Zamana Kafa Tutanlar programına konuşan Sercom Danışmanlık Genel Müdürü Elif Özkul Gökmen, sürdürülebilirlik raporlaması üzerine Endüstri Radyo’da bilgiler verdi.

Ekonomi ve doğal çevre arasında bir bağımlılık ilişkisi olduğuna dikkat çeken ve kalkınmanın doğa üzerinde gerçekleştirdiği tahribata dair verilere ilk kez 1972 yılında Roma Kulübü tarafından kaleme alınan ‘Büyümenin Sınırları’ başlıklı raporda yer verildi.  Bu raporun ardından 1972 yılında düzenlenen Birleşmiş Milletler İnsan ve Çevre Konferansı’nda ise sürdürülebilir kalkınma kavramına çevre ve kalkınma ilişkisi çerçevesinde değer veren evrensel boyutta ilk etkinlik olarak kabul ediliyor. 

Bu konferansta gelişmiş ülkelerde sanayileşmenin ortaya çıkardığı çevresel problemler ve bu problemlerin kalkınma üzerindeki etkisi, gelişmekte olan ülkelerin özgün durumları ve bu sorunlara çözümler üretmek üzere sıcak tartışmaların yapıldığını söyleyen Gökmen, bu konferansın ardından Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP)’nın kurulduğunu belirtti.

1987 yılında ise sürdürülebilirlik kavramının gerçek anlamda yaygınlaştını da ifade etti.

TÜRKİYE’DE KURULAN İLK ŞİRKET

Sürdürülebilirlik kalkınma kavramını, bugünün gereksinimlerini gelecek kuşakların gereksinimlerini karşılama yeteneğinden ödün vermeden karşılayan kalkınma olarak açıklayan Gökmen, hem çevresel hem de sosyal anlamda geniş bir kavram olduğunu kaydetti.

Sercom’un, sürdürülebilirlik yönetimi ve raporlama danışmanlığı vermek üzere Türkiye'de kurulan ilk şirket olduğunu söyleyen Gökmen, “Hemen sonra birkaç şirket daha kuruldu ama konunun önemine ve ihtiyacın anlaşılmasını biraz daha zaman aldı. Bugün bu konuda danışmanlık yapan, irili ufaklı çok sayıda firma var. Türkiye'de, dünyada zaten bolca bulunuyor. Avrupa özellikle bu konuda hızlı gelişim gösterdi.” dedi.

ALANI ÇOK GENİŞ 

Sürebilir yönetimin şirketlerin sadece finansal değil aynı anda sosyal ve çevresel performanslarını yönetmesi olduğunu söyleyen Gökmen, “Günümüzde ne olursa olsun kar yapacağım düşüncesiyle iş yapılması mümkün değil. Şirketler para kazanırken ekolojik ve sosyal çevrelerinin bilincinde olarak çalışmak zorunda. Aksi takdirde itibar, pazar ve varlık kaybetmeye başlıyorlar.” açıklamasında bulundu.

Sürdürülebilirlik kurumsal sosyal sorumluluk veya çevreye duyarlı konular ile bağdaştırılıyor diyen Gökmen, “Bu yanlış değil ama konu bunun çok ötesinde. Kurumsal iletişim, insan hakları, çocuk işçiliğinin önlenmesi, tedarik zinciri yönetimi, iş sağlığı ve güvenliği, toplumsal sorumluluklar ve yatırımlar, ürün güvenliği ve enerji yönetimi gibi çok geniş bir alana sahip.” dedi.

Programın tamamına buradan ulaşabilirsiniz.