Koçer Yapı Madencilik; Silivri’de kum, Tekirdağ Saray’da agrega olmak üzere iki ocağı ile faaliyet gösteriyor. Yılda yaklaşık 3 milyon ton agrega üretimi gerçekleştiren marka, hem ürün hem hizmet kalitesiyle öne çıkıyor. Saray’daki taş ocaklarından çıkardıkları bazalt taşının kalitesine dikkat çeken Koçer Yapı Madencilik Yönetim Kurulu Başkanı Muhlis Koçal, sorularımızı cevapladı.

Koçer Yapı Madencilik’in hikayesini öğrenebilir miyiz?

İlk firmamız olan Tekkoç Madencilik’i 1988 yılında Tekirdağ’da kömür ocağı işletmek amacıyla ortağım ile birlikte kurduk. Ancak o dönem kömür ocağı açamadık ve iki yılın ardından ortaklığa son vererek firmayı İstanbul’a taşıdık. Kömür ocağı yatırımından vazgeçerek hafriyat alanında faaliyet göstermeye başladık. Zamanla yaptığımız işleri büyüttük ve önemli markalara hizmet verdik. Örnek vermem gerekirse Koç Üniveristesi’nin bulunduğu arazide hafriyat çalışmalarını biz yaptık. 2000 yılında ise Ömerli’de taş ocağı yatırımı yaparak mıcır ürettik. Bu ocağımızda yıllık üretimimiz yaklaşık 2,5 milyon tondu. Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün bağlantı yollarının ocağımıza denk gelmesi nedeniyle ocağı kapatmak zorunda kaldık. Bunun üzerine Silivri’de kum ocağı açtık. Ayrıca Tekirdağ Saray’da ise agrega taş ocağının ruhsatını devraldık. Bu iki ocağımızı işletmeye devam ediyoruz.

Tekirdağ Saray’da bulunun agrega ocağınız hakkında detaylı bilgi verir misiniz?

İstanbul ile Tekirdağ sınırı arasında yer alan bu yeni agrega ocağımız ile her iki bölgeye de hizmet verebiliyoruz. Bu ocaktan kıymetli bir taş olarak değerlendirilen bazalt taşını çıkartıyoruz. Bu nedenle tren yollarında da kullanılabilecek kalitede. Ayrıca beton ve asfalt kullanımında da bu taşlarımız hammadde olarak kullanılabiliyor.

Betonda agrega kullanımının önem nedir?

Agrega olmadan beton yapılamaz. Nitekim betonun içerisinde ağırlıklı olarak agrega kullanılmaktadır. Mukavemet sağlanması için agreganın kalitesine göre çimentonun dozu azalabilir ya da çoğalabilir. Saray’daki ocağımızdan çıkardığımız agreganın kullanıldığı betonlarda daha az çimento kullanımına ihtiyaç duyulacaktır. Çünkü daha önce de belirttiğim gibi agregamız kaliteli… Dolayısıyla agregamızın kalitesi nedeniyle, hazır beton sektörüne hem kalite hem de maliyet avantajı sağlıyoruz.

Asfalt, dış hava koşullarına çok fazla maruz kalan bir zemin. Asfaltta kullanılacak agreganın kalitesinde neye dikkat edilmesi gerekiliyor?

Hammaddenin yapısıyla ilgili bir durum… Asfalt yapımında sertlik oranı yüksek bir taş yani bazalt esaslı bir taş kullandığınız da asfalt çok daha uzun ömürlü olacaktır. Karayolları Genel Müdürlüğü, asfaltın en üst takabakasını, aşınmaya karşı mukavemeti yüksek olması nedeniyle bazalttan yapmayı tercih ediyor. Bizim ocağımızdan çıkardığımız taş bazalt olması nedeniyle, asfalt kullanımına da avantaj sağlıyor. Asfalt firmalarına agrega satmayı hedefliyoruz.

Ocaklarınızda kullandığınız makine ve ekipmanlarınız hakkında bilgi verir misiniz?

Bazalt ve kalker kırmak için kullandığımız makineler arasında farklılık var. Özellikle ikinci makineler daha farklı oluyor, makineleri ithal etmeniz gerekiyor. Taş sert ve aşındırıcı bir malzeme olması nedeniyle, üretim aşamasında kullanacağımız makinelerin hem yatırım hem de işletim maliyeti yüksek. Üretimde kullandığımız makine parkuru çalışmalarımızı kolaylaştıracak özellikte. Kırma eleme tesisimiz bulunuyor. Ocakta taşı çıkarmak üzere delme –patlatma ekipmanlarımız bulunuyor. Bu işlem ile çıkardığımız taşları ekskavatör ile yükleme yaparak, kamyon ile kırma eleme tesisimize taşıyoruz.

