Sektörün ihtiyaçlarını tespit edip çözüm sunmayı hedefleyen ROBODER, faaliyetlerini Bursa merkezden yürütmeyi planlıyor. 

Robotik ve Yüksek Teknolojili Üretim Sistemleri geliştiren imalatçılar ve entegratörler, yaşadıkları sıkıntıları aşmak ve sektörün değişen dinamiklerini birlikte incelemek amacıyla ROBODER çatısı altında bir araya gelerek güç birliği yaptı. Dernek kurma fikrinin nasıl ortaya çıktığını, sektörün ihtiyaçlarının neler olduğunu ve derneğin hedeflerinin nasıl belirlendiğini konuşmak amacıyla bir araya geldiğimiz SimetrikPro Kurucusu ve ROBODER Yönetim Kurulu Başkanı Gürel Yılmaz, “Şu anda listemizde, üye kaydı potansiyeli olan 80 firma bulunuyor. Bu firmalar arasında; Bursa, Kocaeli, İstanbul, İzmir, Manisa, Adapazarı, Tekirdağ ve Ankara’da faaliyet gösteren önemli kuruluşlar yer alıyor. Amacımız öncelikle kurucu üye sayımızı 20’ye çıkarmak ve Eylül ayına kadar da kurucu üyeler dahil toplam üye sayısını 40 firmaya ulaştırmak.” diyor. 

Robotik ve Yüksek Teknolojili Üretim Sistem Entegratörleri Derneği (ROBODER)’nin kuruluş amacını ve sektörle ilgili hedeflerinizi öğrenebilir miyiz?

Kamu kurum ve kuruluşları tarafından her alanda “yerli” ve “milli” üretim konusu sıklıkla gündeme getirilirken, katma değerli üretim modelinin temelini oluşturan Robotik ve Yüksek Teknolojili Üretim Sistemleri geliştiren imalatçılar ve entegratörleri olarak, yaşadığımız sıkıntıları aşmak için ROBODER çatısı altında bir araya gelerek güç birliği yaptık. Batılı ülkelerin modernleşmede ilerlemeleri, teknoloji başta olmak üzere pek çok alanda kendini gösteriyor. Özellikle modern teknolojinin ve doğa bilimlerinin hızla gelişmesinin temelinde “sosyolojik faktörler” ve devletlerin uyguladığı “bilim ve teknoloji” politikaları yer alıyor. Bilindik teknolojilerin, modern teknolojilere doğru evrilmesinde, ülkelerarası rekabetin önemi çok büyük. Son 10 yıla bakıldığında teknolojik alanda baş döndürücü gelişmeler yaşandığını görmek mümkün. Örneğin «Google’ın» kasasındaki tüm parasını «sürücüsüz araçlar» ve son zamanlarda da «hava araçlarına» yatırması, teknolojik evrimin ne denli önem taşıdığına da ispat niteliğinde. Teknolojinin dur durak bilmeyen bir başka evrimi ise «insansı robotlarla» yaşanmakta. Bugüne gelindiğinde «insansı robotların» hareket kabiliyetleri ve kodları epey gelişkin ve hatta kimileri korkutucu boyutta. Dünyada hâsıl olan bu gelişmelere rağmen, ülkemiz yüksek teknoloji ihracatında 102’nci sırada bulunmakta ve toplam ihracatı da son 5-6 yıl içerisinde durağan biçimde 150 milyar dolar” mertebesinde seyretmekte. Ülkemiz endüstrisinin, sadece “seri ürün imalatı” yapan firmaların desteklenmesi ile değil, yanı sıra bu ürünlerin “üretilmesi” için gerekli “yüksek teknolojili tesisleri” temin eden firmaların gelişmesi ile mümkün olacağı ve kalkınmanın da böyle başlayacağı bir gerçektir. Bunun için dünyadaki teknolojik gelişmelerin, bilhassa endüstri alanında nasıl gerçekleştiğini anlamak ve buna uyum sağlarken bu değişimin «keskin bir aktörü» olmanın ne kadar zaruri olduğunu kabul etmek gerekir. Özetle; ülkemiz endüstrisinin, teknolojik entegrasyon konusunda ciddi anlamda desteklenmeye ihtiyacı bulunmaktadır. Bilim, Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı’nın yerli otomobil üretme motivasyonu yanında, bir başka organizasyon yapması ve «ulusal teknoloji konseyi» kurması gereklidir. Söz konusu konsey içinde, sektörde lider olan ve ülkesi için elini taşın altına koymaktan çekinmeyecek firmaları bir araya getirerek, başta üretim robotları olmak üzere pek çok otomasyon bileşeninin geliştirilmesi ve bu alanda dışa bağımlılığın ortadan kaldırılması zaruridir. Ülke endüstrisi açısından bir başka büyük tehlike de «Endüstri 4.0» dönüşümünün gerçekleştiği şu sıralarda, bu değişime ayak uydurma güçlüğü yaşanmasıdır. Eğer ülkemiz «endüstriyel otomasyon» ekipmanlarını geliştirip üretemezse, örneğin Almanya’dan alınan ve büyüklüğü bir “sakız” paketi kadar olan CPU ekipmanına ulaşamadığı için tüm üretiminin durması tehdidiyle karşı karşıya kalacaktır. 

