YILMADEN KUZEY MAKEDONYA’DA YENİ TESİS SATIN ALDI
YILMADEN KUZEY MAKEDONYA’DA YENİ TESİS SATIN ALDI
İçeriği Görüntüle

Türkiye sanayisinin stratejik girdilerinden biri olan paslanmaz çelik sektöründe artan ithalat baskısı ve fiyat kırma uygulamalarının yarattığı haksız rekabet sorunu, anti-damping uygulamasının önemini bir kez daha gündeme taşıyor. Sektörün temsilcileri, Uzak Doğu ve Asya menşeili ürünlerin düşük fiyatlar ile iç piyasaya girmesinin piyasa dengelerini bozduğunu ve yerli üreticinin üretim yapamaz hale geldiğinin altını çizmekle birlikte Türkiye’nin en büyük paslanmaz çelik üreticisi Posco Assan tarafından da yeni açıklamalar geldi. Global ölçekte yeniden şekillenen koruyucu vergi politikalarının Türkiye’de de gerekli olduğunu söyleyen Kibar Holding CEO’su Haluk Kayabaşı, sektörü yok olma tehdidinden kurtaracak ve dışa bağımlılığı azaltacak çözümün, daha adil bir rekabet ortamının sağlanması ile mümkün olabileceğini söyledi.

HALUK KAYABAŞI: SEKTÖRDE ADİL REKABET STRATEJİK KORUMAYLA MÜMKÜN

Dampingli ithalata karşı daha proaktif ve kalıcı önlemler alınması gerektiğini belirten Haluk Kayabaşı, “Paslanmaz çelik, modern sanayinin hem stratejik hem de vazgeçilmez girdileri arasında önemli bir yere sahip. Otomotivden sağlığa, gıdadan enerjiye, sağlıktan mutfağa ve savuna sanayisine kadar çok geniş bir üretim yelpazesine sahip olması sebebiyle, yüksek katma değerli sektörlerin çoğunda kilit rol oynuyor. Ancak maalesef mevcut üretim, sanayinin artan ihtiyacının yalnızca üçte birini karşılayabiliyor. Ülkemizin paslanmaz çelikte sürdürülebilir bir büyüme yakalaması için dampingli fiyatların yarattığı baskının ortadan kaldırılması gerekiyor. Sektörde adil rekabet, yerli üreticiye stratejik savunma sağlanmasıyla mümkün” dedi.

Asya ve Uzak Doğu menşeli ürünlerde görülen dampingli fiyatların, iç piyasadaki rekabet ortamını bozduğunu ve yerli üreticilerin yatırım kapasitesini zayıflattığını hatırlatan Kayabaşı, “Bilhassa Çin ve Endonezya’dan gelen düşük fiyatlı ürünlerin iç piyasada oluşturduğu haksız rekabet için Ticaret Bakanlığı'mıza başvuruda bulunduk. İlgili makamların, eşit şartlarda rekabet etmeyen bu anlayışa karşı milli ekonomimizi kalkındırmaya yönelik adımlar atacağına inanıyoruz. Bu yaptırım, yeniden yeşerecek sektörümüze can suyu olacak. Demir-çelik sektörü, Türkiye ekonomisinin ve sanayimizin temel sütununu oluşturuyor. Böylesine güçlü bir ürünü, dışa bağımlı hale getirmek ülkemiz için büyük bir kayıp olur. Türkiye’nin yıllık soğuk haddelenmiş paslanmaz çelik tüketimi 400–450 bin ton civarında. Ancak bu tüketimde ithalat %80 gibi bir paya sahip. Biz iç pazar ihtiyacının %70'ini karşılayabilecek kapasitedeyiz. Yerli üretimi güçlendirmek, hem cari açık açısından hem de sanayimizin stratejik bağımsızlığı için çok önemli. Anti-damping önlemi uygulanırsa, üretimimiz büyür, kapasite kullanım oranlarımız artar, fabrikalarımız daha düşük maliyetle üretim yapar. Bu sayede istihdam artar, yatırım iştahı canlanır ve Türkiye’nin rekabet gücü güçlenir” diyerek yerli ve yabancı yatırımcının kazanılması gerektiğine vurgu yaptı.

JI SEOB CHOI: “REKABET ADİL OLURSA KAZANAN TÜRKİYE OLUR”

Paslanmaz çeliğin en güçlü oyuncuları arasında yer alan Posco Assan’ın CEO’su Ji Seob Choi, ithal ürünlerle mücadelenin, tüm yerli sektör temsilcilerinin ortak mücadelesi olması gerektiğini belirterek, sektör temsilcilerine çağrıda bulundu: “Türkiye’nin tek yerli üreticisi olarak dampingli ithal ürünlerle mücadele ediyoruz. Çin ve Endonezya’dan gelen ürünler çoğu zaman maliyetinin altında satılıyor. Bu ülkelerdeki fabrikalar devlet destekleriyle ayakta tutuluyor. Amaç Türkiye pazarını ele geçirmek. Bugün Avrupa Birliği, Çin ve Endonezya’ya karşı %30’a varan önlemler uyguluyor. Amerika’da bu oran %50’lere kadar çıkıyor. Dünyanın pek çok ülkesi kendi sanayisini korumak için aynı yolu izliyor. Türkiye’de de benzer önlemler alınırsa biz üretimimizi büyütür, kapasitemizi artırır, daha fazla yatırım ve istihdam yaratırız. Biz rekabetten kaçmıyoruz. Ama rekabet dampingli ürünlerle değil, eşit koşullarda olmalı. Eğer gerçekten Türkiye pazarında olmak istiyorlarsa, bizim gibi gelsin yatırım yapsınlar, üretim yapsınlar, istihdam sağlasınlar. O zaman rekabet de adil olur, kazanan da Türkiye olur.”