Stäubli, robotik alanındaki odak alanlarını yüksek performanslı robotlara ihtiyaç duyan genel endüstriler için üst düzey uygulamalar; ilaç, gıda, medikal robotik ve fotovoltaikte liderlik ve akıllı fabrika otomasyonu için çözümler olarak belirledi.

Firma ayrıca, otomotiv ve metal sektörlerini de odağına aldı.

Grubun yönetim kademesinde değişiklikler yaşanırken, önce Robotik Bölümünün Grup Müdürü olarak görev yapan Gerald Vogt'un, 1 Ocak 2021 tarihi itibariyle CEO olarak atandığı duyuruldu.

Gerald Vogt’un 1 Ocak 2021 tarihi itibariyle, Grup CEO’luk görevine atanması sonrasında Stäubli Robotik Grup Bölüm Yöneticiliğine Christophe Coulongeat geldi.

Ardından da Stäubli Robotik’in stratejik odağıyla uyumlu olarak Rudolf Weiss, İlaç sektörü Global İş Başkanı ve Global Yönetim Ekibi üyesi olarak atandı. 

Stäubli 2021 yılına, robotik ürün gamını da genişleterek başladı. Bu kapsamda Stäubli Robotik, TX2 ürün ailesi genişleterek orta yük taşıma kapasite aralığı için TX2-140, TX2-160 ve TX2-160L olmak üzere üç yeni 6 eksenli robotunu pazara sundu.

YENİ GELİŞMELERİ ÇEVRİMİÇİ BASIN KONFERANSI İLE DUYURDU

Bu gelişmelerle birlikte 1 Mart 2021 tarihinde, Stäubli Grubu'nun yeni CEO’su Gerald Vogt ve Stäubli Robotik yeni Grup Bölüm Yöneticisi Christophe Coulongeat’in katıldığı çevrimiçi bir basın toplantısı gerçekleştirildi. 

Yeni gelişmelerin anlatıldığı, ürünlerin tanıtıldığı ve katılımcılardan gelen soruların yanıtlandığı basın toplantısında değerlendirmelerde bulunan Stäubli Grubu CEO’su Gerald Vogt, öncelikle 2020 yılını değerlendirerek Gruplarının büyüme ve odak alanlarını anlattı:

“Stäubli Grup olarak coğrafi genişleme odağımızı ele aldığımızda, 2020 yılında Çin pazarında bir büyüme gerçekleştirdiğimizi söyleyebilirim. Halihazırda zaten Avrupa pazarındaki büyümemize devam ediyoruz. Bunlara ek olarak coğrafi büyüme odağımıza, Kuzey Amerika pazarını da alacağız. Stratejik planımız çerçevesinde iş kolları açısından değerlendirdiğimizde, gelecekte büyüme potansiyeli olan spesifik pazarlara odaklanmayı artırdık. Dolayısıyla, FCS (Fluid Connectors Sector) tarafında akışkan kaplinlerimiz için örneğin tüm dijitalleşmeyle birlikte “Elektronik Soğutma”yı büyüyen bir pazar olarak görüyoruz. Keza Grubumuz açısından Elektrik Konnektörlerde (ECS/Electrical Connectors Sector) fotovoltaik tarafını ve modüler konnektörlerde elektrikli otomobilleri de sürekli gelişme gösteren bir pazar olarak değerlendiriyoruz. Robotik alanında ise, odaklandığımız sektörlerin yanı sıra otomotiv ve metal sektörlerini de odağımıza aldık. Her ne kadar diğer bölümlere göre büyüme hızı biraz farklı olsa da, tekstil bölümümüz de önem verdiğimiz bölümlerimizden biridir.”

Stäubli Robotik’te ise yaşanan son gelişmeler arasında yeni TX2-140/160 serisi robotlar var. Toplam 40 kg yük kapasitesi ve iki metrenin biraz üzerindeki maksimum erişim mesafesiyle yeni modeller, PV, metal ve otomotiv sektörlerinin gereksinimlerini karşılıyor.

