Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi Taraflar Konferansı COP27’de, TÜRKÇİMENTO moderatörlüğünde düzenlenen yan etkinlikte, karbon yakalama ve depolama yöntemleriyle, hidrojen gibi yeni teknolojilerin avantaj ve dezavantajlarının yanında endüstriyel uygulama potansiyelleri ele alındı. Sera gazı emisyonlarının azaltılması zor sektörlerde, yüzde 100 karbon içermeyen yakıtlara geçerek dahi önlenemeyecek olduğunun, yeni teknolojiler geliştirilmeden sıfır emisyonun mümkün olmadığının altı çizildi.
 
COP27 yan etkinliği Çimento sektörünün çatı birliği TÜRKÇİMENTO moderatörlüğünde, “Gelişen Teknolojiler ve Enerji Geçişi: Türkiye İçin Engeller ve Olanaklar” başlığı altında gerçekleştirildi.
 
TÜRKÇİMENTO ve Özyeğin Üniversitesi iş birliğiyle ortak düzenlenen etkinliğin moderatörlüğünü, TÜRKÇİMENTO Çevre ve İklim Değişikliği Müdürü Canan Derinöz Gencel yaptı. Sunumda gelişen teknolojilerden, engellerden ve yeni teknolojileri ülkemizde uygulamak için sektörün ihtiyaç duyduğu gereksinimlerden bahsedildi. Gelişmekte olan ülkemizin kalkınmasında, bu sektörün stratejik bir öneme sahip olduğuna vurgu yapılırken, 2022'de enerji fiyatlarında ve değişen kurlarda zorluk yaşadığı belirtildi.

SPT, TÜRKİYE PAZARINDA İMREN SONDAJ MAKİNE İLE BÜYÜYOR SPT, TÜRKİYE PAZARINDA İMREN SONDAJ MAKİNE İLE BÜYÜYOR

AZALTIM YAPILMASI ZOR SEKTÖRLERDEN BİRİSİ ÇİMENTO

Yüzde 100 karbon içermeyen yakıtlara geçmemiz dahi sera gazı emisyonlarını önleyemez

Yeni teknolojiler kullanılmayan ya da yüksek maliyetler gerektirdiği için geçişin kolay olmadığı sektörleri ifade eden “azaltım yapılması zor sektörler”, etkinlikte ele alınan konuların başında geliyordu. Özellikle çimento sanayi, kimya sanayi, demir-çelik sanayi gibi sektörleri içine alan bu kategoride üretim yapan fabrikaların temel malzemeler ürettikleri ve bu sektörlerin çoğunda kaçınılmaz emisyonlar oluştuğu dile getirildi.
 
TÜRKÇİMENTO Çevre ve İklim Değişikliği Müdürü Canan Derinöz Gencel konuya ilişkin, “Yüzde 100 karbon içermeyen yakıtlara geçmemiz dahi sera gazı emisyonlarını önleyemez. Yeni teknolojiler geliştirilmeden maalesef sıfır emisyon mümkün değil. Bu sektörleri büyük oranda karbondan arındıracak teknolojiler mevcut olsa da bunlar henüz geliştirme aşamasındalar ve oldukça da maliyetliler. Sektörümüzün hammaddesi kireçtaşının çimentoya dönüştürülmesine ilişkin emisyonlar var. Biz bunlara proses emisyonları diyoruz çünkü kireçtaşı ciddi ölçüde sera gazı karbondioksit (CO2) üretmekte. İkinci kaynak ise enerji emisyonları. Çünkü hammaddeyi dönüştürebilmemiz için 1500 dereceye kadar yüksek sıcaklık gerekiyor. Elbette bir karbonsuzlaştırma stratejimiz var. Geleneksel yöntemlerin de bu stratejide önemli bir rolü olduğunu dile getirmeliyim. Biyokütle içeren alternatif yakıtlar ya da enerji verimliliği yatırımları ile enerji emisyonlarını azaltmamız mümkün. Öte yandan çimentonun ana maddelerinden olan klinker yerine farklı hammaddeler kullanmak da emisyon azaltımı açısından faydalı olacaktır. Elbette bu geleneksel yöntemler net sıfır emisyon için yeterli değil, gelişen teknolojilere ihtiyacımız var.” dedi.

TÜRK ENDÜSTRİSİNİN YENİ TEKNOLOJİLERİ UYGULAMAK İÇİN ALTYAPI İHTİYACI VAR

Ar-Ge, destekleyici altyapı, politika ve yasal çerçeve, devlet desteği, toplum tarafından kabul görme ve eğitim başlıkları altında ihtiyaçları ele alan Gencel, “Öncelikle araştırma ve geliştirme projelerine ihtiyacımız var. Endüstriyel ölçekli projeler, pilot projeler ve kamu finansmanı gerekmekte. Enerji talebi yüksek olan bir sektördeyiz. Temiz enerji kaynaklarına erişimimiz ve endüstri tarafından kullanılmak üzere yeterli hidrojen mevcudiyeti, üzerinde durulması gereken konular arasında yer almakta. Ve tabi ki altyapıya ihtiyacımız var” dedi.