Kongrenin ilk gününe katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Türkiye'nin ekonomik büyümesi ve artan enerji ihtiyacı bağlamında rüzgar enerjisi sektöründeki önemli gelişmeleri ve hedeflerini konu aldığı konuşmasında Türkiye'nin enerji talebinin son 20 yılda 2 katına çıktığını ve önümüzdeki 20 yılda da enerji talebinin bir kat daha artmasının beklendiğini söyledi. Rüzgar enerjisi potansiyelinin, güncellenmiş atlas verilerine göre mevcut teknoloji ve şartlarda yaklaşık 100.000 MW, gelişen teknolojiler sayesinde ise 150.000 MW seviyelerine çıkabileceği öngörüldüğünü belirten Bayraktar, bu potansiyelin yaklaşık 140 milyar dolarlık bir yatırıma tekabül edeceğini kaydetti. Bayraktar, 20 yıl sonra ülkenin elektrik ihtiyacının yüzde 25’ini rüzgardan karşılamış olmayı hedeflediklerini de sözlerine ekledi.

“AB YENİLENEBİLİR ENERJİ PAYI YÜZDE 45’E ÇIKARMAYI HEDEFLİYOR”

TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Varank, konuşmasını şu sözlerle gerçekleştirdi: “Özellikle, pandemi nedeniyle yaşanan tedarik zincirlerindeki kırılmaların, Rusya- Ukrayna Savaşı’yla yaşanan enflasyon, gıda ve enerji krizi gibi gelişmelerin yenilenebilir enerjiye geçişte katalizör rolü olduğunu görüyoruz. Dünya, önümüzdeki 5 yılda, önceki 20 yılda yaptığı kadar yenilenebilir enerji yatırımını sisteme eklemeye hazırlanıyor. Avrupa Birliği, enerji tüketiminde yenilenebilir enerji payını 2030 yılına kadar yüzde 45’e çıkarma hedefi doğrultusunda geçtiğimiz hafta Rüzgar Enerjisi Eylem Planı’nı yayımladı. Biz de buradan hareketle, Mecliste yakın zamanda kabul ettiğimiz 12. Kalkınma Planıyla uyumlu olarak sürdürülebilir enerji arzını teminen enerji portföyümüzü çeşitlendiriyoruz.” 

“RÜZGAR, ENERJİDE DIŞA BAĞIMLILIĞIMIZIN AZALTILMASI İÇİN ÖNEMLİ”

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Mustafa Yılmaz, konuşmasına rüzgar enerjisinin önemini şu sözlerle anlattı: “Rüzgar enerjisi, çevre dostu büyüme ve kalkınma için umut ve bereket sembolüdür. Rüzgarın enerji bağımlılığını azaltmada ve güçlü bir Türkiye yolunda önemli bir adım olduğunu düşünüyoruz. 2053 vizyonuyla hazırlanan kalkınma planı ve ulusal enerji eylem planlarında, "ithal kaynak bağımlılığının azaltılması, yenilenebilir enerji kaynaklarının artırılması ve net karbon sıfır hedefine ulaşılması" hedeflerimiz arasında yer alıyor. Ayrıca depolamalı Rüzgar Enerji Santralleri (RES) ve Güneş Enerji Santralleri'nin (GES), bu hedeflere ulaşmada önemli rol oynuyor.” 

“TÜRKİYE AVRUPA RÜZGAR ENERJİSİ SEKTÖRÜNDE LİDER BİR OYUNCU OLABİLİR"

Avrupa’daki rüzgar enerjisi ve bu alandaki hedeflerle ilgili konuşan WindEurope CEO’su Giles Dickson: “Rüzgar enerjisi, Avrupa’nın elektrik tüketiminin yüzde 17’sini oluşturuyor. AB’nin rüzgar enerjisinin kullanımını önemli ölçüde artırmayı ve üretimi de Avrupa’da yapmayı hedefliyoruz. Avrupa Komisyonu’nun Avrupa'daki rüzgar enerjisi endüstrisinin büyümesini ve rekabetçiliğini desteklemek için 15 spesifik eylem ve tedbir içeren bir rüzgar gücü paketi yayınladık. Türkiye’nin hem nadir toprak elementleri hem de Avrupa’nın rüzgar enerjisi ihtiyacının karşılanmasında önemli bir potansiyele sahip.” 

