Arda Meriç’le Teknoloji Gündemi programına katılan Acmena Yönetim ve Yatırım Şirketi Kurucusu Suat Baysan, bilim ve teknolojide insanlığın geldiği nokta üzerine açıklamalarda bulundu. Frekansın tanımı ile söze başlayan Baysal, “Bir işin kaç defa yapıldığının sayılmasına frekans diyebiliriz. İkinci Dünya Savaşı filmlerini seyretmeyi sevenler orada göreceklerdir, gemiler uzaktan birbirleri ile ışıkla haberleşiyorlardı. Buradaki ışığın frekansı saniyede bir defa yakılıp söndüğü için bir harf olarak belirlenmişti.  Daha sonra çok daha yüksek seviyelerde ve frekanslarda iletişim sağlandı.” dedi.

İLETİŞİM ANCAK ALICI VE VERİCİ AYNI FREKANSTA İSE MÜMKÜN

Hayatımızın her alanında frekansların olduğunu belirten Baysan, elektromanyetik dalgaların enerjisi ile atomların etkilendiğini ve dalgaların şiddeti ne kadar artarsa artsın bir atomdan bir elektronun kopmasının çok kolay olmadığını ifade etti. Baysan, “Ancak elektronun dönüş hızıyla, elektronun koparmak istendiği frekans aynı olursa bir elektron kopup başka bir ortama geçebilir. “dedi.

Alıcı ve vericinin frekansları ancak birbiri ile aynı olursa iletişim kurulabileceğini belirten Baysan, konuşurken sesin şiddetini artırmak ile kişilerin bir şey elde edemeyeceğini bilmeleri gerektiğinin altını çizdi.

GÖZLEMLENEBİLİR EVREN 

1920 yılında Edwin Hubble’ın bir gözlem yaptığından bahseden Baysal, Hubble’ın, bizim dışımızdaki bütün galaksilerin bizden uzaklaştığını ve evrenin büyümekte olduğunu gözlemlediğini ve buna fizikte kırmızıya doğru kayma dendiğini belirtti. Baysal, kaynak sizden uzaklaşıyorsa frekans daha az kalıyor, bize doğru geliyorsa frekans daha sıklaşıyor gözlemiyle kainatın büyüdüğünü, sürekli genişlediğini ve ne kadar uzağa bakarsa galaksilerin o kadar hızlı hareket ettiğini ispatlayan Hubble’ın, bir yerden sonra evrenin en ucuna gidildiğinde galaksiler, ışık hızından daha hızlı gittikleri için evrenin boyutlarının karanlık olarak görüldüğünü belirterek buna Edward Hubble’ın gözlemlenebilir evren adını verdiğini belirtti.

Baysal, “Eğer paralel evrenler varsa, bizim kainatımızın gözlemlemediğimiz kısımlarında başka galaksiler varsa ve buralarda bazı büyük yerçekimi hareketleri olduysa bunlar bizim dünyamıza kadar gelebilir.” dedi.

LİGO LABORATUVARI YERÇEKİMİ DALGASINI TESPİT EDİYOR

Bu konuya ilişkin araştırma çalışmaları yapmak üzere Amerika’da Ligo isminde bir laboratuvar kurulduğunu belirten Baysal, binanın dünyadaki hiçbir hareketten etkilenmeyecek şekilde dizayn edildiğini ifade ederek, X ekseninden ve Y ekseninden 4 kilometre boyunda bir bina olduğunu ve tam merkezinden bir lazer ışınının her iki koldan da  en uca kadar gönderilip geri yansıması alındığını söyledi. Baysal, yerçekimi dalgaları kainattan bize doğru geliyor ise dünyaya çarpıp bu binanın boyutunu değiştirdiğini ve iki kol arasındaki alanın karanlık olmaktan çıkıp bir demet haline geldiğini belirtti.  Baysal, bu binanın çok hassas olduğunu ve yerçekimi dalgasının evrenin neresinden geldiğini noktasına kadar tespit edebildiğini sözlerine ekledi.