Kırma eleme tesisiniz hakkında bilgi verir misiniz?

Taş ocaklarında kırma eleme tesisi hammaddeye yakın olur. Zamandan ve maliyetten tasarruf sağlamak adına hızlı bir şekilde hareket etmeniz gerekiyor. Ocaktan aldığımız taşı, kırma eleme tesisinde ebatlandırarak müşterilerimize gönderilmek üzere hazırlıyoruz.

Yeni saha araştırmalarını, makine yatırımlarınız olacak mı yakın zamanda?

Madencilik sektörünün standart yatırımları var. Her firma saha ve makine yatırımlarında belli bir noktaya geldiğinde yatırımına ara verir. Eski kalker ocağımızın günlük üretim kapasitesi 8 ile 10 bin ton arasındaydı. Saray’daki ocağımızın kapasitesi eski ocağımıza nazaran daha düşük. Müşterilerimizden gelen talebe göre üretim kapasitemizi artırabiliriz.

Agrega sektöründeki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Şu ana kadar agrega sektörü tam kapasite ile çalıştı; ancak ülkemizde agrega satış fiyatları Avrupa ülkeleri ile kıyasladığımızda oldukça düşük. Batı ülkeleri üretimde ve nakliyede kullandığı makine ve ekipmanlarını kendisi ürettiği için, bu ekipmanları daha düşük maliyete ediniyor. Ayrıca maden sektörünün en önemli gideri mazot tüketimidir. Bir diğer önemli gider ise enerji. Kırma eleme tesisleri elektrik ile çalışıyor. Ülkemizde enerji ve mazot maliyeti yüksek. Bu da biz üreticileri olumsuz etkiliyor. Neticede taş ocakları şehrin dışında ve üretilen taş buradan şehir merkezlerine taşınıyor. Firmaların, müşterilere daha hızlı malzeme ulaştırmak ve üretimi sağlamaları için üretim kamyonlarını bünyesinde bulundurması gerekiyor. Dolayısıyla bu süreçte de tır ekipmanlarıyla birlikte bir nakliye ekibi kurması gerekiyor. Şoförlerle ilgili problem de bu noktada ortaya çıkıyor. Bir aracın maliyeti 500 bin TL üzerinde! Bu aracı şoföre teslim ediyorsunuz. Son yıllarda ağır araç kullanacak şoförlerin kalitesi çok düştü. Firmalara yaptıkları kaza karşısında 40 bin TL trafik sigortası şart koşuluyor. İş verenin, şoförün bugüne kadar ne kadar kaza yaptığını kaydeden bir belgeye ulaşabiliyor olması gerek. Böylelikle şoförün siciline göre iş değerlendirmesinde bulunabilinir. Bir dönem bu durum tasarı olarak yasal hale geçilecekti; ancak daha sonradan vazgeçildi. Halbu ki nitelikli şoför çalıştırabilmek ve masraflarımızı azaltmak adına bu uygulama bizim için önemli. Nakliye sırasında şoförlerin yapmış olduğu hatalardan firmalar çok fazla zarar görüyor. Şoförlerin çok daha nitelikli olması gerek. Maden sektörü için bir diğer önemli sorun ise ocağın işletilmesi için gerekli olan izin prosedürlerinin çok uzun sürmesi. Bu süreç daha kısa olmalı. İstanbul’daki taş ocaklarının maden ruhsatı temditlerinin her yıl yenilemesi gerekiyor. Bu sürecin uzaması ve ruhsat süresinin bitmesi durumunda maden ocağınının kapatılması tehlikesiyle karşı karşıya kalınıyor. Dolayısıyla Türkiye’de maden ocağı işletmek zor.

İş güvenliğini sağlamak adına nelere dikkat ediyorsunuz?

Maden ocaklarında iş güvenliğini sağlamak adına devletin yaptığı düzenlemeler var. Bu konuda iş güvenliği uzmanları ile çalışıyoruz. Uzmanların öncülüğünde gerekli önlemleri alıyoruz, belli periyotlarda iş güvenliği uzmanları ve çevre uzmanları tarafından denetleniyoruz.

Geleceğe yönelik hedefleriniz, planlarınız neler?

Firmamız yılda yaklaşık 3 milyon ton agrega üretimi yapıyor. Hedef kitlemizde inşaat sektörü önemli… Türkiye’de alt yapı alanında önemli yatırımlar yapıldı. Biz de bu alanda önemli işlere imza attık. Hedefimiz, önümüzdeki süreçte de üretime ve müşterilerimizin tercihi olmaya devam etmektir.