DHL tarafından son olarak yayımlanan "Lojistikte İşin Geleceği" trend raporunda, lojistik sektör çalışanlarının rollerinden sorumluluklarına, çalışma takvimlerinden araçlarına çalışma konseptinin önümüzdeki 10 yıl içinde nasıl değişeceğini ele alınıyor.

7 BİNDEN FAZLA PROFESYONEL KATKIDA BULUNDU

Sektör giderek artan iş gücü sıkıntısı ve yetenekli personeli elde etme savaşlarıyla boğuşurken, kuruluşların başarılı olmak için dijital çağda personeli cezbetmek, elde tutmak, geliştirmek ve motive etmek amacıyla stratejiler belirlemeleri gerekecek. Lojistik ve tedarik zinciri sektöründen 7 bini aşkın sektör profesyoneli, karşılaştıkları fırsat ve zorluklar hakkında bilgi vererek rapora katkı sağladı.

Tarihte ilk kez internet çağına doğanların sayısı, kariyerlerine internet öncesi başlamış olanların sayısını aşmaya başlayacak. Söz konusu genç insanların iş gücüne yoğun katılımı, iş yerlerinde değer değişimi sürecini de hızlandırıyor. Y ve Z kuşakları; sürdürülebilirlik, çeşitlilik ve kapsayıcılık, çalışan refahı ve teknolojiyi önceliğine alan çalışma ortamları konularında yeni beklentilerin karşılanması için lojistik sektörüne baskı yapıyor. Djitalleşme, otomasyon ve yapay zekâ alanlarındaki gelişmelerle birlikte tüm bunlar, dünyanın her yerinde şimdiden iş tanımları, iş yerleri ve tüm sektörler üzerinde kayda değer bir etki yarattı. 

"BÜYÜK BİR FIRSAT VE SORUMLULUK TEŞKİL EDİYOR"

Söz konusu rapor hakkında görüşlerini paylaşan DHL Kıdemli Başkan Yardımcısı ve İnovasyon Birimi Küresel Genel Müdürü Matthias Heutger, "Ankete katılanların 10’da 9’u teknolojinin kariyerlerinde kendilerine yardımcı olduğunu hissetse de yüzde 50’den fazlası yapay zeka ve otomasyonu potansiyel bir tehdit olarak gördüklerini itiraf ediyor. Bu; şirketlerin ve hükümetlerin ileriye dönük şeffaf stratejiler sunarak ve insanları iş hayatının yeni çağına güven duygusuyla yönlendirmek üzere insan-makina ortak çalışma ortamlarındaki başarıyı sergileyerek, endişeleri yatıştırmak için süratli ve iş birliği içinde hareket etmeleri bakımından büyük bir fırsat ve sorumluluk teşkil ediyor." dedi.

Uzmanlar, sektörün insan emeğinden tam otomasyona bir anda ve dramatik bir “düğmeye basma” etkisiyle geçeceğini öngörmüyor olsalar da, anket katılımcıları 30 yıl içinde giderek daha fazla iş rolünün teknolojiyle rekabet etmek yerine -bazı çalışanların endişelerine rağmen- iş birliği yapacağı kademeli bir değişim süreci yaşanacağını tahmin ediyorlar.

Bunun yanı sıra trend raporunun yazarları, tedarik zincirlerine dahil olan bazı bölge ya da ekiplerin diğerlerine göre daha yavaş ya da daha küçük değişimler yaşadıklarını, dolayısıyla da dünyanın farklı noktalarında teknolojilerin eşit bir düzlemde uygulamaya geçmeyeceğini öngörüyorlar.

