FOTO: Nil Tiritoğlu İnşaat Malzemeleri Yönetim Kurulu Başkanı, İç Mimar-YESU, Leed GA Sürdürülebilirlik Uzmanı ve Kentsel Dönüşüm Uzmanı Nil Tiritoğlu
Nil Tiritoğlu İnşaat Malzemeleri Yönetim Kurulu Başkanı, İç Mimar ve Sürdürülebilirlik Uzmanı Nil Tiritoğlu, kaleme aldığı “Yalıtım Artık Dış Kabuk Değil, Binanın Ruh Hali” başlıklı makalesinde, 24 Haziran 2025 tarihli yönetmelik değişikliğiyle yalıtım kavramının nasıl dönüştüğünü anlatıyor. Yalıtımın artık yalnızca dış cephe değil, proje tasarımından enerji verimliliğine, ruhsattan uygulamaya kadar bütünsel bir sistem olarak ele alınması gerektiğine dikkat çekti.
Yapı yalıtımını artık sadece cephede değil, zihniyette uygulamanın zamanı geldi.
Uzun yıllar boyunca "ısı yalıtımı" denildiğinde akla gelen ilk görüntü, dış cepheye yapıştırılmış birkaç santimetrelik EPS ya da taş yünü oldu. “Mantolama yapıldı mı?”, “Isı yalıtım raporu çıktı mı?”, “İskâna yetti mi?” gibi sorular üzerinden şekillenen bu yaklaşım, yalıtımı yalnızca yönetmeliklerde geçmesi gereken teknik bir detay gibi görmemize neden oldu.
Oysa yapı sektörü çoğu zaman sessiz dönüşür. Ve işte o dönüşüm artık kapımızda.
Yönetmelik Değişti, Yalıtımın Anlamı Derinleşti
24 Haziran 2025’te yayımlanan yeni yönetmelikle birlikte, yalıtım anlayışı radikal bir dönüşüm yaşıyor. Artık yalıtım yalnızca binanın dış kabuğunu değil; projesini, ruhsatını, belgelendirmesini ve en önemlisi binanın karakterini oluşturan bir sistem bütünlüğüne dönüşüyor.
Bu yeni dönemde, yapı ruhsatı alınırken yalnızca taşıyıcı sistem hesapları değil, binanın enerji karnesi de sunulmak zorunda. BEP-TR üzerinden hazırlanacak EK-10 “Ön Hesap Sonuç Formu”, mimari, mekanik ve aydınlatma projelerinin enerji verimliliğiyle ne kadar entegre olduğunu gösterecek. Artık Enerji Kimlik Belgesi (EKB), metrekareye dayalı teknik bir çıktı olmaktan çıkıyor; uygulamanın projeyle örtüşüp örtüşmediğini test eden bir gerçeklik filtresi hâline geliyor.
Denetim sistemi de daha sıkı. Proje ve uygulama arasında fark varsa EKB verilmiyor. Eksik veri varsa BEP-TR erişimi durduruluyor. Tesisat yalıtımı yapılmadıysa yapı kullanım izni bile alınamıyor. Bu durum açıkça gösteriyor: Yalıtım, teknik bir ayrıntı değil; binanın dürüstlüğü, projenin inandırıcılığıdır.
Yeni Standartlar, Yeni Sorumluluklar
Yönetmelikle birlikte TS 825 standardı da güncellendi. Artık yalnızca kış aylarında ısınma ihtiyacı değil, yaz aylarındaki soğutma yükü de tasarım kriterlerine yön veriyor. Türkiye'nin iklim bölgeleri dört yerine altı kategoriye ayrıldı. Özellikle sıcak iklim kuşağındaki illerimizde (Adana, Mersin, Muğla, Hatay gibi) merkezi sistem zorunluluğu kaldırıldı. Ancak bu esneklik, keyfî karar anlamına gelmiyor. Hangi sistem seçilirse seçilsin, enerji verimliliği ve uyum artık temel koşul.
Büyük yapılarda ise daha iddialı adımlar atılıyor. 2000 m²’nin üzerindeki otel, yurt, hastane gibi yapılarda yenilenebilir enerjiyle desteklenen merkezi sıcak su sistemleri artık ruhsat için bir ön şart. Cam yüzeyi geniş binalarda, güneş kazançlarını dengelemek için gölgeleme stratejileri ve düşük U değerli çözümler projelere entegre edilmek zorunda. Enerji verimliliği artık malzeme seçiminde değil, tasarımın en başında masaya yatırılması gereken bir konu.
Ben bir iç mimar olarak, eğitim hayatımdan bu yana yalnızca görünen formu değil, görünmeyen sistematiği önemsedim. Bir yapının dışarıdan nasıl göründüğünden çok, içeride nasıl işlediği beni ilgilendirdi. LEED GA ve YESU olarak şunu hep söyledim: Yalıtım bir detay değil, binanın dili. Yeni yönetmelik de aslında tam olarak bunu söylüyor.
Bugün yalıtım konuşurken yalnızca enerji değil, aynı zamanda etik sorumluluk konuşuyoruz. Yalnızca duvarları değil, zihniyetleri de yalıtmak zorundayız.
Çünkü bu çağ; belgeyle projenin, uygulamayla ruhsatın, tasarımla gerçekliğin örtüştüğü bir çağ.
Ve biz, bu çağrıyı artık duyduk.
Çünkü yalıtım, dış kabuk değil, binanın ruh halidir.