ST Endüstri Radyoda Endüstri Harmanı programının bu bölümünde Zade Vital Medikal Müdürü Uzm. Dr. Burçak Deniz Dedeoğlu konuk oldu. Dedeoğlu, Farmakoloji üzerine Emine Eroğlu’nun sorularını yanıtladı.

Sağlıkta bütüncül yaklaşım nedir?

Bütünsel yaklaşım aslında yeni çıkmış gibi görünen ama yüzyıllar öncesinden bilinen bir şey. Tıbbın babası Hipokrat’ın temel bir cümlesi vardır, fakültelerde ilk önce o öğretilir; hastalık yoktur, hasta vardır. Bu teoriyi uygulamak da çok kolay değildir. Modern tıp vücudu kardiyovasküler, sinir sistemi, iskelet sistemi gibi parçalara bölerek anlamaya çalışıyor. Bu sistemler birbirinden ayrı çalışmıyorlar dolayısıyla bunların arasındaki ilişkiyi de takip etmek gerekiyor. Bu nedenle günümüzde şu anda Hipokrat’ın yüzyıllar önce söylediği şeye geri dönüyor sağlık alanı. Bütünsel yaklaşımda, insan vücudunun bir bütün olduğu, bedenin ve ruhun hep bir arada ve birbirini etkilediğini söyleyen bir yaklaşım. Pratikte unutulmuş olabilir ama yine gündemde ve güzel sonuçlar doğuruyor.

Sağlıkta bütüncül yaklaşımın etkileri üzerine neler söylersiniz?

Diyabet, hipertansiyon gibi uzun dönemlere yayılmış genetik hastalıklarda modern tıp, tedavi süreçlerinde net sonuçlar elde edemiyor. Bu hastalıkların bizim yaşam tarzımız ile ilişkili olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla bu kişilerdeki psikolojik, ruhsal, çevresel ve sosyal faktörler nispeten biraz daha iyi olduğunda hastaların iyileşme süreçlerinin hızlandığını görüyoruz. Bu nedenle birbiriyle  yakından ilişki içerisindeler. 

Daha sağlıklı olmak için hayatımızda neleri değiştirmeliyiz?

Öncelikle sağlıklı yaşamanın ne demek olduğunu bir hatırlamak gerekiyor. Özellikle sanayi devriminden sonra endüstrileşen hayatımızda çok güzel gelişmeler yaşandı. Ancak bir yandan da kronik olarak maruz kaldığımız olumsuz tarafları da var. Örneğin; her yıl yaklaşık 1000 tane yeni kimyasal madde hayatımıza giriyor. Dolayısıyla biz normal bir günlük yaşamımızda o kadar fazla olumsuz şeye maruz kalıyoruz ki; radyasyon, radyoaktif maddeler, hava kirlilikleri, iş temposu ve stres faktörleri. Bunların hepsine baktığımızda aslında biz bir günümüzü çok da sağlıklı yaşamıyoruz. Bunun yanı sıra egzersiz vücudumuz için olmazsa olmaz bir şey ama bizim alışkanlıklarımızdan bir tanesi değil. Tüm bu etkenler bir araya geldiğinde sağlıksız bir yaşam ortaya çıkıyor. Her şeyden önce bu alışkanlıklarımızı değiştirmemiz gerekiyor. 

Yaklaşım tam olarak hangi aşamaları hayatımızın içine alıyor?

En önemli aşama bireyi hastalığın olmasını engelleyecek şekilde korumaya almak. Özellikle kronik hastalıklar  uzun süre dış etkenlere maruz kalmaktan dolayı ortaya çıkıyor. Dolayısıyla hastalıklar başlamadan önce vücudunuz için vitamin, mineral eksikliklerini yerine koymak bir de bitkisel kaynaklardan elde edilmiş destekleyiciler ile olumsuz şartları engellemeyi hedefliyor.
Spesifik bir hastalık tanısı var ise ortada buna ilaç tedavisi gerekiyor ancak hastalık tanısı konulmadan önce dokuda yaşanan hasarların tedavisi için bazı yöntemler uygulanıyor. Tam olarak hastalık tanısı almamış ama bozuklukları hissediyorsa kişi işte tam bu noktada bitkisel tedaviler gerekiyor. Hastalık tanısı konulduğunda hızlı bir tedavi süreci gerekir bu da ancak ilaçla sağlanabilir. Dolayısıyla ilaç kullanmak yanlıştır gibi bir algı yaratılması doğru değil.