Depreme dayanıklı yapıların oluşturulmasında yalnızca güçlü malzeme değil, doğru mühendislik ve bilinçli uygulama da büyük önem taşıyor. Bu bilinçle hareket eden Atelsan Enerji Ltd. Şti., elektrik tesisatı uygulamalarında devrim niteliğinde bir yenilik geliştirdi: %100 yerli üretim kiriş boğazı sistemi.
Atelsan Enerji Ltd. Şti. Teknoloji Direktörü (CTO) Ali Atılgan, ürünün yapısal güvenliğe katkı sağlayan bir mühendislik çözümü olduğunu belirterek, “Ürünümüz tamamen deprem güvenliği üzerine geliştirildi. Geleneksel sistemlerde, kolon veya kiriş delme gibi hatalar yapısal zafiyet yaratıyor. Bizim sistemimiz, bu müdahaleleri ortadan kaldırarak binanın bütünlüğünü koruyor. Aynı zamanda işçiye kolaylık, mühendise güven, yapıya dayanıklılık sağlıyor.” dedi.
FOTO (Soldan Sağa): Atelsan Enerji Ltd. Şti. Teknoloji Direktörü (CTO), Yüksek Mühendis Ali Atılgan ve Atelsan Enerji Ltd. Şti. Genel Müdürü, Elektrik Mühendisi Murat Atılgan
Depreme Karşı Güvenli ve Temiz Çözüm
Atılgan, ürünün temel işlevini şöyle özetledi:
“Elektrik borularının kirişten duvar hattına doğrudan geçişini sağlayan bu sistem, klasik yöntemlerde görülen karmaşık ve riskli bağlantıların önüne geçiyor. Böylece hem yapısal elemanlara zarar verilmiyor hem de tertemiz bir işçilik elde ediliyor.”
İnşaatlarda aktif olarak kullanılan bu sistem, KOSGEB tarafından 99,7 puanla desteklenerek Türkiye’de en yüksek değerlendirme notunu aldı. Yaklaşık bir yıllık Ar-Ge süreci sonunda üretimine başlanan ürün, şu anda ülke genelinde yaygın şekilde kullanılmaya devam ediyor.
Yeni Patentli Ürünler Yolda
Atelsan Enerji, yalnızca mevcut ürünle yetinmeyip Ar-Ge’ye sürekli yatırım yapıyor. “Yaklaşık iki yıldır bu ürün sahada aktif olarak kullanılıyor. Şimdi önümüzdeki yıl için üç yeni ürün daha geliştiriyoruz. Hepsi mühendislik tecrübesi gerektiren, deprem güvenliğiyle doğrudan ilişkili patentli çözümler olacak,” diyen Atılgan, firmanın sürdürülebilir inovasyon anlayışını vurguladı.
Deprem güvenliği konusunda bilinçlenmenin arttığı bir dönemde, Atelsan Enerji’nin geliştirdiği bu sistem, Türkiye’nin kendi mühendislik gücüyle sektöre sunduğu önemli bir katkı olarak dikkat çekiyor.
