Dr. Cüneyt Dirican’ın hazırlayıp sunduğu KOBİ’lerin Koçu, Finans Doktoru programının bu bölümünde İstanbul Arel Üniversitesi Otomotiv Topluluğu Başkanı Yakup Adanur konuk oldu. Adanur, yerli ve milli elektrikli otomobilin girişimcilik hikayesini ST Endüstri Radyoda anlattı.

“13 KİŞİLİK TAKIMIMIZLA YARIŞA HAZIRLANDIK”

Makine ve Tasarım Kulübü altında bir topluluk kurduk,  Arel Otomotiv Topluluğu. Üniversite içerisinde teknik geziler ve seminerler düzenlerken aynı zamanda proje faaliyetleri düzenlemek istedik. Teknofest kapsamında 16 yıldan beri düzenlenen TÜBİTAK elektrikli araç yarışlarına katılmayı hedefledik. Bununla alakalı bir topluluk kurduk. Makine ve elektrik elektronik bölümlerinden 13 kişilik bir takımımız oluştu. Eylül ayında çalışmalarımıza başladık. Eylül ve Ekim aylarında 2 aylık bir sürede bir planlama yaptık. Elektrikli arabayı nasıl yapacağımızı, bütçeyi nasıl ayarlayacağımızı ve üretimi nasıl gerçekleştireceğimiz ile alakalı çalışmalar yürüttük. Daha sonra bu dönem içerisinde takımımızı oluşturduk ve Kasım ayından itibaren tasarım sürecine girdik. Kasım ve Ocak aylarından itibaren 3 aylık süreçte arabamızın kabuğundan iç komponentlerine kadar tasarımını oluşturduk.

“TASARIMIMIZ DİĞER ARAÇLARA GÖRE DAHA UZUN”

Tasarımda aracımızı biraz uzun tuttuk. 3.7 metre uzunluğunda diğer araçlardan daha uzun bir aracımız var.  Rüzgarın dönüş yönüne ve analizlerini programlarda gerçekleştirerek aerodinamik katsayısını 0.19'a çektik. Arabanın çektiği enerji ne kadar düşük olursa arabanın verimli o kadar yüksek olur. Biz de buna dikkat ettik.  Katsayının düşük olması arabayı o kadar verimli kılıyor. 0.19 katsayısı da arabanın verimliliği için oldukça iyi bir sayı. Biz bu sayıyı yakalamak için aslında böyle bir tasarım gerçekleştirdik. 

“VERİMLİLİK BİZİM İÇİN ÖNEMLİYDİ”

Ocak ayında tasarımı bitirdikten sonra biz artık sponsorluk aşamasına geçtik. Sponsorluklara giderken, tanıtım yaparken o zamana kadarki gerçekleştirdiğimiz tasarımdan bahsettik. Biz diğer üniversitelere göre alüminyum şase yerine karbon fiber kullandık. Bunu tercih etmemizin nedeni alüminyuma göre daha hafif ama aynı mukavemette olmasıydı. TÜBİTAK bir hız değil bir verimlilik yarışmasıydı. TÜBİTAK diyor ki; yarışı bitirdiğin zaman bataryasından en az güç çeken araba dereceye girebilir. Bu bir hız yarışması olmadığı için arabayı hafifletmek gerekiyor. Şase ağırlığını 70 kilogram civarından 35 kilograma düşürdük. Neredeyse yarı yarıya bir düşüş oldu. Bunun üretimini, kompozit çalışmalarını da kendimiz gerçekleştik.  Kompozit kısmı gerçekten ciddi bilgi gerektiren bir kısım. Bu bilgileri de okulumuzdan aldığımız eğitimlerle gerçekleştirdik. 

“PANDEMİ SÜRECİ NEDENİYLE SPONSORLARIMIZ ÇEKİLDİ”

Araç içi komponentlerin seçilmesinde, hangi malzemelerin kullanılacağına dair seçimleri yaptık. Kabuğumuzu da normal olarak üretecektik döküm yöntemi ile yani. Ancak pandemi sürecinin araya girmesiyle birlikte geleceği görmede bir takım sıkıntılar yaşandığı için sponsorlarımız çekilmeye başladı. Gerekli sponsoru bulamayınca bir beyin fırtınası yaptık ekip arkadaşlarımızla. Bu fikirler birleşince arabanın kabuğunu 3D yazıcıdan çıkartarak yaptık. Bunun için de özel bir çalışma yaptık. Biz aynı zamanda bu çalışmayla çevreye uyumlu ve dönüştürülebilir bir parçadan yaptık. %90 maliyetten de tasarruf yaptık. 

“BİZİM İÇİN İLKTİ ANCAK DEVAMI GELECEK”

Pandemi süreci bizim çalışmalarımızı sekteye uğratsa da biz asla pes etmedik. Sanki yasaklar yarın kalkacakmış ve her şey normale dönecekmiş gibi çalışmalarımızı devam ettirdik. Haziran ayında aracı yapmak için de start verdik. Önceden bir elektrikli araba yarışına girme girişimimiz olmamıştı. Daha önce bir elektrikli araba yağmadık. Bizim için ilk olan bu yarışta hem hafif hem verimli hem de çevreye uyumlu aracımızla 42 takım arasından 13. olduk. Bu zorlu pandemi sürecinde okulumuzun, hocalarımızın, sponsorlarımızın ve tabi ki ekip arkadaşlarımızın sayesinde bu başarıyı elde ettik.