Şu tartışmasız bir gerçek ki; ‘teknoloji üretmeyen bir ülke bağımlıdır’. Peki, kaçımız bu konuyu dert ediyor dersiniz? Bence bu soruyu önce kendimize bir soralım!..
Birçoğumuzun içinde insancıl duygular vardır. Hepimiz açlık çeken insanlara yardım etmek isteriz. Hepimiz çocukları okutmak, Çocuk Esirgeme Kurumu’ndaki çocuklar için bir şeyler yapmak isteriz. Yine hepimiz kansere çare bulunmasını canı gönülden isteriz ama tüm bunları istemekten öteye hiçbir zaman gidemeyiz…
Türkiye’nin teknoloji yatırımı konusunda istenilenin çok gerisinde olduğu gerçeği, bu yukarıda sıraladığım maddeler gibi hepimizin ortak derdi olmalıydı. Dertlenmeliydik ama üzerimize düşeni de yaparak!..
Aslında bu konuyu kendine dert edinen biri var aramızda. Biraz şaşırıp, biraz da utanmamız gereken biri var; ‘Festo Genel Müdürü Otto Bauer’ var aramızda. Utanmalıyız, çünkü bu ülkenin geleceğine biz, Otto Bauer’den daha fazla muhtacız…
şimdi hiç kimse, “Bay Bauer Festo ürünlerinin daha çok kullanılmasını istediği için, Türkiye’nin teknoloji yatırımını çok önemsiyor” şeklinde bir yanılgıya düşmesin. O bunu bir Türkiye aşığı olarak istiyor ve ben de buna şahidim…
Nasıl şahit olduğumu anlatayım:
Aslında kendisini çok eskiden beri tanırım. En son WIN Fuarı’nda görüştük. O ilk kucaklaşmanın ardından, sordum; nasılsınız, işleriniz nasıl?
‘Bir dokun bin ah işit’ atasözü yerini buldu!“Bay Bauer o hoş Türkçe’si ile anlattı, ben dinledim.
Ve onu çok üzen bir konuya, teknolojiye geldi söz. Gözlerimin içine bakarak, titreyen bir ses tonuyla; ‘‘Türkiye’de teknoloji ve eğitime hizmet eden çok az iş yapılıyor, bu Türkiye gibi bir ülke için büyük kayıp’’ dedi. Gözlerimi gözlerinden kaçırdım, çünkü ikimizin de gözleri dolmuştu…
Bu ifadeleri hiç kimse hafife almasın! Bu sözlerin sahibi olan adam bir Alman ve kısa bir süre sonra emekli olacak. En büyük hedefi Amasya’ya yerleşerek elma yetiştirmek. Yani teknoloji yatırımına muhtaç olan o değil, biziz.
Bunu idrak edemememiz ya da bu konu için gereğini yerine getiremememiz başka bir sorun, ancak; Türkiye’nin bağımlılığını azaltmak için çalışmak, bizim öncelikli sorunumuz olmalıydı.
Bu sözlerim tabi ki var olma savaşı veren firmalar için değil ama bugün sektöründe ciddi yerlere gelmiş firmalarımız var…
Kısa vadede para kazanmayı hedeflediğiniz zaman, yaptığınız işin katma değer üretip üretmediğine bakmazsınız. Tek hedefiniz vardır, o da para kazanmak.
Ancak, hiç kimse inkar etmesin ki, şirketlerimiz belirli bir geçmişe ve pazar payına sahip olduktan sonra, yeni yatırım için teknolojiyi tercih edebilirler. Yeter ki biz bu işten kaç para kazanırız yerine, bu yatırımımız nasıl bir katma değer üretir sorusuna yanıt bulsunlar…
şimdi ben kendi adıma Bay Bauer’in nezdinde tüm Türkiye’ye söz veriyorum; teknolojiye hizmet etmeyen hiçbir yatırım yapmayacağım.
Ya siz?..