Dernek yapısı ve üye kadrosu hakkında bilgi alabilir miyiz? Dernek, kaç kişilik bir üye ile çalışmalarına devam edecek? 

3 Temmuz 2018 günü, sektörün üretici firmaları ve sektöre ürün ve hizmet anlamında tedarikçilik yapan 45 firmayla çalıştay organize ettik ve sektörün sorunlarını masaya yatırdık. Çalıştaya katılan firmaların oybirliğiyle aldığı karar uyarınca dernekleşme kararı verdik. Derneğin kuruculuğunu Simetrik PRO, ONS Makine, Ermaksan OptoElektronik, Afşa Robotik, Altesa, Teknorob, Barida Makine, SİFF Elektromekanik, Balkan Robotik, Cisim Mühendislik, Befaş Elektrik Elektronik ve MGG Makine gibi sektörün lokomotif firmaları üstlendi. Tüm bu firmaların yanı sıra sektöründe katma değerli üretim ve araştırma geliştirme faaliyetlerinde bulunan başkaca firmalar da derneğe hızla üye olmaya devam ediyorlar. Temelleri Bursa’da atılan derneğimiz, diğer illerden de üye kabulüyle faaliyet alanını genişletmeyi hedefliyor. Şu anda listemizde, üye kaydı potansiyeli olan 80 firma bulunuyor. Bu firmalar arasında; Bursa, Kocaeli, İstanbul, İzmir, Manisa, Adapazarı, Tekirdağ ve Ankara’da faaliyet gösteren önemli kuruluşlar yer alıyor. Amacımız öncelikle kurucu üye sayımızı 20’ye çıkarmak ve Eylül ayına kadar da kurucu üyeler dahil toplam üye sayısını 40 firmaya ulaştırmak. Derneğimiz, öncelikle robotlu üretim sistemleri ve yüksek otomasyonlu üretim hatları ile özel makinalar üreten firmalarla belirli bir sayıya ulaşıp, ardından sektöre otomasyon yazılımları ve otomasyon bileşenlerinin üretimi anlamında hizmet eden firmaları da bünyesine katarak büyümek istiyor. ROBODER’in üyelik konusunda nihai bir sayı hedefi yok. Zira kimlerin üye olabileceği tüzükte açıkça tanımlanmış durumda. Dolayısıyla bu tanıma uyan ve katkı sağlayabilecek nitelikli firmaların tümü, yönetim kurulu kararı ile üye olabilecekler.   

ROBODER’in genel merkezi nerede yer alacak? Faaliyetlerinizi hangi bölgeden sürdürmeyi planlıyorsunuz? 

Derneğimizin merkezi belirli bir süre Bursa’da olacak. Şimdilik şubeler açmayacağız. Fakat Türkiye’nin değişik kentlerinde faaliyet gösteren firmaların katılımı ile başka bir açılıma gideceğiz. Söz konusu genişleme stratejimiz arzu ettiğimiz şekilde ilerlerse, sonrasında İstanbul başta olmak üzere İzmir ve Ankara’da bölgesel şubeler açmayı düşünebiliriz. Malumunuz olduğu üzere, bu birliktelik sektör için çok yeni bir durum. Bu yüzden öncelikle kurumsal yapılanmayı ve derneğin hedeflerini sektöre net bir şekilde anlatmayı arzu ediyoruz. Sonrasında zaten katkı koymak isteyen ve bu güç birliğine dahil olmak isteyen firmalarla büyüme bir şekilde devam edecektir.

