Dijital dönüşüm süreci Avrupa, Çin ve Türkiye’de farklı hız ve önceliklerle ilerliyor. Avrupa, sürdürülebilirlik, veri güvenliği ve regülasyon uyumu odağıyla daha kurumsal ve standartlaştırılmış bir dönüşüm modeli izliyor; Yeşil Mutabakat, SKDM ve yapay zekâ regülasyonları gibi politikalar, dijitalleşmeyi hem zorunluluk hem fırsat haline getiriyor. Çin ise çok daha agresif, devlet destekli ve üretim odaklı bir stratejiyle ilerliyor; büyük ölçekli akıllı fabrika yatırımları, robotlaşma ve yapay zekâ entegrasyonu, küresel üretimdeki üstünlüğünü güçlendirmeyi hedefliyor. Türkiye ise bu iki uç arasındaki bir konumda: güçlü sanayi altyapısı, genç iş gücü ve artan dijital dönüşüm farkındalığına rağmen, KOBİ yoğun yapısı, finansmana erişim zorlukları ve dönüşümde standart eksikliği nedeniyle daha heterojen bir ilerleme gösteriyor. Ancak üretim verimliliği ihtiyacı, ihracat baskısı ve SKDM gibi dış faktörler Türkiye'de dönüşümün hızlanmasını giderek daha kaçınılmaz kılıyor.
"TÜRK SANAYİSİ YÜKSEK KALİTEYİ ÖNCELİK OLARAK KABUL ETMELİ"
Tüm bu dengelerle birlikte dijital dönüşüm sürecinde Türk sanayisinin uluslararası rekabette güçlü kalabilmesi için atması gereken adımları yorumlayan Esit Elektronik Satış ve Pazarlama Müdürü Çağrı Hekimoğlu, "Türk sanayisi yüksek kaliteyi öncelik olarak kabul etmeli. Kaliteli üretim yaptığı için kaybeden firma ya da ülke örneği yok. Japonya’ya veya Almanya’ya bakın; sanayi malzemelerinde en yüksek fiyatlar bu ülkelerde ama en iyi satışı da bu ülkelerin firmaları yapıyor. Bir de Çin’e ve Hindistan’a bakın. Korkunç bir üretim kapasiteleri var ama kalitede ve markalaşmada çok gerideler. Çin bunu fark ettikten sonraki son 5 senedir markalaşmaya ciddi yatırım yapıyor ama hala istediği yerde değil. Ülkemiz daha avantajlı durumda. Türk firmaları cihaz tercihlerinde özellikle Avrupa kalitesinde üretim yapan yerli firmaları tercih etmeli ve ülkemiz kendine yeten bir sanayi ekosistemi oluşturmalı." diyor.




