Türkiye’deki iş ortaklarıyla birlikte Nesnelerin İnterneti tabanlı dijital dönüşüm ve Endüstri 4.0 hareketinde öncü rol aldıklarını belirten Schneider Electric Endüstri İş Birimi Pazarlama Müdürü Moiz Meseri, “Türkiye’de bu dönüşümün yükselebileceği bir altyapı ve sistemler bütünü sunuyoruz. Yakın iş birliğimiz ile birlikte daha iyi, daha verimli ve daha güvenli üretimin yeni yollarını keşfetmeye odaklanıyoruz.” diyor.

Meseri ile ürünlerinin Endüstri 4.0 üretim süreçlerine katkısını, firmalara sağladığı verimlilikleri ve firmanın 2019 yılı hedeflerini konuştuk.

Ürünleriniz Endüstri 4.0 üretim süreçleri için neler vaat ediyor? Gerçekleştirdiğiniz uygulamalar firmalara ne tür verimlilikler sağlıyor? Varsa böyle bir uygulamayı sektörel olarak anlatır mısınız?

Endüstri 4.0 yapay zeka destekli, internet bağlantılı, siber ve fiziksel sistemlerin beraber çalışmasıyla oluşan yeni nesil üretim modellerini ifade etmektedir. Böylece işletmelerin tedarikten imalata, toplam değerler zincirinin tek bir platform üzerinde entegrasyonunu ve optimizasyonunu sağlar. Bugün Endüstri 4.0’ı mümkün kılan temel teknolojiler; büyük veri, yapay zeka, robotik uygulamalar, bulut teknolojisi, siber güvenlik ve ethernet gibi başlıklarda sıralanabilir. Bu teknolojik gelişmeler lokal alanlarda haberleşebilen cihazları, küresel ölçekte veri alışverişi yapabilir bir hale getirdi. Böylece imalat, tedarik, lojistik, satış ve satış sonrası gibi süreçlerin tek noktadan yönetilebilmesini sağlayan Endüstri 4.0, işletmelerin daha esnek imalat yapmasını sağlıyor. Üreticiler, müşteri isteklerini yakından takip edebiliyor. Bu optimizasyon, verimlilik ve beraberinde de rekabet avantajı getiriyor. Bize göre; Endüstri 4.0 dönüşümünün en önemli iki parametresi ise dijitalleşme ve enerjidir ve bu iki alan, aynı madalyonun iki yüzü gibi, son derece iç içedir. Biri olmadan diğeri evrimini tamamlayamaz ve bu alanda merkeziliği azaltmaya doğru bir dönüşüm yaşanıyor. Çünkü yeni İnternet Mimarisi, bulut ve edge computing teknolojilerinin bir kombinasyonu olacak. Yeni enerji endüstrisi ise dönüşerek mikro şebekelere, merkeziliği azaltmaya ve daha ucuz ve daha dayanıklı enerjiye doğru yol alıyor. Bu dönüşümler iç içe geçmiş durumda; edge computing alanının (Nesnelerin İnterneti ve Dijital yayılım) gelişmesi, bu teknolojide bir enerji dönüşümüne yol açıyor. IT sistemleri gibi şebeke sistemlerinin ölçekleme için merkezi veri yönetimine ve büyük bilgi işlem gücüne erişime (dolayısıyla AI ve makina öğrenimine) ihtiyaçları var. Şebekeler bulut tarafından desteklenen veri merkezleri haline geliyor. Schneider Electric olarak biz, enerji ve dijitalin buluşma noktalarında teknolojiyi her zaman destekleyen bir konum üstleniyoruz. Her iki dünyanın avantajlarını müşterilerimize sunuyoruz. Enerji ve dijital dünyalarını bir araya getiriyoruz. Çünkü teknolojilerimizin, insanlara dijitalleşmek için gerekli enerjiyi sağlayarak her yerde, herkes için ve her zaman ‘Life is On’ anlayışımızı sergilemesi gerektiğine inanıyoruz. Dolayısıyla teknoloji ve sistemlerle kurulu devasa bir dönüşüme liderlik ederken bu dönüşümün gerçekleşebileceği ortamı yaratmak, en iyi yetenekleri bulmak ve kurumsal yapımızı bu değişime göre şekillendirmek gibi bir misyonumuz var. Bu doğrultuda kapsamlı, yenilikçi ve rekabetçi teknolojimizi 100’ü aşkın ülkede sunarken her pazarda güvenilir, paylaşımcı ve ‘yerel’ olmaya özen gösteriyoruz. Böylece küresel tecrübemizle yerel değerler yaratıyoruz. Bu sayede de bugün ülkemizde pek çok iş ortağımızla birlikte Nesnelerin İnterneti tabanlı dijital dönüşüm ve Endüstri 4.0 hareketinde öncü rol alıyoruz. Türkiye’de bu dönüşümün yükselebileceği bir altyapı ve sistemler bütünü sunuyoruz. Yakın iş birliğimiz ile birlikte daha iyi, daha verimli ve daha güvenli üretimin yeni yollarını keşfetmeye odaklanıyoruz. Bugün dünya genelinde 10 bin mühendisimiz fark yaratan, sayısız teknoloji geliştiriyor. Aynı zamanda gelirlerimizin yüzde 50’sini bağlı ürünler, analitikler, yazılım, yapay zeka, edge kontrolü gibi pek çok yeni nesil teknolojiden yani dijitalleşmeden sağlıyoruz. Öte yandan bu alana sürekli yatırım yapmaya devam ediyoruz. Örneğin; 2017 yılında 24,7 milyar Euro olan küresel gelirimizin yüzde 5’ini Ar-Ge’ye ayırdık. Bu alandaki tüm ürün ve çözümlerimizi ise EcoStruxure adı altında, endüstriyel otomasyon ve dijitalleşmenin tüm katmanlarını içerecek şekilde geliştiriyoruz. EcoStruxure mimarisinde sunduğumuz çözümleri üç katmanda ele alıyoruz. Bunlar; internet bağlantılı ürünler, lokal kontrol (edge kontrol), uygulamalar ve servisler. Pazardaki derin bilgi birikimimiz ve tecrübelerimizden yararlanarak, hedeflediğimiz altı sektöre hitap edecek çözümler sunuyoruz; bina, güç, veri merkezi, makina, tesis ve şebeke. EcoStruxure platformu, üretim bölümünden yönetim katına kadar işletmelerdeki her şey arasında bağlantı kurulmasını, sensörlerden buluta kadar kritik verilerin toplanmasını, verilerin anlamlı içerikler oluşturacak şekilde analiz edilmesini ve bu döngüyü gerçek zamanlı bilgiyle tamamlayarak eyleme geçilmesini sağlıyor. Bu platform, Schneider Electric çözümlerinin üzerine kurulduğu ve kullanıcılara ulaştırıldığı teknolojinin bel kemiğini oluşturuyor. Böylece müşterilerimiz verimliliği, karlılığı ve güvenilirliği garanti altına almış oluyor. 

