DilaraKızrak Design Studio Kurucusu İç Mimar Tuğçe Dilara Kızrak Çelik, işlevsellik, estetik ve kullanıcı deneyimi odaklı projeleriyle dikkat çekiyor. Teknoloji, sürdürülebilirlik ve insan psikolojisinin iç mimarlığa etkilerine dair yaklaşımını bizlerle paylaşan Kızrak, her projenin bir yaşam biçimine dönüştüğünü vurguladı.
FOTO: DilaraKızrak Design Studio Kurucusu İç Mimar Tuğçe Dilara Kızrak Çelik
Öncelikle sizi ve Dilara Kızrak Design Studio’yu tanıyabilir miyiz?
Ben Tuğçe Dilara Kızrak Çelik. İstanbul Kültür Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü’nden 2010 yılında mezun oldum. Mezuniyetimin ardından, aralarında Six Senses Kocataş Mansion ve Four Seasons Private Residences Istanbul gibi projelerin de bulunduğu pek çok seçkin konut, ofis ve otel projesinde görev aldım. Sektörün önde gelen firmalarında edindiğim benzersiz deneyimin ardından, 2019 yılında DilaraKızrak Design Studio’yu kurmaya karar verdim.
DilaraKızrak Design Studio, multidisipliner yapısıyla öne çıkan bir tasarım stüdyosudur. Konut projelerinden ticari alanlara, butik otellerden konsept mağazalara kadar geniş bir yelpazede hizmet veriyoruz.
Her projemizde kullanıcıyı merkeze alarak yaşam tarzına uyumlu, karakter sahibi ve zamansız mekânlar tasarlamayı hedefliyoruz. İşlevsellik, estetik ve kullanıcı deneyimini dengelemek ve bu doğrultuda duyduğumuz tutku bizi farklı kılıyor.
Güncel tasarım yaklaşımlarını ve değişen dünya düzeninin dinamiklerini yakından takip ediyoruz.
Kariyerinizin başından bugüne kadar iç mimarlık sektöründeki en büyük değişimin ne olduğunu düşünüyorsunuz?
Kesinlikle teknolojinin ve dijital araçların iç mimarlık süreçlerine entegrasyonu diyebilirim. Render ve görselleştirme teknikleri başta olmak üzere, BIM sistemleri, VR/AR uygulamaları ve dijital üretim teknolojileri sektörü dönüştürdü. Ayrıca kullanıcı odaklı, sürdürülebilir ve esnek yaşam alanlarına olan talep de ciddi anlamda arttı. Artık estetik kadar çevresel ve duygusal sürdürülebilirlik de ön planda.
Projelerinizde size ilham veren temel prensipler veya yaklaşımlar nelerdir?
İlhamımızı çoğu zaman doğadan, sanat akımlarından ve mimari tarihten alıyoruz. Ancak temel yaklaşımımız, mekânın ruhunu ortaya çıkarmak ve kullanıcıyla gerçek bir bağ kurmasını sağlamak. Her proje, bulunduğu çevreden ve kullanıcı profilinden izler taşımalı. Sade, zamansız ve özgün tasarımlar üretmeyi hedefliyoruz.
Bugüne kadar üzerinde çalıştığınız projeler arasında sizi en çok heyecanlandıran veya gururlandıran hangisi oldu? Neden?
İstanbul’un kalbinde boğazın iki tarafını da panoramik gören bir otel projesi beni hem çok zorladı hem de çok gururlandırdı. Aslında hem bir restorasyon projesini hem de 5 yıldızlı bir tesisi aynı anda böyle bir lokasyonda hayata geçirmek benzersiz bir tecrübeydi. Tarihi dokuyu modern yorumla birleştirmemiz gerekiyordu. Kültürel mirasa saygı gösterirken aynı zamanda konforlu, çağdaş bir atmosfer yaratmak zorundaydık ve arazi şartları çok zorluydu. Sonuçta ortaya çıkan proje hem kullanıcılar hem de sektör profesyonelleri tarafından büyük beğeni topladı. Benim için de büyük bir motivasyon oldu.