Sektördeki eksiklerden ve ihtiyaçlardan söz edebilir misiniz? Bu eksiklerle ilgili yaptığınız analizlerden bahsedebilir misiniz? 

Robotik ve Yüksek Teknolojili Üretim Sistem Entegrasyon sektörünün sorunları çözülemedikçe, ithal girdi maliyetlerinin azaltılması ve uluslararası pazarda rekabet koşullarının sağlanması zor görünüyor. Sektör, ciddi anlamda finansal ve genel yönetim sorunları yaşıyor. Yanı sıra nitelikli istihdam, fabrika binaları, Ar-Ge teşvikleri, yerli ürün temini ve tüketiciye yönelik sorunlar da sektörü geleceğe dair tedirgin ediyor.  

Temel sorunları şu şekilde açıklayabiliriz; 
    Finansal ve Genel Yönetim Sıkıntıları
Sektörün genelinde; finans yönetim zafiyeti, doğru maliyet hesaplayamama, operasyon maliyetlerinin yüksek olması, girdi maliyetlerinin döviz kurlarından olumsuz etkilenmesi, rekabette adaletin tesis edilememesi, büyük projeleri finanse edememe, kurumsallaşma sıkıntıları gibi “sistemsel verimlilik” ve idari yapılanma eksiklikleri sebebiyle güçlü yapılar kurulamıyor. Bu sebeple de pek çok iflas ya da şirket kapama meydana geliyor. 
•    Nitelikli İstihdam Sıkıntısı
Sektör temsilcileri ve servis sağlayıcı tedarikçiler nitelikli istihdama ihtiyaç duyuyor. Genç işsizliğin bu denli yüksek olduğu bir ülkede, eleman bulunamamasının sebebi, işsizlerin uzmanlığının olmamasından kaynaklanıyor. Meslek edindirme kurslarının uyguladığı eğitim içeriği, tek bir konuda uzmanlaşma mantığıyla bağdaşmıyor. Tüm bunların yanı sıra; yeni mezun mühendisler, başladıkları işletmede 3-4 yıl daha eğitim görmekteler. Sanayici eleman yetiştirmekten bunaldığı için, küçük firmalardan yüksek maaşlarla transfer yapmakta ve maliyet açısından zora girmekte. Eleman kaybeden işletme ise iş gücü eksikliği sebebiyle kapasite kaybı yaşamakta.
•    Fabrika Bina Sıkıntıları
Özellikle Bursa, İstanbul, Kocaeli, Adapazarı, Eskişehir, Ankara, İzmir, Manisa gibi sektörün yoğun faaliyet gösterdiği kentlerde, arsa bedelleri çok yüksek olduğu için firmalar yüksek kira bedelleri ödemek zorunda kalıyor. Kendisine fabrika tesis etmek isteyen sektör temsilcilerinin önemli bir kısmı, finansal darboğaza girip, iflas edebiliyor. Devlet «Kütahya» ve «Bilecik» gibi bölgelerde arsa sağlamakta ancak sanayiciler bu bölgelere gitse dahi kendi «Tedarik Zincirlerini» götüremiyor.
•    Ar-Ge Teşvikler Sıkıntısı
Yeni ürün geliştirme için uygulanan Ar-Ge Teşvikleri «kendi başına» yeterli olmuyor. Zira bir ürünü geliştirmenin yanı sıra, ürünü uygun maliyetle üretip «küresel pazarda» konumlandırmak da önemli. İş dünyasını «Teknolojik Üretim» açısından destekleyecek nitelikli teşvikler olmadığı için devlet teşviklerinin bir kısmı israftan öteye geçemiyor.
•    Yerli Ürün Temini Ve Teknolojik Alt Yapı Sıkıntıları
Türkiye’de imalatı gerçekleşen “üretim sistemlerinin” büyük çoğunluğu ithal mamullerin bir araya getirilmesi ile sağlanan “sistem entegrasyonunun” ötesine geçememektedir. Bilhassa “imalat sektöründe” kullanılmakta olan “yüksek teknoloji” üretim sistemlerinin büyük bir kısmı yurt dışından ithal ediliyor. Bu tesislerde kullanılan hemen tüm otomasyon ekipmanları ithal. Sistemlerde kullanılan, robot, pnömatik ve elektronik bileşenlerin neredeyse tamamı yurt dışından temin ediliyor. Dolayısıyla endüstrimizin geleceği, gelişmiş ülkelerin elinde.
•    Müşteri Kaynaklı Sıkıntılar
Müşterilerin büyük sistem entegrasyonlarını yabancı firmalara yaptırması ve yerli firmaları ya arta kalan yatırımlar ya da daha dar bütçeli işler için tercih etmesi pazar daralmasına ve yerli sektör temsilcilerinin kan kaybetmesine yol açıyor. Bunların yanı sıra müşteri yatırım planlamalarının çakışması sebebiyle, iş planlamalarının yıl boyunca dengeli dağılımının yapılamaması; bazı zaman dilimlerinde sektörün iş yoğunluğu sebebiyle iş alamaması, bazı zaman dilimlerinde ise iş yokluğundan dolayı operasyon maliyetlerini öz sermayesi ile karşılayarak yatırım yapamaz hale gelmesine yol açıyor. 

