Takım çalışmasının önemini herkes çok iyi bilir. Takım çalışması uygulayarak hedeflenen sinerji ve başarıyı her alanda elde etmek mümkün. Artık sahada takım çalışmasının omurgası robotlardan oluşuyor. Bu nedenle, firmaların birçoğu takıma bir veya birkaç robotu da ekleyerek hem kaliteyi hem de iş hacmini büyütme yolunda ilerliyor.

Buraya kadar her şey güzel. Ama uygulamaya gelince çoğu kez takım çalışması sözde kalıyor. Firma içindeki geleneksel üretim prosesine robotu doğrudan dahil etmek, aslında pek akıllıca değil. Olması gereken öncelikle tüm üretim prosesini gözden geçirerek, gerekirse robotla yapılan işlem öncesi ve sonrasında yapılacak işlemlerle birlikte tüm prosesi tekrar değerlendirmeye almak olmalı. Böylece içinde robotun yer aldığı sistem tasarımına tüm sensör, eyleyici ve kontrolcüler dahil edilmiş olur. Takım içinde birbiri ile nesnelerin interneti vasıtasıyla uyumlu çalışan tüm sensör ve eyleyicilerden veri alınması, aslında Endüstri 4.0’ında bir gerekliliğidir.

Tabi bu arada, madalyonun diğer yüzünde robotik sistemlerin içinde yer aldığı mekatronik sistem tasarımı ve entegrasyonu için güçlü bir takım çalışmasına ihtiyaç bulunuyor. Fiziksel olarak sistemin kurulumu ile birlikte yazılım ve kontrolünü düşündüğünüzde her bir alt sistemin iyi tasarlanıp koordinasyon sağlandıktan ve arayüzlerdeki sorunlar çözüldükten sonra birbirine entegre edilmesi gerekiyor. Bu nedenle, robotik sistem tasarımı ve entegrasyonunda çalışan mühendislerin takım çalışmalarına yatkın olmaları başarının temel anahtarını oluşturuyor.

İnsanı kol gücünde, daha yüksek taşıma kapasitesi, daha seri hareket ve daha geniş çalışma zarfı ile çoktan geçmiş olan robotik sistemler, bugünlerde öğrenme gücünde de zorlamaya başladı. Gün geçmiyor ki robotların giremeyeceği düşünülen bir alanda boy gösterdiğini görmeyelim. En son geçen aylarda sağlıkta ultrasonografi işlemlerinde altı serbestlik dereceli robotların kullanılmaya başlandığına tanık olduk. Robotik sistemler vasıtasıyla elde edilen büyük verilerin işlenmesi için, uygun işlemci gücü ve yapay zeka algoritmalarına ihtiyaç bulunuyor. Kesin 0 ve 1’ler yerine belirli olasılıkta 0 ve belirli olasılıkta 1’den oluşan “qubit”lerin yer aldığı kuantum bilgisayarların işlemci gücü ile birleştirilen yapay zeka algoritmalarını kullanarak hızlı düşünüp karar verebilen robotik sistemleri görmemiz artık çok uzak değil.

Bu arada, Çin’in aya gönderdiği Chang’e 4 adlı insansız uzay aracı, üzerindeki robotik prob vasıtasıyla ayın karanlık yüzünde bulunan 2500 km çapında ve 13 km derinliğindeki kraterdeki malzeme bileşenlerini araştıracak. Tabi bu gelişmeden bir adım sonrasını düşünebilmek bence çok zor değil. Bir sonraki adımda, metalik katmanlı (eklemeli) imalat, yani 3B yazıcılarla, ay yüzeyinden veya birkaç adım ötede Mars yüzeyinden elde edilecek metal ve seramik tozlarını kullanarak uzayda robotik sistemlerle inşa çalışmaları başlayacak.

Takım çalışmasından bahsetmişken, İstanbul Gedik Üniversitesi Robotik Takımı olarak öğrencilerimle birlikte Savunma Sanayi Başkanlığı tarafından düzenlenen “insansız sualtı araç sistemleri” yarışmasında, geliştirmiş olduğumuz farklı tasarım ve prototip ile Türkiye ikinciliğini kazandık. Ödülümüzü, takım olarak 28 Aralık’ta Ankara’da düzenlenen ödül töreninde aldık.

Takım çalışmasının değerini bilmeniz dileğiyle başarılı bir ay diliyorum.