Günümüz proses endüstrisi tesislerinin başarılı sayılması için üç alana bakılıyor. İlk bakılan tesisin fikirden üretime ne kadar süre içinde geçtiği. Pazara erişim süresi olarak da adlandıran bu sürenin uzun sürmemesi zorunlu. İkinci konu esneklik. Farklı hammaddelerle çalışabilmesi ve özel isteklere uygun ürünleri hissedilir maliyet artışları olmadan değişik miktarlarda üretebilmesi tesisin adeta yaşamda kalma garantisi. Üçüncü husus operasyonel mükemmellik. Bu başlık imalat verimliliğini, bakım performansını ve emniyetli çalışmayı kapsıyor. Bu sayede ne üretim duruyor, ne ekipman ömürleri kısalıyor, ne de iş kazaları yaşanıyor. Hem çalışan başına ciro sektör benchmark’ları aşılıyor, hem de tesis ömrü 40 yılı aşıyor

 • • •

Tesislerin bu alanlardaki başarısını günümüzde tek bir nedene indirgememiz olanaklı. Bu neden dijitalleşme!   Otomasyon sonrası düzey olarak kabul ettiğimiz dijitalleşme, tesislerin başarı boyutları olan pazara erişim, esneklik ve operasyonel mükemmellik alanlarına ne kadar nüfuz ederse başarı da o kadar büyük oluyor. Bu gerçek kimyada da, gıdada da, ilaçta da, rafineride de değişmiyor. Dijital dönüşümü sağlayabildikleri oranlarda tesislerin net varlıklar getiri oranı (return on net assets) yükseliyor.

• • •

Dijitalleşmek için proses endüstrisi firmalarının önünde iki yol var; ya kendilerini bir tedarikçiye teslim edecekler, o tedarikçinin yetenekleri ve vizyonu kadar ilerleyecekler. Ya da kendi vizyonlarını geliştirip bağımsız çalışacaklar. İlk seçenek düşük riskli, ancak rekabet farklılığı kazandırmıyor. İkinci yola girmek için hem teknoloji bilgisine hem yatırım yönetimi becerisine ihtiyaç var. Ancak vaatler daha cazip, umutlar daha yüksek.

Gelin bu konuyu Proses Zirvesi’nde derinlemesine işleyelim…