Iglo Architects Kurucusu Mimar Zafer Karoğlu, brüt betonun mimarideki estetik ve teknik gücünü, uygulama zorluklarını ve projelerine kattığı zamansız karakteri anlattı. Karoğlu, “Brüt beton sadece bir malzeme değil, mimari bir tavırdır” dedi.

Zafer Karoglu Portre Yeni

FOTO: Iglo Architects Kurucusu Mimar Zafer Karoğlu

Brüt betonla ilişkiniz nasıl başladı?
Beton, mimari üretimimde hem teknik hem de kavramsal olarak vazgeçilmez bir malzeme. Bu yaklaşımımın temeli, üniversite yıllarında tanıştığım Japon mimar Tadao Ando’nun mimarlığına olan hayranlığıma dayanır. Öğrencilik döneminde çalıştığım ofiste takip ettiğim JA (Japan Architecture) dergisinde Ando’nun projeleriyle karşılaştım. Özellikle Azuma Evi, doğaya figüratif değil ilksel unsurlar (güneş, yağmur, rüzgâr) üzerinden yaklaşan, cephesi kapalı bir beton kutu olarak beni derinden etkiledi. Geleneksel Japon mimarlığını çağdaş bir dille yeniden yorumlayan bu yapı, brüt betonla kurduğum ilişkiyi başlatan ilk ilham kaynağı oldu.

Gayrimenkulün Enerjisi 2025'in İlk Yarı Raporu Açıklandı
Gayrimenkulün Enerjisi 2025'in İlk Yarı Raporu Açıklandı
İçeriği Görüntüle

Bugün projelerinizde beton nasıl bir rol oynuyor?
Hâlâ her projeye başlarken yapıyı beton üzerinden düşünmek refleksim haline geldi. Ancak Türkiye’de bu malzemenin nitelikli uygulamalarını gerçekleştirmek ciddi zorluklar barındırıyor. Yüzey hatalarını affetmeyen, yüksek kalite işçilik gerektiren ve pahalı bir üretim süreci gerektiren bu yapı dili, çoğu zaman sıva ya da kaplama ile örtülmek zorunda kalabiliyor. Buna rağmen neredeyse her projemde yapı kimliğini tanımlayan bir brüt beton öğeye yer veriyorum.

Brüt betonu hangi durumlarda tercih ediyorsunuz?
Brüt betonu özellikle ısı yalıtımı gerektirmeyen yapılar ya da yapı elemanlarında tercih ediyoruz. Aksi takdirde cephe yalnızca estetik bir kabuk haline geliyor; bu da hem ilave kalınlık hem de ciddi bir maliyet anlamına geliyor. Bu gibi durumlarda fiber katkılı prekast elemanlarla benzer bir etkiyi daha kontrollü biçimde elde etmek mümkün. Peyzaj öğelerinde ise doğrudan yerle teması ve yalınlığı nedeniyle brüt beton hâlâ en etkili tasarım aracı.

Brüt betonun avantajları ve üretim sürecindeki kritik noktalar neler?
Kaplama gerektirmemesi, bakım istememesi ve zamanla yapıyla birlikte doğal bir biçimde yaşlanması en büyük avantajları arasında. Ancak bu avantajların arkasında, oldukça hassas bir üretim süreci var. Agrega kalitesinden kalıp sistemine, karışımdaki su miktarından vibrasyon tekniğine kadar her adımın özenle planlanması gerekiyor. Yüzey homojenliği, kalıp izi düzeni ve gözenek kontrolü gibi detaylar ancak sabır ve disipline dayalı bir uygulama süreciyle başarıya ulaşıyor.

Bu yaklaşımınızın öne çıkan projelerinden biri var mı?
2010 yılında Ankara Hasanoğlan’da Portekizli Cimpor firması için tasarladığımız çimento fabrikası yönetim binası buna güzel bir örnek. Üretimini yaptığı çimentoyu yapının ana karakterine dönüştürmek tasarımın çıkış noktasıydı. Üretim sahasındaki yoğun çimento tozuna dayanıklı, kolay temizlenebilir bir cephe ihtiyacı bizi fibercement ve brüt betonu birlikte kullanmaya yöneltti. Yalıtım ihtiyacı olmayan atölye alanları, taşıyıcı elemanlar, güneş kırıcılar ve arkatlar brüt betonla ifade edilerek yapının yalın dili güçlendirildi.

Sizin için brüt betonun mimarideki yeri nedir?
Brüt beton, doğru elde edildiğinde yapıya zamansızlık ve karakter kazandıran bir malzeme. Her projede onu başrolde kullanamasak da, her zaman mimari kurgunun bir parçası olarak var etmeye çalışıyorum.