Yıllık 50 bin ton bakliyat temizleme, eleme ve boylama kapasitesi ile bölgesinin en büyük tesisine sahip olan Duru Bulgur, üretim ve depolamada gıda ve iş güvenliğinin yanı sıra insan ve çevre sağlığına öncelik veriyor. Duru Bulgur Yönetim Kurulu Başkanı Emin Duru, bulgur üretim süreçlerinde kullandıkları teknolojileri ve yaptıkları son dönem yatırımlarını paylaştı.

Emin Bey merhaba. Bize şirketinizin yapılanmasını ve yakın dönem iş gündemini anlatır mısınız?  

Duru Bulgur bünyesinde 2 bulgur fabrikası, 1 bakliyat eleme ve paketleme tesisi ve 350 çalışanı bulunuyor.  42 yurtiçi bayi ve 6 bölge müdürlüğü ile yaygın dağıtım ağına sahibiz. Yurtiçinde 20 bin noktaya dağıtım, yurt dışında 55 ülkeye ihracat yapıyoruz. Senelik 50 bin ton bakliyat temizleme, eleme ve boylama kapasitesi ile Duru Bulgur, bölgesinin en büyük tesisine sahip. Ürettiğimiz 16 çeşit bulgurun hammaddesi olan buğdayı, İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde bulunan yaklaşık 4 bin 500 çiftçiden tedarik ediyoruz. 2020 yılında ihracatımız 22 milyon dolar, toplam ciromuz ise 600 milyon lira olarak gerçekleşmiştir.

Üniversite-sanayi işbirliği kapsamında Anadolu’nun yerli buğdayının tekrar üretime kazandırılması ile ilgili önemli bir proje yürütüyoruz. Proje, Türkiye’nin milli ve yerli buğday üretimini destekleme ve geliştirme stratejisine katkı sağlayacak. Bir diğer çalışmamız da ülkemizdeki kıraç topraklara uygun yerli buğday türü geliştirmek. Buğday ekim alanlarının yüzde 33'ünü oluşturan İç Anadolu ve İç Batı Anadolu’da yerli buğday türü yüzde 70 oranında yaygınlaştırıldığı takdirde, Durum Buğdayı üretiminde yaklaşık 150 bin ton artış olması mümkün. Bu projemizin, Türkiye’de buğday üretimindeki verimliliğin arttırılmasına büyük katkı sağlayacağını öngörüyoruz. 

Markanız ülkemize alanında ne gibi ilkleri kazandırdı? 

Özellikle tarımın geleceğinin, tüm dünyada büyük dikkatle tartışıldığı bir ortamda, var olan ürün potansiyelini ve çeşitliliği canlandırmanın dışında, yenilikçi olmak zorunda olduğumuzun farkındayız. Sağlık için bakliyat tüketilmesi ve teşvik edilmesinin yanında bakliyat tüketimini kolaylaştıracak hazır ürünlerin de geliştirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Tüketicilerin farklı beklentilerini göz önünde bulundurarak yenilikçi ürünler geliştiriyoruz ve bulgur yemeklerinde çeşitliliğinin arttırılmasını hedefliyoruz. Bu ürünlerimizin başında Duru Başbaşı Bulgur geliyor. Ayrıca Duru Dual serisi ile 20 dakikada çok kolay nohutlu bulgur-mercimekli bulgur yapma imkanı veren ürünleri ilk olarak Duru Bulgur geliştirdi. En yeni inovatif ürünümüz Duru Pratik ile tüketiciye yeni bir tüketim alışkanlığı kazandırdık. Yemeklere katılabilecek haşlanmış börülce, haşlanmış kırmızı fasulye, haşlanmış fasulye, haşlanmış nohut, haşlanmış mısır, haşlanmış barbunya, haşlanmış bezelye ve haşlanmış aşurelik buğday olmak üzere 8 çeşit ürünü lezzet severlerin beğenisine sunduk. Ürünün en önemli özellikleri; yeterli miktarda ve her tanesi eşit pişmiş olarak paketlenmiş olması, yemeklerin lezzetini tamamlayan ürünler olması ve Türkiye pazarında ilk defa böyle modern bir ambalaj içerisinde haşlanmış bakliyat ürünlerin sunulması. 

Üretim ve dolumdan başlayarak ürünlerin sevkine kadar geçen süreçleri paylaşır mısınız bizimle? 

Çiftçiden gelen ham maddeyi kontrol ediyoruz ve standartlarımıza uygun olanları stokluyoruz. Buğday üretiminde temel olarak öncelikle buğdayı temizliyoruz, sapından çöpünden ayırıyoruz. İkinci aşamada bilgisayarlı ortamda renk ayırma işlemine tabi tutuyoruz. Sonrasında buğdayı yıkıyor ve akabinde kaynatıyoruz ve dinlendiriyoruz. Tabii ki tüm bu süreçler, otomasyon sistemleri ile kontrol edilmektedir. Kaynatılan buğdaylar dinlendiriliyor, kurutuluyor. Son teknoloji ile yapılmış kurutma kulelerini kullanıyoruz. Kaynatılan buğdayı hijyenik şartlarda el değmeden kurutuyoruz. Kurutulan buğdayların kabukları taş değirmende önce soyuluyor sonrasında ise öğütme işlemine geçiliyor. Elde edilen bulgur boylarına göre sınıflandırılıp, paketleniyor ve robotlarla kolileniyor. Sonrasında ise sevk edilip, tüketicilerimizin sofralarında birçok çeşit yemekte yer buluyor. 

