İlk işbirlikçi robotunu 2008 yılında piyasaya sürmesinden bu yana küresel bir pazar lideri haline gelen Universal Robots, dünya çapındaki ofisleriyle kullanıcıları otomasyona entegre ediyor. Dünyada otomasyona artan eğilim süreçlerine bağlı olarak cobot endüstrisinin sürekli büyümekte olduğunu vurgulayan Universal Robots CEO’su Kim Povlsen, tüm dünyada otomasyona olan eğilimin yükseldiğini dile getirirken, 2021 yılında bir önceki yıla göre yüzde 44 artışla dünya çapında 31 bin adet cobot satıldığını ve 2026 senesine kadar cobot piyasasının üç kat artış yaşayarak 100 bin birimlik sevkiyatlarla 2 milyar doları aşacağının öngörüldüğünü söyledi. Hâlihazırda cobot piyasasını üç ana faktör etkilediğini söyleyen Povlsen, bunlardan ilkinin birçok ülkede artan işgücü sıkıntısı ve nitelikli çalışan eksikliği olduğunu ve bu noktada şirketlerin verimlilik ve kaliteyi korumak için çözüm olarak otomasyona geçtiğini söyledi. İkinci faktörün belirsizlik dönemlerinin ardından şirketlerin direncini ve üretimini piyasaya yakın tutma hedefinde olması olduğunu söyleyen Povlsen, üçüncü faktörün ise artan nüfus ve kentleşmenin, ürün ve hizmetlere olan küresel talebi arttırması olduğunu, bu sonuçla beraber şirketlerin daha da fazla üretme ihtiyacının belirginleştiği değerlendirmesinde bulundu.

“TÜRKİYE’DE OTOMOTİV VE METAL SEKTÖRÜNDE EĞİLİM YÜKSEK”

Universal Robots’un küresel piyasa payının yüzde 40 olduğu bilgisini paylaşan Kim Povlsen, şirketin küresel piyasa payıyla birlikte dünyanın lider cobot üreticisi olarak konumlandığını, 2022 yılında Türkiye’de 2021 yılına göre kurulumu yapılan endüstriyel robotların sayısında yüzde 50 artış yaşanarak küresel çapta 16. sıraya yerleştiğini söyledi. Bu oranların Türkiye’nin gelecekteki otomasyon potansiyelini işaret ettiğini dile getiren Povlsen, Türkiye piyasasının ilerleyen dönemler de de takiplerinde olacağını dile getirdi. Türkiye’deki endüstriyel robotların en yaygın paketleme ve paletleme, makine besleme, montaj vb. gibi elle yapılan işlemlerde kullanıldığını söyleyen Povlsen, Türkiye’de otomasyon eğiliminin yüksek olduğu endüstrilerin ise otomotiv ve metal sektörü olduğunu, kaynak alanındaki otomasyon çözümlerinin de bir diğer eğilimi ifade ettiğini söyledi. Ayrıca bu alanda küreselde de yüksek taleple karşılaştıklarını ifade etti.

NİLUS MÜHENDİSLİK’TEN OTOMOTİV DEVİNE HEMMİNG PROSESİ NİLUS MÜHENDİSLİK’TEN OTOMOTİV DEVİNE HEMMİNG PROSESİ

“DÜNYA ÇAPINDA 187 BİN KAYITLI KULLANICIYA EĞİTİM VERİYORUZ”

Türkiye’den UR Akademi’ye 2 bin kişinin kaydolduğunu aktaran Povlsen, “2020 senesinde Dünya Ekonomik Forumu, makinelerin ve otomasyonun 2025 senesine kadar dünya çapında 97 milyon iş yaratacağını açıkladı. Elbette, çalışanlar için bir cobot’un iki CNC makinesini birden aynı anda idare edebilmesi büyük bir değişim. Bu yüzden de geleceğin işgücünü eğitebilecek ve şirketlerinin otomasyonda uzmanlaşmasını sağlayacak; mevcut olanın da becerisini geliştirebilecek birinci sınıf robot eğitimi verme konusuna kendimizi adamış durumdayız. Bunu da dünyanın dört bir yanındaki 100 adet eğitim merkezlerimizde süratle gerçekleştiriyoruz. Bununla birlikte dünya çapında 187 bin kayıtlı kullanıcıya sahip UR Akademimizde online eğitimler sunuyoruz. Hâlihazırda Türkiye’de 2 bin kayıtlı kullanıcıya sahibiz” şeklinde konuştu.