“YENİ UYGULAMA ALANLARI AÇACAK”

Konuyla ilgili görüşlerini paylaşan Stäubli Robotik yeni Grup Bölüm Yöneticisi Christophe Coulongeat, “Devam eden planlarımızdan bazıları, altı eksen aralığı için ürün gamımızı TX2-140/160 serisi robotlar ile genişletiyoruz. Yeni robot serimiz, yeni uygulama alanları açacak ve performans söz konusu olduğunda sınırları daha da zorlayacak.” dedi. 

Coulongeat, otonom mobil robotlarda HelMo’nun daha büyük versiyonunu tanıtarak şu bilgileri verdi: 

“Otonom mobil robotlara gelince, ‘büyük HelMo’dan bahsedebilirim. Sahip olduğumuz mevcut mobil robotumuzun ‘ağabeyi’, daha büyük varyantı olarak nitelendirebiliriz. Yükleme ve boşaltma uygulamaları, potansiyel olarak önümüzdeki yıllar içinde ürün yelpazemizi şekillendirecektir. ‘Büyük HelMo’, ağır parçaların yüklenmesi ve boşaltılmasının yanı sıra takım değiştirme süreçlerini otomatikleştirerek son kullanıcılar için daha fazla üretkenlik, esneklik ve özerklik sunuyor.” 

“MÜŞTERİLERİMİZE MAKSİMUM FAYDA SAĞLAYACAĞIZ”

Stäubli Robotik, yarı iletken endüstrisinde temiz oda koşullarında çalışacak 25 ton kapasiteli ağır hizmet AGV'ler geliştirmek için büyük yarı iletken üretim ekipmanı üreticileriyle iş birliği gerçekleştirdi. Stäubli Grup bünyesindeki WFT artık bu tür AGV'ler için temiz oda üretim becerisine sahip olmakla birlikte, bunların farklı sektörlere yönelik farklı yük sınıflarında üretimini yapabiliyor.

Konuyla ilgili olarak Bay Coulongeat, “Alternatif olarak AGV’ler için, erişimimiz ve portföyümüz potansiyel açısından çok büyük. En düşükten maksimum 500 tona kadar tüm yük kapasitelerinde ürünlerimiz mevcut. Modüler portföyümüz sayesinde, güçlü bir yol haritamızın olduğunu söyleyebilirim. Böylece, özellikle ağır yük taşıma konusundaki zorlukları çözebiliriz. Çünkü bu noktada müşterilerimize fayda sağlayacağımıza inanıyorum.” ifadelerini kullandı.

Stäubli Robotik olarak dünya geneline odaklandıklarını, bu kapsamda birçok olasılıkların olduğu bir düzenleme yaptıklarını ifade eden Bay Coulongeat, 3 temel unsur üzerinde durduklarını ifade etti: “Bir yandan genel endüstri için, gerçekten zayıf sınırların olduğu uygulamalarda standartları yükselten yeni uygulamalar gelişiyor. Ardından ikinci odak noktamız, zaman içinde liderlik yapabileceğimiz ve liderlik konumunu koruyabileceğimiz ilaç, gıda, tıbbi robotik ve fotovoltaik. Ve sonuncusu da robotlar, mobil robotlar ve AGV’leri bir araya getirdiğimiz fabrika otomasyonu. Bu doğrultuda sistem entegratörlerimiz için harika çözümler, son kullanıcılar için harika bir portföy ve harika çözümler sağlıyoruz.” 

Coulongeat, Covid-19 pandemisinin endüstriyel otomasyona ve robotiğe duyulan ihtiyacı artırdığını belirterek, sözlerine şöyle tamamladı:

“Fotovoltaik sektörü, ilgi çekici ve yakından takip edilmesi gereken bir sektör. Çünkü trendler performans gerektiriyor ve bu da bize potansiyel fırsatlar sunuyor. Ardından otomasyon geliyor. Sahip olduğumuz ürün portföyü, bu ihtiyaçları karşılamak adına birçok fırsat getirebilir ve genellikle bazı süreçlerin otomatize edilebilmesi için istasyonlarda AGV, AMR ve istasyonlarda çalışan robotların kombinasyonuna ihtiyaç duyuyor. Dolayısıyla otomasyon genel olarak hızlanmakta ve bu noktada daha çok Covid-19’un tetiklemesi olduğunu görüyoruz.”