Yeni üretim hatlarının devreye alınmasının çok daha hızlı ve daha az hataya açık bir şekilde gerçekleştirilmesi şirketler için faydalı olmaz mıydı? Çözüm, endüstriyel robotların, makinaların ve sistemlerin devreye alınmasını iyileştirmek için modellerin, yöntemlerin ve araçların bir kombinasyonu olan “Sanal Devreye Alma (Virtual Commissioning)” metodunu kullanmaktan geçiyor. 

Söz konusu yöntem bilhassa pandemiyle birlikte pek çok endüstri dalında sıcak bir konu haline geldi. Sınırlı seyahat seçenekleri nedeniyle, artan dijitalleşme ve sanallaştırma yaklaşımları artmaya başladı.

Müşterinin sahasına gitmeden, yani robotik sistem/robotlu otomasyon projesi henüz tasarım aşamasındayken, simülasyon ile gerçek zamanlı sanal devreye alımı gerçekleştiriliyor ve böylece   sahada meydana gelebilecek riskler ve yaşanan stres minimuma indirilmiş oluyor.

En önemlisi de sahada devreye alma sürecini daha kısa ve verimli hale getiriyor.

Sanal devreye alma, kullanıcısına çok sayıda avantaj sunuyor: Robotlar ya da makinalar, fiili montajdan önce tasarımındaki hatalar gözlemlenebiliyor, sanal olarak test edilebiliyor ve optimize edilebiliyor.

Hatalardan kaynaklanan zaman ve dolayısıyla maliyetten tasarruf sağlanmasına olanak tanıyan yöntem, çözümlerin kalitesini de artırıyor. Ayrıca, mühendislik sürecinde önemli gelişmelere imkan veriyor. Çünkü şirketteki farklı uzmanlar, işlerini eskisinden çok daha erken bir sürede ve sistematik bir şekilde koordine edebiliyorlar.

Bu, mekatronik sistemlerin daha bütünsel bir anlayışına yol açıyor ve bölümler arasında disiplinler arası iş birliğini teşvik ediyor. Ek olarak, robot çalışmaya başladığında, sanal model dijital bir ikiz olarak kullanılabiliyor ve gelecekteki iş modellerinin temelini oluşturuyor.

Robotik sektöründe de pek çok entegratör firma, teknoloji sağlayıcısı ya da üretici/son kullanıcı firmalarının bünyelerinde görevlendirdikleri ekipleri, bu metottan faydalanıyor.  


Kaynak: “Virtual Commissioning—what’s in it for me?”, Automatica, 2020.