Küresel salgının içinde bulunduğumuz ikinci yılında, endüstri ve akademide, uygulama modeli olarak yeni çözüm taktiklerinin geliştirildiği bir dönemden geçiyoruz. Sanayi ve akademi olarak, her iki alan ileri teknoloji uygulamaları ile kendilerini hibrit modellere hazırlıyor. İşin belki de çok farkında olmadan gelişen yönü, hibrit modellerle kurgulanan etkinliklerin tıpkı kolaboratif robotlardaki insan-robot etkileşimi veya insan-robot aktif iş birliği gibi sanayi ve akademide daha fazla etkileşim sağlaması ve potansiyel iş birliklerinin önünü açıyor olmasıdır.

Kolaboratif robotlardan bahsetmişken, kısaca bu alandaki son gelişmelerden de söz etmeden geçmeyelim. Artık hepimiz biliyoruz ki, endüstride kolaboratif robotlar ile başlayan aktif iş birliği modeli yani robot ve operatörün aynı çalışma zarfını kullandığı modeller, başta montaj ve üretim hatları olmak üzere endüstrinin birçok alanına uyum sağlayarak yaygınlaşmaya başladı. Özellikle otomotiv ve beyaz eşya sektörlerinde somut saha uygulamaları ile sıkça karşımıza çıkıyor. Öte yandan, savunmada ön saflara taşınan kolaboratif robotik sistemler gibi dünyada pandemi döneminde sağlık sektöründe de ön saflarda kritik sağlık işlemlerinde kullanılabilecek kolaboratif robotların geliştirilmesi hız kazandı. Yakın zamanda bu alanda inovatif yeni tasarım ve ürünlerin Ar-Ge çalışmalarının yer aldığı sistemler, teknoloji hazırlık seviyesinde elde edilecek ilerlemelerle sahada artacak gibi görülüyor.

Benzer gelişmelerin, içinde bulunduğumuz pandemi ortamının zemin hazırlamasıyla, sanayi ve akademi ortak çalışmalarında yeni iş birliği modellerini de beraberinde getireceği kesindir. Son dönemde sayıları artan teknoparklar, kuluçka merkezleri, patent ofisleri ve genç girişimci desteklerinin potansiyel iş birliklerinin gelişmesinde önemi büyüktür. Robotik ve eklemeli imalat alanlarında Japonya’da ve Türkiye’de gerçekleştirilen son katıldığım iki hibrit konferansta şunu gördüm; genç girişimciler yeni bir model olarak kuluçka merkezlerinde geliştirdikleri firmaları ile endüstri için ileri teknoloji çözümleri sağlayarak sanayide
yer bulmaya başlıyorlar.

Akademi ve sanayi iş birliklerinin pekiştirilmesinde katalizör etkisi gören bir başka önemli parametre ise lisans öğrenci stajları, lisans bitirme projeleri, yüksek lisans ve doktora tezleridir. Örneğin, genç bir mühendislik lisans/lisansüstü öğrencisinin, üniversite-sanayi iş birlikleri içerisinde yetişerek endüstriye kazandırılması, endüstri için en değerli kazanımdır. Üniversite-sanayi iş birliklerinde kritik önemi olan bu konuları önümüzdeki yazılarımda çok daha detaylı örneklerle sizlerle paylaşmayı düşünüyorum. Yazımın en başında bahsettiğim farklı hibrit etkinliklerle birlikte tüm bu çalışmaların daha da ileri seviyelere taşınabileceğini değerlendiriyorum.

Son olarak, endüstriden farklı robot firmaları ve entegratörleri tarafından birçok örnek robotik sistem entegrasyon çözümlerinin ve saha deneyimlerinin paylaşıldığı Robot Yatırımları Zirvesi ve Sergisi’nin bu yıl altıncısı 5 - 7 Ekim 2021 tarihleri arasında sanayinin kalbi Tuzla’da Viaport Marina Expo Center’da gerçekleştirilecek. Hibrit olarak fiziki ve dijital organizasyonun birleşimiyle gerçekleştirilecek Zirve’de sizlerle buluşmayı sabırsızlıkla bekliyorum.

Önümüzdeki aylarda dijital çağın yeni normalinde, endüstri ve akademinin gelişmesinde etkin rol oynayan yenilikçi uygulamaları sizlerle paylaşmak üzere, hepinize inovatif, özgün mekatronik çözümlerle dolu sağlıklı bir ay diliyorum...