"OTOMASYON ORANI YÜZDE 30-35 OLACAK"

Deutsche Post DHL Group İnsan Kaynakları Genel Müdürü Thomas Ogilvie ise, konuyla ilgili olarak "Dijitalleşme yaşam ve iş yapış biçimlerimizi şimdiden kökünden değiştiriyor. Pandemi, şirketlerin zaten öngörmüş olduğu planların yürürlüğe konmasını hızlandırdı o kadar. 2030’a kadar tüm faaliyetlerin yüzde 30-35’inin otomatize olabileceğini varsayıyoruz. Bununla beraber, ağırlıklı olarak yine insanlar tarafından değer yaratılacağına inanıyoruz. Belirli işlerin değişeceğine şüphe yok ama işin kendisi var olmaya devam edecek. Bu bize, yaşam boyu öğrenmenin dijital çağda başarıya giden yolda hiç olmadığı kadar kilit önem taşıyacağını gösteriyor.” ifadelerini kullandı.

SOYSERİN GRUP KARANLIK DEPO YATIRIMI PLANLIYOR SOYSERİN GRUP KARANLIK DEPO YATIRIMI PLANLIYOR

Bu yeni İş Geleceği’ni yaratmak için sadece trendin itici güçlerini değil aynı zamanda iş gücünün ihtiyaç ve endişelerini de anlamak şart. Örneğin, ankete katılanların çoğu yarı zamanlı ya da tam zamanlı olsa da, herhangi bir yerde ofiste çalışmak istediklerini, her 10 operasyon çalışanından 6’sı en az haftada bir gün uzaktan çalışmak istediğini söylerken, ofis çalışanlarında bu oran 10’da 5 oldu. Tedarik zinciri kuruluşları, yeni İK politikaları ve teleoperasyon gibi teknolojiler vasıtasıyla esnek çalışmayı daha erişilebilir kılmanın yollarını düşünmek durumunda. 

"İÇGÖRÜLERDEN YARAR SAĞLAYACAĞINA İNANIYORUZ"

DHL Consulting CEO’su Sabine Mueller de, konu hakkında şu yorumda bulundu:

"Çalışanlara nasıl hissettiklerini ve ne istediklerini sormak önemlidir. Biz, daha esnek çalışma takvimleri ve ortamları sunmak ve teknoloji sayesinde mümkün hale gelen yeni çalışma yöntemleri geliştirmek için büyük ölçüde bu geri bildirimlerden yararlanıyoruz. Ayrıca, çalışanların gerek işlevsel gerek duygusal olarak önemsenmiş hissetmelerini sağlayan 'Moments that Matter (Önemli Anlar)' gibi uygulamalara odaklanıyoruz. DHL Consulting, bu rapora katkıda bulunmaktan gurur duyuyor ve dünyanın nasıl dönmeye devam edeceği konusunda derin uzmanlığa sahip global bir lojistik oyuncusu olarak, paylaşabileceğimiz içgörülerden sektörün de yarar sağlayacağına inanıyor."

PANDEMİ SEKTÖRÜN DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜNÜ HIZLANDIRDI

Yakın tarih, dijital yıkımın sırasını, ölçeğini ve hızını bilmenin insanlar ve makineler arasında iş birliğine dayalı doğru etkileşimi uygulamaya koymak açısından kilit önem taşıdığını gösterdi. Birkaç hafta içerisinde bir virüs, normalde şirketlerin benimsemesinin yıllar hatta on yıllar alacağı değişiklikleri başlatmayı başardı.

Mağazalar ve restoranlar aylar boyunca kapalıyken her gün daha fazla insan online alışverişe yönelince ve geleneksel olarak fiziksel bir faaliyet yeri bulunan işletmeler çevrimiçi ekonomiye katılınca, e-ticaret küresel çapta benzeri görülmemiş düzeyde büyüdü. E-ticaretteki bu büyüme aynı zamanda, yılda verilen milyarlarca siparişin tedarik edilmesine, taşınmasına ve teslim edilmesine yardımcı olmak üzere lojistik iş gücüne talepte de muazzam bir artışa yol açtı. Artan lojistik talebini karşılamak, iş gücü sıkıntısını hafifletmek ve tedarik zincirlerini daha dayanıklı hale getirmek açısından Covid-19, lojistiğin dijital dönüşümünü büyük ölçüde hızlandırdı.

“Lojistikte İşin Geleceği” raporuna çevrimiçi olarak ulaşılabiliyor.