Altınay Teknoloji Grubu şirketlerinden OLBRICHT firmasının Kıdemli İş Geliştirme Mühendisi Korhan Alp Oğuz, küçük çapta depo talebi olabilecek üreticilere yönelik robotların kullanıldığı esnek yapıda, düşük çevrim süreleri sunabilen bir depolama sistemi geliştirdiklerini belirtti.

Oğuz, hem geliştirdikleri yeni depolama sistemini hem de firmalarındaki diğer gelişmeleri ST Endüstri Medya'ya anlattı.

Alp Bey, intralojistik ve akıllı depolama sistemleri konusunda sunduğunuz çözümler nelerdir?

Fabrikalar, üretmek için hammadde girdisine ihtiyaç duyar. İşte OLBRICHT çözümleri de tam bu noktada başlıyor. Tırdan inen hammaddeleri AGV’ler ya da konveyörlerle, gerek barkod ve RFid etiketlerini okuyarak, gerekse de tartarak sayımlarını yapar ve el değmeden otomatik depo sistemimize ulaştırabiliriz. Otomatik depoya yerleştirdiğimiz ürünleri FiFO, LiFO vb. yöntemlerle ihtiyaç duyan sistemlere kadar getirebiliriz. Üretilen ürünleri ve kalan hammaddeleri otomatik depoya kaldırabilir ya da fabrika içerisinde farklı noktalara yönlendirebiliriz. Üretimi tamamlanan ürünleri kutulayabilir, paketleyebilir ve paletleyebiliriz. Bu işlemlerin tamamında kutu açma ve kapama, palete dizme ve streçleme işlemlerini robotlarla yapabiliriz. Söz konusu tüm işlemleri, anlık olarak ilgili operatör ekranlarında gösterebilir, mevcut firma programları ile entegre olarak bilgi alışverişinde bulunabiliriz. Özetle, bir fabrika içerisindeki tüm lojistik ve depolama işlemleri için mutlaka bir OLBRICHT çözümü bulunmaktadır.

Otomatik depolama sisteminin hem mekanik hem otomasyon anlamında yerli bir firma tarafından geliştirilmesi sektörde nasıl karşılandı? Gelen talepler ve son dönemde AS/RS otomatik depolama sistemlerindeki gelişmeler ile ilgili bilgi verebilir misiniz?

Otomatik depo sistemleri, kullanılmaya başlamasıyla beraber bir firmanın kalbi haline geliyor. Kimse bu kalbin durmasını istemez, bu nedenle satış sonrası yerli bir tedarikçinin hem mekanik hem de otomasyon anlamında bütüncül servis çözümü de sunabilmesi, kullanıcılar açısından önemli bir tercih sebebi oluyor. OLBRICHT olarak bunun değerini çok iyi biliyor, yerli ve milli gerek mekanik gerekse de yazılım anlamında tüm çalışmalarımıza devam ediyoruz. Firmalar, yerli AS/RS üreticilerini görmekten gayet memnunlar. Pandemi başlangıcına kadar gerçekten yoğun bir ilgi ile karşı karşıyaydık. Mevcut pandemi koşulları hedef sektörlerimizde yeni ihtiyaçlar doğurdu, bunlar da talep olarak mutlaka bizlere yansıyacaktır. Pandemi etkilerinin azalmasıyla birlikte, geçmişe nazaran daha yoğun olacağımızı düşünüyoruz. 

İntralojistik alanında sunduğunuz diğer gelişmeler nelerdir?

Küçük çapta depo talebi olabilecek üreticiler için robotların kullanıldığı yeni bir depolama sistemi geliştirdik. Hedefimizde depolama için kısıtlı alanlar ayırabilen ve genelde tavan yüksekliği 4.5-5 metre kadar olan firmalar var. Bu depo sisteminde çok düşük çevrim süreleri sunabiliyoruz. Firmalar ihtiyaçlarına göre buffer deposu ya da ana ve hızlı bir sevkiyat deposu olarak kullanabilirler. Bu sistemleri hücre hücre kurabiliyoruz, bugün bir hücre, 1 sene sonra başka bir hücre satın alması yapılabiliyor. Çok esnek yapıdalar, birbirinden bağımsız çalıştırabildiğimiz gibi yan yana değil farklı noktalara yerleştirip birbirlerine de bağlayabiliyoruz. 

İhracat faaliyetleriniz ve bu kapsamdaki hedeflerinizden bahsedebilir misiniz?  

OLBRICHT olarak, halihazırda Almanya’da da bir ofisimiz, ABD ve Çin gibi önemli ülkelerde bayilerimiz bulunuyor. Sadece palet ya da kasa gibi ürünlerin depolanmasına odaklanmadığımız, lastik, cam, bobin, enjeksiyon kalıbı, MDF vb. farklı ve özel ürünlere de çözümler sunabildiğimiz için yurt dışından aldığımız talep ve tepkiler çok olumlu. Gerek Türkiye’deki personelimiz için yurt dışı görevlendirmeleri yaparak, gerekse de kadromuza yabancı çalışanları ekleyerek adım adım ihracat rakamlarımızı arttırıyoruz.

2021 yılı hedef ve beklentilerinizi öğrenebilir miyiz?

2020 yılında başlayan ve halen bizleri etkileyen salgın hastalık süreci, insanlara olduğu kadar firmalara da çok büyük dersler verdi. İnsan gücünü hiçbir zaman üretimin içinden tamamıyla çıkaramayız ama otomasyonu mümkün olan en üst ve modern seviyeye de getirmeliyiz. 2020 yılının bizlere bunu bir daha hatırlattığını düşünüyor, 2021 yılında otomasyon talep ve faaliyetlerinin hiç olmadığı kadar artan bir ivme ile başlayacağını öngörüyoruz.