Yeni depo, tesis ya da teknoloji yatırımı kararı nasıl veriliyor? Öne çıkan yatırım kriterleri nelerdir? Gıda depolamasında nelere dikkat edilmeli?

Tüketici trenlerindeki sağlıklı beslenme beklentileri doğrultusunda katkısız - doğal ürünlere yönelimi, talep tahmin süreçlerimiz, satışlarımız artışlar dikkate alınarak Strateji Komitesi tarafından tesis,  depo veya teknoloji yatırım kararları alınmaktadır. Teknolojik gelişmeler doğrultusunda tam  otomasyon, maksimum verimlik, ölçülebilirlik ve denetim kriterleri dikkate alınır. Üretim ve  depolama da gıda ve iş güvenliğinin yanı sıra insan ve çevre sağlığı önceliklidir. 

Yakın dönemde depolarınızda ne tür bir yatırıma imza attınız? Ne gibi avantajlar sağladı? 

Müşterilerimizin ihtiyacını karşılayabilmek adına her türlü yatırımı yapıyoruz.  2018 yılı sonu itibariyle mevcut tesislerimizin dışında Duru Pratik için özel yatırımlar yaptık. Fasulye – nohut eleme tesisimiz ile mevcut kapasitemizi iki katına çıkardık. 2021 yılında marka yatırımlarımızın yanı sıra fiziki yatırımlarımız da devam ediyor. Depolama kapasitemizi 16.000 metrekare daha arttırıyoruz. Ayrıca ilave 100 tonluk artışla bulgur kapasitemiz günlük 400 tona ulaştı. Bütün bu gelişmeler ülke ekonomisi ve Duru Bulgur adına önemli bir başarının ve gelişimin göstergesi.

İç lojistik süreçlerinizde ve depolarınızda ne tür teknolojiler kullanılıyor? 

Sektörde alanımızda söz sahibi olarak en son eleme teknolojilerini takip ediyoruz, deniyoruz ve işletmelerimize adapte ediyoruz. Makinalarımız birbirleriyle haberleşiyor, üretim akışı gerçek zamanlı olarak makinaların performansları göz önüne alınarak uçtan uca kontrolü gerçekleşiyor. Optik ayıklama teknolojilerini, robotik sistemlerin entegre olduğu el değmeden paketleme sistemlerini etkin şekilde kullanıyoruz.

Depolarınızdaki ekipmanlarda tercih yerli mi yabancı mı oluyor? Neden? 

Kurum olarak yatırımlarımız ve satın alımlarımızda önceliğimiz yerli mal ve hizmetlerdir. Fayda maliyet analizi dikkate alınarak yerli olarak temin edilemeyen mal ve hizmetlerde yabancı ürünler kullanılmaktadır.

Depo yönetim yazılımlarınız ve ERP entegrasyonu üretim süreçlerine ne tür katkılar sağlıyor?  

Dünyada bulgur üretimi ile ilgili bir teknoloji yok. Bu teknolojiyi biz üretiyoruz. Bulgur çok özel bir  ürün olduğu için bu üründe kullanılacak makina ve kontrol sitemlerini biz tasarlıyoruz. Kendi yazılım  ekibimiz var, birçok makinayı kendimiz üretip bulgur teknolojisini sürekli geliştiriyoruz. Tüm makinalarımız Endüstri 4.0’a uygun. Her bir makinanın IP’si var her makina süreçte bağlı olduğu diğer makinalarla iletişim kuruyor. Bu teknolojiyi bir üst seviyeye taşımak için ise sürekli çalışmalar ve yatırımlar yapıyoruz. 

Sanayinin Dijital Dönüşümü vizyonunuz nedir? Varsa pilot uygulamalarınızdan bahseder misiniz? 

Ürün kabulünden paketlenmesine kadar el değmeden, tam otomasyon sistemi ile çalışan tesisimiz, yalın üretim felsefesi ve Endüstri 4.0 göz önüne alınarak tasarlandı. Verileri koşullara göre  yorumluyoruz ve kontrol sistemlerine yorumlanan verileri giriyoruz. Örneğin; kurutma kulesinin  çalışma prensibi mevsime göre farklıdır. Kurutma kulesinde yazın ve kışın farklı sıcaklık derecesi  olması gerekir. Bu verileri sistemlere gireriz ve üretimin bu süreci ayarlanmış olur. Bu makinalar aynı  zamanda karar alma yetilerine sahiptir ve gerekli güncellemelerini kendileri yaparlar.