Yirmi birinci yüzyılın yirmi birinci yılına girdiğimiz bugünlerde dünyadaki robotik gelişmeleri bir yana bırakarak, birazda uzayda robotik alanda neler yaşanıyor, bu gelişmeleri birlikte inceleyelim diye düşündüm. Robotik sistemlerin uzay çalışmalarında kullanılması son bir yıl içerisinde giderek sıklaşmaya başladı. Farkında mısınız? Yapay zeka, sensör ve eyleyici uygulamalarındaki gelişmeler birçok endüstriyel alt sistemlerde olduğu gibi robotik sistemlerde başta kolaboratif robotlar olmak üzere birçok inovatif uygulamayı birlikte kullanmamızı sağladı. Özellikle robotik sistemlerin uzay araştırmalarına taşınması ile inovatif gelişmelerin hızlandığını görüyoruz. Son deneysel çalışmalar okyanusa iniş yapmanın sönümlemeden dolayı karaya iniş yapmaktan çok daha düşük riskler içerdiği gerçeğini ortaya çıkardı. Makina öğrenmesi ve beraberinde derin öğrenme ile yeni teknolojiler, yapay zeka alanında yapılan çalışmaları kolaylaştırdı. Bu durum, uzay araştırmalarında çalışan kuruluşların yapay zeka algoritmalarını birçok test ve uygulamada kullanmalarını artırdı.

Dünyanın ilk yapay uydusu Sputnik-1’in 1957’de dünya yörüngesine göndermesiyle başlayan robotik temelliuzay araştırmaları, en son Uluslararası Uzay  İstasyonu (ISS)’nda gerçekleştirilen robotik çalışmalar ile ileri boyutlara taşınmıştır. Özellikle, uzaydaki robotik keşifler konusunda son zamanlarda, Uluslararası Uzay İstasyonu’nda kullanılan kameraların astronotlarla birlikte kurulum, montaj, bakım işlemleri ve pil bloklarının değiştirilmesi maksatlı tasarlanmış Dexter ve Canadarm robot kol uygulamaları kolaboratif robotların gelişmesine öncülük etmiştir. Önceleri astronotlar tarafından kontrolü sağlanan Dexter robot kol, şu an tele-robotik kontrol ile yer ekipleri tarafından kilometrelerce uzaktan yer yüzeyinden kontrol edilmektedir. Geliştirilen Dexter robot kol bu alandaki son uygulamada görev olarak SpaceX Dragon kargo uzay aracını yakalama ve bırakma işlemini uzayda başarıyla gerçekleştirmiştir.

SpaceX firması tarafından uzaya ticari uçuşların başlatılması ile uzay araştırmaları konusunda yeni kilometre taşlarından birine daha ulaşıldı. Uzaya astronot ve kargo gönderilmesinde artık tüm işlemlerin tamamen yazılımlar ve yazılımların kontrol ettiği elektromekanik ve mekatronik sistemler tarafından otonom olarak gerçekleştirildiği bir zaman dilimindeyiz. Robotik sistemlerin bir operatör vasıtasıyla uzaktan kumanda edilmesini amaçlayan tele-robotik sistemlerin birçok medikal uygulamada çok sık kullanılmaya başlandığına tanık oluyorduk. Tele-robotik uygulamaların otonom sistemler ile birlikte uzay uygulamalarında yaygınlaşmasının uzay araştırmalarını daha sürdürülebilir hale getirebileceğini değerlendiriyorum. Yakın gelecekte robotik sistemlerin uzayda daha farklı uygulamalarda kullanılacağını göreceğiz. Örneğin, en son NASA’nın Mars yüzeyinde robotlar vasıtasıyla eklemeli imalat ile 3B yapılar kurması ile ilgili bir yarışma başlatması, robotik sistemlerin uzayda barınma başta olmak üzere birçok ihtiyacımızın karşılanmasında bize destek olacağını gösteriyor.

En son ocak ayı başında haberleşme uydumuz Türksat 5A, SpaceX firmasına ait Falcon9 fırlatma aracı ile uzaya başarı ile gönderildi. Ümit ediyorum, ülkemizin robotik alanda yapacağı doğru yatırımlarla uzay araştırmalarına katılan ülkeler arasında yerimizi alabiliriz.

Önümüzdeki aylarda dijital çağın yeni normalinde, robotik sistemlerin yapısını değiştirecek yenilikçi gelişmeleri sizlerle paylaşmak üzere, hepinize inovatif robotik çözümlerle dolu sağlıklı bir ay diliyorum.