ST Endüstri Radyo’da yayınlanan ve Dr. Hüseyin Halıcı’nın hazırlayıp sunduğu “Otomasyon Sohbetleri” programına konuk olan Günmak A.Ş. Robotik Sistemler Satış Yöneticisi Ahmet Öztürk, Türkiye’nin çok yakında zamanda birçok otomobil firmasının Avrupa’daki fabrikalarının robotik otomasyon sistemi üretim merkezi olacağını vurguluyor.

Öztürk, özellikle son yıllarda sektörlerin ihtiyaçları doğrultusunda robot ve robotik sistemlerle, diğer otomasyon sistemlerinin yatırımının artarak devam ettiğini söyledi. Son 15 yıldır grafikte aralıklı olarak inişler ve çıkışların yaşanmasına rağmen genel trendin yükselişte olduğuna dikkat çekti. Büyük ve küçük ölçekli olarak çok sayıda entegrasyonun artık yerlileştirildiğini kaydeden Öztürk, “Türkiye’deki robotik sistem entegratörleri, makina imalatçıları ile birlikte deneyimli ekipleri, bilgi birikimleri sayesinde sistemleri ciddi anlamda yerlileştiriyoruz. Bu kapsamda 100’den fazla entegratör ve makina imalatçısı firma faaliyet gösteriyor. Yatırımların sayısı artarken, bu konudaki ihracat da azalıyor. Bu ülkemiz açısından çok önemli bir değer.” diye konuştu. 

“SON 35 YILDA 20 KAT ARTIŞ GERÇEKLEŞTİ”

Otomasyon sistemlerinin yoğun olarak kullanılmaya başlandığı 1980’li yılların sonunda Türkiye’nin yıllık ihracatının 10-11 milyar dolar civarında iken, bugün gelinen noktada 200 milyar dolar eşiğinin aşıldığını vurgulayan Öztürk, 35 yılda yaklaşık 20 kat artışın gerçekleştiğini söyledi.

Öztürk, ulaşılan ihracat rakamlarında robotlu ve robotsuz otomasyon sistemlerinin katkısının büyük olduğuna dikkat çekti. Bu tabloda en önemli sorunun ihracatın artmasına rağmen kg başına satış fiyatlarının aynı oranda artmaması olduğunu bildiren Öztürk, robot ve robotik sistemlerin katkısıyla yüksek katma değerli üretime odaklanıldığı takdirde bu sorunun da çözülebileceğini dile getirdi.

Günmak firmasındaki kariyerini ve bu kapsamda robot satışlarını değerlendiren Öztürk, “Türkiye’de 1992’den 2005’e kadar 13 yıl boyunca satılan robot adedi hep 200’ün altında kaldı. Ancak bugün geldiğimiz noktada, otomotiv ana sanayinde faaliyet gösteren firmalarımız fabrikalarında yeni proje kuracağı zaman tek seferde 200’ün üzerinde robot siparişi verebiliyor.” ifadelerini kullandı. Öztürk, 2006 yılında bir önceki yıla göre yüzde 177’lik artışla 368 robot satıldığını ve inanılmaz bir artışın yaşandığını belirterek, “Bu durumu, kriz öncesi fırtınaya benzetiyorum. Çünkü o dönemde yurt dışı firmalarının Türkiye’ye yaptığı yatırımlar, Türkiye’deki firmaların yurt dışı pazarlara açılması, artan maliyetlerini aşağıya çekmek istemeleri gibi nedenlerden dolayı iyi bir dönem yaşadık.” dedi. 

Türkiye’de ilk kez bin adet robotun 2012 yılında satıldığı bilgisini veren Ahmet Öztürk, IFR’nin istatistiklerinde ikinci el robotların yer alamadığını, yeni gelen robotların ise toplamda 3 bin 500 civarında olduğunu ifade ederek, “Son 2 yıldır yıllık adetler, 2 bin ila 2 bin 500 bandına geldi. IFR’nin 2018 yılındaki raporuna göre, Türkiye’de 10 bin çalışan başına 30 robot düşüyor. Bu sayıyı nüfusu bizden daha az ama güçlü bir sanayi ülkesi olan G. Kore ile kıyasladığımızda, 774 adet olduğunu görüyoruz.” şeklinde konuştu. 

