Plastik boruların depolanması konusunda Hakan Plastik hangi kriterlere önem verdi?

Plastik sektöründe depolamada ve üretimde güvenlik, bir numaralı konudur. Tabii bununla beraber emniyet gelir çünkü plastik çok kolay yanabilen bir maddedir. Bu büyük bir risk bu sebeple biz de depo yatırımlarımıza alt yapı sistemleriyle başladık. Fabrikamız da dahil olmak üzere depomuzu yangın riski için özel yangın duvarları ile çevreledik. Alt yapımızın tamamında yangın sistemi ve yangın hatları, su sistemi olarak sprinker var; birinci önceliğimiz buydu. GF Hakan Plastik’in ürün gamı içerisinde ana gruplarımızda alt yapı ve üst yapı ürünleri bulunuyor. Üst yapı grubu biraz daha hızlı dönen ürünler olduğu için depo alanımız da açık ve kapalı olmak üzere iki farklı bölümden oluşuyor. Bu kapsamda sıralamam gerekirse depolama alanımızın yapılanmasında önce emniyet, sonrasında ürün grubuna göre alan ve hız kriterleri önem taşıyor.

WMS depo yönetim sisteminizin konsepti nasıl belirlendi?

Türkiye’de bizim ürünlerimizin 2/3’ü Çerkezköy, 1/3’ü Şanlıurfa’da bulunan depolarımızda toplanıyor. WMS depo yönetim sistemimize öncelikle Çerkezköy depomuzdan başladık. Bir sonraki aşamamızda Şanlıurfa’ya geçeceğiz. Son olarak sistem bölge depolarımızda kurgulanacak. Böylelikle bu sistemimiz tamamen kapalı ama aynı zamanda merkezi bir şekilde kontrol edile bilinen bir sistem haline dönmüş olacak.

Peki, bu sistemi kurgulama süreciniz ne kadar zaman aldı?

Georg Fischer ile birleşmeden sonra oradaki uluslararası deneyim ve kalite olgusunu Türk pazarına entegre etmeyi planladık. Bunu da insana ve otomasyona yatırım yaparak gerçekleştirmeye karar verdik. Bu ikisini birleştirildiğinde ortaya bu proje çıktı. Yurt dışındaki birçok ülkede bu sistem kullanılıyor. Karar verdikten yaklaşık 1 sene içerisinde yani 2018 başından itibaren uygulamaya başladık.

Bunun size getirmesini beklediğiniz avantajlar nelerdir?

Hedefimiz tabii ki daha iyi bir hizmet kalitesi vermek. Biz şu anda hem yurt içinde hem yurt dışında yaklaşık 70’den fazla ülkeye hizmet veriyoruz. Ve bırakın Türkiye’nin her bölgesini her ülkenin de ihtiyaçları birbirinden farklı. Bu nedenle sistemimizi buna göre adapte etmeye çalışıyoruz. Günün sonunda verdiğimiz hizmet seviyesini daha az stok tutarak karşılayabilmeyi hedefliyoruz. Üretim ve planlamada en önemli şeylerden bir tanesi minimum sipariş miktarıdır. Dolayısıyla bunu ne kadar az tutabilirseniz müşteriye o kadar yardımcı olabilirsiniz. Bir diğer önemli konu da müşteri talebi geldiğinde en kısa sürede siparişini tamamlayıp müşteriye ulaştırabilmektir. Firmalar için ideali tabi ki hiç stok tutmadan sevk edebilmektir. Ancak tabii bizim endüstrimizde bu pek mümkün değil. Ancak WMS sistemi ile hem kendi adımıza stoklarımızı optimize etmeyi hem de müşterimize daha doğru ve hızlı hizmet verebilmeyi hedefliyoruz.

Kapalı deponuzda hangi firmalarla iş birliğiniz oldu?