Entegresyon ve proje noktasında sektörün aynı dili konuşması ve standartların oluşturulması konusunda sizin çalışmalarınız olacak mı? 

Gösterdiğimiz irade çok önemli … Zira yatırım amaçlı robotlu üretim tesisleri, montaj üretim hatları, üretim sistem entegrasyonları konusunda çalışan sektörün göstereceği iradenin hedefi büyük. Öncelikle sektör temsilcilerinin kendi arasında ekonomik, mali, hukuki, idari, teknolojik, ithalat ve imalatla ilgili ortak sorunlarını çözümleyecek çalışma ve teşebbüslerde bulunmak amacındayız. Yanı sıra işbirliği ve dayanışma tesis etmek, bilgi alışverişini sağlamak, ortak satın alma faaliyetleri ile rekabetçilik elde etmek, devletin ilgili birimlerinin sektör ve sektör müşterileri için uyguladığı teşvik içeriklerine katkı koymak, kalifiye ara eleman ve mühendisler yetişmesi için işbirlikleri oluşturmak istiyoruz. Elbette fuar vb organizasyonlarda kolaylaştırıcı rol üstlenmek, ortak Ar-Ge faaliyetleri gerçekleştirmek ve partnerlik ilişkileri tesis etmek de önemli hedeflerimiz arasında yer alıyor. Bir de tabi ki firma birleşimlerine hakemlik etmek, faaliyetleri organize etmek, ileri mühendislik süreçlerine ortak çözümler üretmek, insan kaynakları havuzu oluşturmak, bültenlerle bilgilendirmeler yapmak ve yüksek teknoloji alanında hem sektöre hem de devletin ilgili kurumlarına bilgilendirmeler yapmak gibi faaliyetleri de yürütmek niyetindeyiz. Sonucunda; sektörün iş kesimlerince cazibesini arttırmak, piyasa değerine ve prestijine katkı sağlamak ve Türkiye’de robotlu üretim tesisleri, yüksek teknolojili üretim sistemlerini geliştirmek istiyoruz. Bu sayede memleketin yüksek teknolojili üretim yatırım ihtiyacının yurt içinden sağlanması için gerekli çalışmaları yapmak, Uluslararası entegrasyon hedefi doğrultusunda Ulusal bazda robotlu üretim sistemleri sanayinin rekabet gücünü arttırmak ve kalıcı bir yer edinmesini sağlamak temel hedeflerimiz arasında yer alıyor. Bunları yaparken elbette sektörün aynı dili konuşması ve ulusal teknolojiye ortak bakış açısı getirmesi de sağlanmış olacak.

Bunun dışında ROBODER oluşumunun sektöre ne gibi katkıları olacak? Ya da başkaca konularda da sorumluluk üstlenecek mi? 

Elbette pek çok başkaca konuda da faydalı girişimlerimiz olacak. Zira bu işin; sektör temsilcileri boyutu, tedarikçilerin geliştirilmesi boyutu, müşteri kanadında yapılacak çalışmalar ve nihayetinde ulusal teknolojinin gelişmesine sağlayacağı katkılar var.