2019 yılı hedefinizi öğrenebilir miyiz?  

2019’da yeni ürünlerimiz ve inovatif çözümlerimizle fark yaratmayı hedefliyoruz. Önceliklerimizden bir tanesi hem şirket içinde hem de müşterilerimizle birlikte dijital dönüşümü sağlamak ki bu da müşterilerimize dokunduğumuz noktalardaki süreçleri tamamen dijitalleştirmemizi gerektiriyor. Ayrıca Schneider Electric’in IoT tabanlı açık, farklı marka ürünlerle çalışabilen otomasyon çözümü platformu olan EcoStruxure ile kullanıcılara güvenlik, güvenilirlik, verimlilik, sürdürülebilirlik ve bağlanabilirlik sağlıyoruz. Haberleşen ürünler, uç kontrol ve uygulama, analitik ve servisler katmanlarından oluşan EcoStruxure mimarisi bütün bunları sağlarken nesnelerin interneti, haberleşme ve bulut teknolojileri, büyük veri analitiği ve siber güvenlik gibi teknolojileri kullanıyor. Önceki yıllarda Türkiye’de uygulamaya başlamış olduğumuz bu çözümümüzü bina, altyapı, veri merkezi ve endüstriyel projelerde daha fazla kullanmayı ve yaymayı hedefliyoruz.