Raflarımızda üç farklı marka ile iş birliğimiz oldu: Üç-Ge DRS, Jungheinrich ve Raftürk’ün ürünlerini kullandık. Üç-Ge DRS, bizim için terzi işi yaptı. Ürüne ve bizim buradaki yapımıza uygun bir proje gerçekleştirdiler. Keza Jungheinrich de aynı şekilde… Sistem oluşturulurken daha verimli detaylandırmak için fazla yer kaplayan ve daha az kullanılan ürünleri üst katta, daha sık talep görenler de alt katta bulunuyor.

Bu aşamada raf düzeniyle neleri değiştirmiş oldunuz?

Bu rafların gelmesinden sonra yeni bir düzene kavuştuk. ABC-XYZ analizine göre sınıflandırmış olduğumuz ürünleri, ilgili lokasyonlara atamak ve oralardan çekme suretiyle bir otomasyon yürütüyoruz. Üretimden gelen malzemelerimiz forklift ve yeni başlamış olduğumuz tow truckla beraber buraya kadar geliyor. Buradan forklift kullanan arkadaşlarımız alıyor. Terminal üzerinde ürünün boş lokasyonu neresiyse otomatik olarak gösteriliyor ve onlar da götürüp, o lokasyon adresine ürünü koyuyorlar.

El terminallerinde hangi markayla çalışıyorsunuz?

Şu anda Honeywell kullanıyoruz, memnunuz. Sevkiyat kısmına sipariş geldikten sonra ilgili arkadaşlarımıza, el terminali üzerinden bir toplama listesi düşüyor. Sistem otomatik olarak onları adreslere yönlendiriyor. Paketleme veya çekmeden sonra bunları arkadaşlarımız sevkiyat alanına gönderiyor. Sevkiyatta yine aynı şekilde el terminali üzerinden ambar otomasyon sisteminden okutarak müşteriye sevkini sağlıyoruz.

Normalde depolarda görmeye alışık olduğumuz forklift sisteminizden çok daha farklı bir makinaya sahipsiniz… Bu makinanın özelliklerinden bahseder misiniz?

Boru kapalı depomuzun planına ve yerleşimine uygun olarak bu sistemi aldık. Combolift çift yöne hareket edebilen ve dar aralara girebilecek bir yapıda tasarlandı. Bize özel PPR borunun yapısına uygun boyutlara göre GF Hakan Plastik için özel olarak üretildi.

Son birkaç yıldır Türkiye’nin ekonomik anlamdaki sürecini nasıl yorumluyorsunuz?

Türkiye son iki, üç senedir hatta belki de GF satın almasından itibaren son beş senedir çok inişli, çıkışlı bir grafik sergiledi. Ancak bir gerçek var ki Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafya uzun vadede çok önemli bir bölgedir. Dolayısıyla buraya yatırım yapma konusunda herhangi bir soru işareti aslında Georg Fischer bünyesinde yok. Şu anda hem piyasadan ayrışabilmek hem de gelecekte işler biraz daha normale döndüğünde kendimize çok daha rekabetçi bir yer edinebilmek için bu yatırımları yapmaya devam ediyoruz.

Peki gelecek dönem yatırım hedefleriniz arasında neler var?

Biz beş senelik bir dönem içinde öncelikle alt yapımıza çok yatırım yaptık. Yangın sistemleri, yangın duvarları, iş ve işçi sağlığı, güvenliği derken önceliğimiz alt yapı yatırımıydı. Ondan sonra üretimimize yatırım yaptık. Şimdi verimlilik yatırımları yapıyoruz. Endüstri 4.0 ve dijitalizasyon açısından neler yapabileceğimizi tespit ediyoruz. Kısa dönem depo çözümünü getirdik. Uzun dönemde kendi işletim sistemimizi SAP’ye çevireceğiz. SAP’ye geçiş bizim için çok önemli bir yatırım olacak. Bu hem fiziksel bir yatırım olacak hem de herkesin çok daha farklı bir bakış açısı olacak. Bu sene içindeki en önemli yatırımlarımızdan bir tanesi bu iken diğeri de yalın üretim konusu…