23 NİSAN’DA TRAFO DUVARINDAN TUVALE 23 NİSAN’DA TRAFO DUVARINDAN TUVALE
“RÜZGARDAKİ BÜYÜK POTANSİYELİMİZİ FIRSATA ÇEVİRMELİYİZ” 

Türkiye’nin rüzgar görünümü hakkında detaylı bir tablo çizen TÜREB Başkanı İbrahim Erden, konuşmasına şu başlıklara değindi: “Türkiye’nin 12 bin MW’lık kurulu rüzgar gücüyle dünyada 12’nci, Avrupa'da ise 6’ncı sırada yer alıyor. Bu noktalara gelmek elbette kolay olmadı. Bu doğru ve kararlı bir planlama, yenilenebilir enerjiye dönüş ve bu alanda getirilen alım garantileri ve özellikle yerli aksamla ilgili teşvikler sayesinde gerçekleşti. Türkiye’nin ihracat gücü de dikkate alındığında hem Türkiye hem yurt dışına yapılacak imalatla bir yandan kurulu gücümüz büyürken diğer yandan sanayimiz kat be kat büyüyebilecek potansiyele sahip. Biz de bu yüzden gelecek bu potansiyeli görüp önümüzdeki döneme ‘Rüzgârın Yüzyılı’ diyoruz. İşte bu potansiyeli değerlendirdiğimiz zaman “sırtımızı rüzgâra verip önümüze güneşi aldığımız zaman rüzgârın yüzyılında yürümeye devam etmiş olacağız. Türkiye’de şu anda 30 bin MW’a yakın kapasite tahsisi yapıldı. Mevcut kapasite ve açıklanmasını beklediğimiz deniz üstü (offshore) kapasite ile beraber bu rakam gelecek dönemde 40 bin MW’ı aşacak. Dolayısıyla 2035 yılına kadar geçecek sürede Ulusal Enerji Planı’nda belirlenen 29,600 MW rakamını da aşacak çok büyük bir potansiyelimiz var. Bu ulusal potansiyelle beraber sanayide entegre olduğumuz Avrupa’nın da çok daha büyük rüzgâr kurulu güç hedefleri var. İşte bu büyük yatırımları hayata geçirebilmek için de geçmiş yatırım deneyimlerinde de gördüğümüz önemli engelleyici faktörleri ortadan kaldıracak adımları atmalıyız. Bunların arasında yatırım sürecinde ortaya çıkan TEA, imar, ÇED, orman, tabiat varlıkları gibi idari izin süreçlerinde giderilmesi gereken önemli sorunlarımız var. Ayrıca, Arazi tahsisleri alanında özellikle de orman ve mera arazi tahsislerinde yatırımları geciktiren önemli aksamalar yaşıyoruz. Bunun dışında da işletme döneminde sistem kullanım bedelleri, arazi kullanım bedelleri gibi maliyet artırıcı unsurlar ve elektrik piyasasındaki çeşitli kısıtlayıcı düzenlemeler ile yatırım maliyetlerini artıran önemli unsurlar görüyoruz. Bu sorunlara ek olarak da finansman ile ilgili ulusal ve global sorunlar bir araya geldiğinde, günümüzde yatırımları hızlı bir şekilde yapmak maalesef oldukça güçleşiyor. Bizim; devletimizden, meclisimizden, özellikle de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve EPDK’dan beklentimiz; bu sorunları asgariye indirmesi ki, yatırımcılarımız önümüzdeki bu büyük potansiyeli Rüzgarın Yüzyılı fırsatlarına çevirsin. Bizler de hep birlikte hem yatırım hem sanayi alanında hızlı bir büyümeyi gerçekleştirip gerçekten rüzgârın yüzyılını yaşayabilelim.”

“RÜZGAR ENERJİSİ YEŞİL KALKINMA HEDEFİNE ULAŞMAK İÇİN ÖNEMLİ BİR ARAÇ”

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, "Rüzgar enerjisi, Türkiye'nin yeşil kalkınma hedeflerine ulaşmasında önemli bir araç olacak. Bu doğrultuda, Bakanlığımız, rüzgar enerjisi sektörünün gelişimini desteklemek için önemli çalışmalar yürütüyor. Bu çalışmalar kapsamında, rüzgar enerjisi projelerinin finansmanını kolaylaştıracak yeni finansman mekanizmaları geliştiriyoruz. Ayrıca, rüzgar enerjisi sektörünün Ar-Ge ve inovasyon kapasitesini güçlendirmek için de çalışmalar yapıyoruz. 2002 yılında üretilen ilk yerli kanatla başlayan serüvenin bugün 25 bin kişinin doğrudan istihdam edildiği ve yıllık 1,5 milyar euro ciro elde eden dev bir sanayiye dönüştüğünü belirtiyor. Üretilen ürünlerin yüzde 75'inin 52'den fazla ülkeye ihraç edildiğini, kule, kanat, jeneratör gibi yerli bağlantı ekipmanlarının üretiminde yüzde 60 yerlilik oranına ulaştıklarını belirterek bu başarıyla yetinmeyeceğiz. Açık deniz rüzgar türbinlerinde de yetkinlik kazanmayı ve yeni endüstri bölgeleri açmayı planlıyoruz. Çandarlı Limanı'nı bu doğrultuda Ulaştırma Bakanlığı ile birlikte hayata geçirilecek ve milli rüzgar türbin markasını sektörle birlikte çıkarmayı amaçlıyoruz. Yatırım, üretim ve istihdam rotasında dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmayı ‘enerji bağımsızlığı’ ile gerçekleştirebileceğiz.”