Bir projeye başlarken ilk adımlarınız nelerdir? Müşteri ihtiyaçlarını ve beklentilerini nasıl anlıyorsunuz?
İlk adım her zaman detaylı bir keşif ve dinleme süreci. Mekânı fiziksel olarak görmek, kullanıcılarla birebir görüşmek ve ihtiyaç analizleri yapmak bizim için vazgeçilmez. Mood board’lar, örnek materyaller ve işlevsel senaryolar üzerinden müşterilerle birlikte ilerliyoruz. Empati kurmak ve gerçekten dinlemek bu sürecin kilit noktası. Bu işin kilit taşı nedir derseniz doğru iletişim derim.
Tasarım felsefenizi birkaç kelimeyle özetleyecek olsanız, bunlar ne olurdu?
Zamansızlık, işlevsellik, sadelik ve duyusal deneyim.
Sürdürülebilirlik ve çevre dostu tasarım prensipleri projelerinizde ne kadar yer alıyor? Bu konuda örnekler verebilir misiniz?
Sürdürülebilirlik bizim için artık bir tercih değil, zorunluluk. Geri dönüştürülebilir malzemeler, yerel üreticilerden tedarik, enerji verimliliği sağlayan çözümler gibi kriterleri her projeye entegre etmeye çalışıyoruz. Örneğin bir konut projemizde, doğal ışık kullanımını maksimize eden yerleşim planı ve yerel taş malzeme kullanımıyla hem estetik hem de çevreci bir çözüm ürettik.
Mekânın insan psikolojisi ve davranışları üzerindeki etkisine dair düşünceleriniz nelerdir? Tasarımlarınızda bu etkiyi nasıl optimize ediyorsunuz?
Mekânlar insanların ruh hâlini, üretkenliğini ve sosyal ilişkilerini doğrudan etkiler. Mesela; mavi ve yeşil gibi soğuk tonlar sakinleştirici etki yaratırken, kırmızı ve turuncu gibi sıcak renkler enerji ve hareket hissi uyandırır. Renkler mekânlara ve amaçlara doğru hizmet etmelidir.
Biz de bu bilinçle her tasarımımızda ışık, renk, doku ve akustik gibi unsurları psikolojik etkileriyle birlikte değerlendiriyoruz. Mesela bir çalışma alanında dikkat dağıtmayacak ama enerjiyi yüksek tutacak tonları ve materyalleri tercih ediyoruz.
Yeni ve inovatif yapı malzemelerini takip ediyor musunuz? Gelecekte iç mimaride sıkça göreceğimizi düşündüğünüz malzemeler var mı?
Evet, bu konuda çok meraklı ve araştırmacıyız. Özellikle biyolojik olarak çözünebilen malzemeler, akıllı yüzeyler ve 3D baskı teknolojileriyle üretilmiş yapılar ilgi alanımızda. Gelecekte karbon ayak izini azaltan, hafif ve çok amaçlı kullanılabilen kompozit malzemeleri daha sık göreceğimizi düşünüyorum. Bu durum iş yükünü hafifletirken zamandan da tasarruf etmemizi sağlayacak gibi görünüyor.
Akıllı ev sistemleri ve otomasyon teknolojileri iç mimarlık projelerinizi nasıl etkiliyor? Bu teknolojileri ne sıklıkla kullanıyorsunuz?
Akıllı sistemler artık yaşam kalitesini artıran standart birer unsur haline geldi. Aydınlatma, iklimlendirme ve güvenlik sistemlerini entegre edecek şekilde altyapıyı projeye baştan dahil ediyoruz. Kullanıcı dostu arayüzlerle kontrol edilebilen sistemler, özellikle ofis ve konut projelerinde sıkça tercih ediliyor.
Özellikle pandemi sonrası dönemde evde keyifli vakit geçirmeyi sağlayan ve kullanımı giderek artan bir sistem de akıllı ev ve otomasyona dahil ettiğimiz ses ve sinema sistemleri diyebiliriz. Doğru bir senaryo ile kurgulandığında perdeleri kapatıp, ses ve ortam ışığı ayarlayan bu sistemler oldukça talep gören ve yaşam konforunu arttıran unsurlar arasında.