Türkiye Deprem Vakfı (TDV), deprem tehlikesi altındaki bir ülkede yalnızca mühendislik çözümlerine değil; bilim, eğitim ve toplumsal farkındalığa da ihtiyaç olduğunu savunuyor. Vakıf, kurulduğu günden bu yana deprem mühendisliği alanında bilimsel üretimi destekliyor, yapı güvenliğini artırmaya yönelik politika ve uygulamalar geliştiriyor. TDV Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Sinan Akkar, Türkiye’nin yapı stokundan, zemin etütlerine; kentsel dönüşümde mühendislik etiğinden kamu-STK iş birliklerine kadar birçok önemli konuya değindi.

“Acele Eden Değil Akıllıca Hareket Eden Kazanacak”
“Acele Eden Değil Akıllıca Hareket Eden Kazanacak”
İçeriği Görüntüle

Sinan Akkar1

FOTO: Türkiye Deprem Vakfı (TDV) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Sinan Akkar

Türkiye’nin farklı bölgelerinde yaşanan yıkıcı depremler, yapı stokunun zayıflığını ve toplumsal bilinç eksikliğini her seferinde gözler önüne seriyor. Türkiye Deprem Vakfı (TDV), bu gerçeklik karşısında bilimsel dayanışma ve eğitimle ilerleyen, çözüm odaklı bir yapı modeli sunuyor. TDV Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Sinan Akkar, vakfın geçmişten bugüne üstlendiği rolü ve geleceğe yönelik hedeflerini dergimize anlattı.

Vakıf, Sadece Bilim Üretmiyor; Toplumun Zihnini De Şekillendiriyor
TDV'nin kuruluş amacı, deprem mühendisliği alanındaki araştırmaların niteliğini artırmak, risk bilincini topluma yaymak ve kamu yararını gözeten projeler geliştirmek. Ulusal Deprem Mühendisliği Konferansları, yüksek lisans ve doktora tez destekleri, eğitim programları ve medya iş birlikleri, vakfın bu yöndeki kararlı adımlarını gösteriyor. TDV’nin ayrıca ARUP, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve HaberTürk TV gibi kurumlarla yürüttüğü ortak projeler, hem sektörel bilgi üretimini hem de kamu bilincini aynı potada eritiyor.

Havafoto Ayasofya

FOTO ALTI: DEPREM GÜVENLİĞİ VE GÜÇLENDİRME (AYASOFYA)

“Deprem Bilinci Eksikliği Riski Büyütüyor”
Prof. Dr. Akkar’a göre halk, Türkiye’nin deprem ülkesi olduğunun farkında; ancak depremlerin doğurduğu risklerin – can kaybı, ekonomik yıkım, sosyal travma – tam olarak bilincinde değil. Bu farkındalığın gelişmesi ise eğitimle mümkün. Toplumsal dayanışmanın ve vatandaşlık haklarının farkında bir yapının oluşabilmesi için eğitim seviyesinin yükseltilmesi gerektiğini vurgulayan Akkar, “Deprem konusunda hep başkasının inisiyatif almasını bekliyoruz. Bu da bizi atalete sürüklüyor,” dedi.

Yapısal Riskler: Nerede Duruyoruz?
Yapı güvenliği alanında TDV, çok sayıda akademik çalışmanın ve teknik raporun destekçisi. Özellikle zemin etüdü, performans analizi ve güçlendirme konularında üretilen bilimsel çıktılar; bina yönetmeliklerinden hızlı tarama projelerine, hasar tespiti süreçlerinden güçlendirme rehberlerine kadar geniş bir yelpazeye uzanıyor. TDV’nin aktif rol aldığı projeler arasında 2018 Türkiye Deprem Tehlike Haritası, İstanbul Hızlı Risk Tarama Projesi, Deprem Sonrası Hasar Tespit Yönetmeliği (2025) ve şu anda çalışmaları süren Bina Güçlendirme Yönetmeliği öne çıkıyor.

Sanayi Tesislerinde Depreme Hazırlık Eğitimleri

“Öncelikli Bölgeler Belirlenmeli, Veri Odaklı Hareket Edilmeli”
Prof. Dr. Akkar, Son Kahramanmaraş ve İzmir Bayraklı depremleri, yapı güvenliğinde bölgesel farklılıkların altını çizdi. TDV’ye göre riskli bölgelerin belirlenmesi, sistematik bir yöntemle yapılmalı. Özellikle İstanbul gibi yüksek nüfuslu bölgelerde yapılmış taramalar, Bakırköy, Zeytinburnu, Avcılar ve Kağıthane gibi ilçelerde yapısal riskin yüksek olduğunu ortaya koyuyor. Ancak bu çalışmaların benzerlerinin, diğer büyükşehirlerde de hayata geçirilmesi gerekiyor.

Kentsel Dönüşümde Yetkin Mühendislik Şart
TDV, kentsel dönüşüm süreçlerinin mühendislik etiği ve bilimsel ilkelere uygun yürütülmesi gerektiğini savunuyor. Akkar, “Bina tasarımlarını doğru uygulayabilecek yetkin mühendislik sistemine ihtiyacımız var,” diyerek İnşaat Mühendisleri Odası ve akademiyle yapılan iş birliklerinin önemine dikkat çekti. Vakıf, bu alandaki sertifikasyon süreçlerinde aktif rol almayı hedefliyor.

Deprem Simülasyon Tırı Eğitimleri-1

“Deprem Tırı” Örneği Yaygınlaşmalı
TDV’nin Tekirdağ Belediyesi ile gerçekleştirdiği “Deprem Tırı” projesi, yerel yönetimlerle yapılacak iş birliklerine iyi bir örnek teşkil ediyor. Akkar, benzer eğitim modellerinin ülke geneline yayılması gerektiğini, elde edilen gelirin ise deprem mühendisliği eğitimi alan öğrencilere burs olarak geri dönebileceğini söyledi. Kamu, yerel yönetimler, özel sektör ve STK’ların ortak hareket etmesi halinde, “deprem dirençli kentler” hedefinin ulaşılabilir olduğunu belirtti.

Türkiye Deprem Vakfı, bilimsel üretimi destekleyen yapısıyla yalnızca akademik çevrelerde değil, toplumun tüm katmanlarında güvenli yaşam alanları oluşturmak için çalışıyor. Bu doğrultuda eğitimden mevzuata, teknik projelerden toplumsal farkındalığa kadar her alanda deprem dirençli bir gelecek için katkı sunmaya devam ediyor.

Röportajın tamamı ST İnşaat Yapı & Malzeme Dergisi'nin Ağustos sayısında!