“TÜRKİYE ROBOT PAZARI GELİŞİME AÇIK”

Robotik otomasyon sektörüne ilişkin farklı bir veriyi de paylaşan Öztürk, dünya genelinde yaklaşık 30 endüstriyel robot üreticisi firma olduğunu bildirerek, söz konusu firmaların üretimini yaptığı yaklaşık 4 milyon adet metal yakalının endüstride fabrikalarda aktif olarak çalıştığını söyledi. Öztürk, Türkiye’de ise 20 bin adet robotun işbaşında olduğunu belirtti ve Türkiye ile dünya arasındaki farka dikkat çekti.

Robotik pazarının önünün açık ve büyük olduğunu kaydeden Öztürk, sözlerine şöyle devam etti:

“Türkiye’nin GSMH’nin yaklaşık 795 milyar dolar ve bu değerle dünyanın 17. büyük ekonomisi konumundayız. Buna rağmen 150 milyar dolar değerinde olan dünya otomasyon pazarında 1 milyar doların biraz altında bir rakamla maalesef ilk 25’e giremiyoruz. Söz konusu pazarda Çin’in uzak ara liderliği bulunuyor. Gelişmiş ülkelere baktığımızda, otomasyon pazarı GSMH’nin yüzde yarımı ile 2’si arasında değişiyor. Türkiye’de ise binde 1,25. Tablo iç karartıcı olabilir; ama geleceğe baktığımızda Türkiye pazarının gelişime açık bir pazar olduğunu görüyoruz.”

“ENTEGRATÖRLERLE İŞ BİRLİĞİNE AÇIĞIZ”

Robotik tarafta Japonya merkezli Kawasaki ve Epson’un Türkiye temsilciliğini üstlenen firmanın Robotik Sistemler Satış Yöneticisi Öztürk, entegratör gibi çalışmamaları gerektiğini, misyonları doğrultusunda robotik sistem entegratörlerine ve makina imalatçılarına robot satmaları ve teknik-ticari açıdan destek olmaları gerektiğini söyleyerek şu değerlendirmelerde bulundu:

“Belki kendimizi iyi ifade edemediğimiz, bazen zorunluluklardan müşteri talepleri doğrultusunda entegratör firmalar tarafından rakip gibi görebiliyoruz. Çünkü müşterimiz robotlu saplama kaynak otomasyonu talep ettiği zaman robotu da saplama kaynak makinasını da sağlayabiliyoruz. Konveyörü vb. diğer ekipmanları da tedarikçilerimizden aldığımız için müşterimiz anahtar teslim olarak projeyi sunmamızı talep edebiliyor. Elbette entegratör firmalarla paylaştığımız projeler de oldu; ancak bir anda kendimizi sistem entegratörü olarak bulduk. Sistem entegratörleriyle iş birliğine açık olduğumuzu belirtmek isterim. Bizim birincil görevimiz, Kawasaki ve Epson robot satışlarını artırmaktır.” 

NİLUS MÜHENDİSLİK’TEN OTOMOTİV DEVİNE HEMMİNG PROSESİ NİLUS MÜHENDİSLİK’TEN OTOMOTİV DEVİNE HEMMİNG PROSESİ

“PAZAR PAYIMIZ YÜZDE 10 CİVARINDA”

Firmalarının pazar payı ile ilgili de bilgiler de veren Öztürk, “20 farklı uygulama için yaklaşık 2 bin adet robota hizmet veriyoruz. Bu da Günmak’ın robot ve robotik sistemler pazar payının yaklaşık yüzde 10 olduğunu gösteriyor. Sektörden aldığımız payda, otomotiv ana ve yan sanayide faaliyet gösteren iki firmanın katkısını unutmamak gerekiyor. Çünkü robotlarımızın büyük bir bölümü bu firmalarda çalışıyor.” diye konuştu.

Ahmet Öztürk, yurt dışından sadece çıplak robot tedariki yapılarak komple sistem kurulumunun Türkiye’de yapıldığının altını çizerek, “Önemli bir tedarikçisi olduğumuz otomotiv firması, gövde kaynak hatları, boyahane gibi büyük yatırımlarını uzun yıllar yurt dışından getirdi. Fakat son yıllarda ekibi de her anlamda deneyimini entegratörlerle paylaşarak onları başarılı entegratör firmalar haline getirdi. Gururla söylüyorum; Türkiye çok yakında zamanda birçok otomobil firmasının Avrupa’daki fabrikalarının robot ve robotik otomasyon sistemi üretim merkezi olacak. Başladı ve bu durum artarak devam ediyor.” diyerek sözlerini tamamladı.