımız teknoloji ile ilgili kurduğumuz altyapı sistemimizi daha da büyütmek ve ileriye taşımak. 
Panel ve soft diye ayırdığımız iki farklı fabrikamız bulunuyor. Panel fabrikamızda hedefimiz belli bir dijitalleşme yakalamak ve verimliliğin esas olduğu bir çalışma sağlamak. Soft grubumuz ise dijitalleşmeden oldukça uzakta. Bu sebeple önceliğimizi soft fabrikamıza veriyoruz ve bölümün iyileştirilmesi için çalışıyoruz. O bölümde hedeflediğimiz otomasyon sistemine dönüştürebilirsek o zaman verimliliğin belli standartta kalmasını istiyoruz.