Dünyanın dört bir yanındaki fabrikalar, müşteri taleplerini karşılamanın yanı sıra kısalan ürün kullanım ömürleri ve iş gücü yetersizliği sorunlarıyla başa çıkabilmek için çok sayıda ürün çeşidinin yer aldığı düşük hacimli üretim konseptini hayata taşıyor. Üreticiler, bu değişikliklere uyum sağlamak için hızlı üretim hattı dönüşümleri ve düzen değişimleri durumlarında esnekliği korumak durumunda. 

Omron Avrupa Robotik İş Geliştirme Müdürü Peter Lange konu hakkında görüşlerini paylaşıyor.

Birçok uygulamada, geleneksel üretim hattının ayrı hücrelere “bölünmesi” daha fazla esneklik sağlanabilir. Bu gibi süreç modülleriyle, ürünler özelleştirilebilir ve gerekirse modüller yeniden düzenlenebilir. Belirli bir ürün üretilmiyorsa, diğer süreç modülleri çalışmaya devam eder. 

Bağımsız modüller arasında esnek ve güvenilir ürün akışı sağlamak için sürücüsüz taşıma sistemleri (AIV/AGV) veya mobil robotlar kullanılabilir. Bu çözüm, sürekli değişen üretim koşullarında küçük miktarlarda üretilen değişken ürünlerin giderek artması ve farklı bileşenlerin tam zamanında tedarik edilmesi sorununu çözüme kavuşturuyor. Omron otonom LD serisindeki robotlar gibi mobil robotlar, farklı üretim hücrelerini kontrol ediyor ve besliyor. Tüketici sektöründeki e-ticaretten otomotiv sektörüne kadar birçok sektör bu esneklikten faydalanabilir. 

Diğer yandan, insanlarla aynı ortamda çalışabilen kolaboratif robotlar esnek üretimi koruma ve rekabet avantajı sağlama açısından önemli bir rol üstleniyorlar. Klasik endüstriyel robotların Endüstri 4.0 doğrultusunda evrilmesi, yeni nesil “cobotların” ortaya çıkmasını sağladı. Üretim hızının aksine esnekliğin kilit rol oynadığı uygulamalarda, en üst seviyede kullanıcı dostu yazılım araçları ve entegre sensör fonksiyonlarıyla süreçteki boşluğu kolaboratif robotlar dolduruyor. Şimdi bu fonksiyonlar arasında makina görsel denetim sistemleri, konum belirleme olanakları ve depo sistemleriyle entegrasyon yer alıyor.

Kolaboratif robotlar; üretim, test, kalite kontrol, paketleme ve paletlemenin yanı sıra tesis içi lojistik gibi geniş bir uygulama yelpazesinde kullanılabiliyor. Örneğin, bu robotlar, hassaslık ve tekrarlanabilirliğin büyük önem teşkil ettiği üretim kademelerinde çalışan insanlara destek olabiliyorlar. Ayrıca, eş zamanlı kalite kontrol ile yapışkan madde ve sızdırmazlık bileşeni uygulayabiliyorlar. Tekrarlanabilirlik becerileri sayesinde ayrıca karmaşık kalite testlerini sorunsuz şekilde otomatik hale getirebiliyorlar. Ağır yükleri kaldırabilmeleri, bu robotların aynı zamanda emniyet güvenlik ekipmanlarıyla paletleyici olarak kullanılabilmesine imkan tanıyor.

GÜÇLERİNİ BİRLEŞTİRİYORLAR

Mobil robotlara monte edilen kolaboratif robotlar, yenilikçi lojistik çözümlerinin ayrılmaz bir parçası haline geliyor. Montaj istasyonları için alt montajlar ve ara ürünler sağlarken tamamlanan ürünlerin stoka veya kalite kontrol istasyonlarına yerleştirilmesini sağlayabiliyor. En yeni robotların daha hafif olmasının yanı sıra mobil robotlar üzerinde mobil platformlar inşa edebilme imkanı, iş birliğini daha kolay erişilebilir hale getiriyor. Üreticiler şimdi kolaboratif robotları makinaların, hat değişikliklerinin ve konveyörlerin yeniden devreye alınması gereken, sürekli olarak gelişen esnek üretim ortamlarına entegre etmelidir.

Omron TM serisinde otonom mobil robotlarla birleştirilebilen kolaboratif robotlar bulunması cobotların ihtiyaç duyulan her yerde çalışabilmelerine olanak sağlıyor. Bu sayede üretim süreci daha esnek ve verimli hale geliyor. Üstelik, robot programlama hakkında neredeyse hiç bilgi sahibi olmadan minimum programlama ve kurulum çalışmasına ihtiyaç duyuluyor. 

GELECEKTE NELER BEKLİYOR?

Kolaboratif robotlar, üreticiler için yenilik ve rekabetçiliğin hayata taşınmasında sadece bir başlangıç. Son derece çok yönlü olan bu robotlar, şu ana kadar sadece standart robotlar tarafından gerçekleştirilen görevleri gerçekleştirmeleri ve yerel mühendislik personelinin kolayca yapılandırabilmesi gibi çok sayıda özelliğe sahiptir. Tipik robot güvenlik önlemlerindeki ihtiyacın azalması, daha kolay uygulama ve işlemlerde daha fazla esneklik sayesinde yatırım getirisi net bir şekilde ortaya çıkıyor. 

Bu karışıma makina görsel denetim olanaklarını ve yapay zekayı eklersek olanakları genişletmiş oluruz. Bir kolaboratif robot; totem eşleştirme, nesne konumlandırma, barkod tanımlama, renk ayırma ve diğer görsel denetim işlevlerini yerleşik olarak barındıran bir görsel denetim sistemine sahip olabilir. El hareketleriyle robotu yönlendirebilir ve el hareketiyle yönlendirme fonksiyonu serbestlik derecesini farklı koşullara göre özgürce değiştirebilirsiniz.

Makina seviyesinde yapay zekanın görsel denetim sistemleri ve mobil kolaboratif robotlarla bir araya getirilmesi geleceğin endüstriyel uygulamaları için daha heyecan verici olasılıklar sunuyor. Cobotların ve mobil robotların kullanılması, insanlarla makinaların uyum içinde birlikte çalıştığı, geleceğin esnek üretim sektörüne bir adım daha yaklaşmamız anlamına geliyor. İnsanlar, monoton veya stresli görevleri makinalara devrederek katma değeri daha yüksek olan görevlere odaklanabildiğinde üretim hatları daha sorunsuz çalışır ve üreticilerin Endüstri 4.0 sürecinde başarılı olmalarını sağlar.